Bir Devletin saygınlığı ve gücü birinci derecede Dış Politikasının gerçek manada varlığı ile eş değerdir. Türk Dış Politikasının değişken seyri kafaların karıştırılmasında ve dışa karşı ciddiye alınmamasına sebebiyet vermektedir. Buna acilen bir çare bulunması elzemdir. ABD-İngiltere ve batı Siyonizm’in gerçekleşmesi ve büyük İsrail devletinin kurulması yönünde çalışmalarına hız vermektedir. Bunun için İslam Devletlerinin tamamının işlevsiz hale getirilmesi için yoğun çaba içerisinde olduklarını görmemezlikten gelemeyiz.

ABD-İngiltere-İsrail- Siyonizm; PKK, PYD, YPG, SDG ve DAEŞ gibi örgütleri kullanarak Ortadoğu’yu kan gölüne çevirdiler. Amaçları Suriye başta olmak üzere Devletleri birkaç parçaya bölerek yumuşak lokma haline getirmektir. Bu Devletçikleri birbirleriyle savaştırarak, burunları dahi kanamadan hedeflerine nail olma amacını gütmektedirler. ABD; PYD- YPG- SDG’yi Türkiye’ye rağmen stratejik ortak olarak kabul etmektedir. Düzenli Ordu haline getirmek için eğitmek ve Lojistik desteği sağlama yönünde azami şekilde yardım etmeye devam edecektir. Şunu aklımızın bir köşesinde devamlı canlı olarak tutmalıyız. Bu mesele batının katkılarıyla asla çözülemez. Türkiye’nin öncülüğünde bütün İslam Devletleri bir araya gelerek bütün meselelerin çözülmesinde tek çaredir. Bu da büyük çabalarla kurulan D-8’lerin aktif hale getirilmesiyle mümkündür. AB ve Batı ortalığını askıya almak daha akılcı olacaktır.

Siyonist İsrail,şer ittifakının bölgede oluşturduğu kaostan yararlanarak, Suriye’nin Golan tepeleri üzerinden yeni Suriye topraklarını, güvenlik gerekçesiyle gasp etmeye çalıştığı’da ortadadır. Dolaysıyla amaçları, öncelik taşıyan Ülkelerin başında Mısır, Libya, Sudan, Suriye, Ürdün, Irak, İran, Türkiye ve diğer uzak Ülkeler bölünerek, devletçikler oluşturulup birbirleriyle savaştırarak, güçsüleştirmeyi ve güç olmaktan çıkararak, burunları dahi kanamadan Büyük İsrail devletini kurmaktır.  İnandıkları Allaha kalırsa bu asırlar sürer inancındalar. Onun için diyorlar ki “Arzu-Mevdudu yani (vaat edilen toprakları) en kısa zamanda Büyük İsrail Devletinin kurulması için fetih etmemiz gerekmektedir.” İnancındalar.

İseviler, Museviliği Hıristiyanlığın devamı olarak inanıyorlar. Musevilerde İseviliği Museviliğin devamı olduğu inancındalar. Mehdinin gelmesi için ise, Büyük İsrail Devletinin kurulmasına bağlı olduğuna inandıkları için birbirlerine inanmış gibi görünmektedirler. Planlarında olan Lüplan’ı ele aldığımızda en az beş eyalete bölünmesi İslam dünyasının bütününde örnek teşkil edeceğinin işaretini veriyor. İsrail’in amacı Ortadoğu’nun öncelikle Silahlı Kuvvetlerinin güçsüzleştirilmesini hedefledikleri görülüyor. Bilhassa Suriye’nin etnik yapılanması dolaysıyla parçalanmasını daha kolay olarak görülmektedir. Şer ittifakı Ortadoğu’daki bu durum nedeniyle bu bölgenin Askeri yapısı ve tüm otoriterleri yıkarak toplumları etnik, din, mezhep ve aşiret eksenli olarak birbirleriyle savaştırarak herkesin herkese düşman olacağı bir ortamı meydana getirmiştir. Teorinin ikinci aşamasında ise kaostan yorgun düşmüş, iç göçlerle dini, mezhebi ve etnik olarak ayrışmış olan coğrafyada birbirine düşman küçük özerk kanton bölgeler kurmayı, üçüncü aşamada da, bu bölgeleri devlet haline getirerek birbirleriyle savaştırmayı hedeflemektedirler. Şairimiz!.....

         Bastığın yerleri ‘toprak’diyerek geçme, tanı

         Düşün altında binlerce kefensiz yatanı

         Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, Atanı

         Verme, dünyaları aslanda, bu Cennet Vatanı

         Tarih sadece anmak için değil, anlamak ve ders çıkarmak için vardır. Çanakkale Zaferinden alınması gereken en önemli ders, birlik ve beraberliğimizdir. 103 yıl önce Çanakkale’de ortaya konulan kardeşlik iklimini bütün coğrafyaya yayacak şekilde yeniden inşa etmek zorundayız. Biz bir ve beraber olursak aşamayacağımız hiçbir engel yoktur. Etnik ve Mezhepsel farklılıklar tahrik edilerek, parçalanmaya çalışılıyor. Bu oyunu bozmanın yolu daha fazla birlik, daha fazla beraberlik ve daha fazla kardeşliktir. Şehitlerimize ve Gazilerimize Allahtan rahmet diliyor, Yüce Peygamberimizin Sancağı altında cem olmamızı Yüce Allahtan niyaz ediyorum.

Bu nedenle, Türkiye içeride ortak bir Stratejik Akıl üretmek zorundadır. Türkiye’de yaşayan, bu Ülkeyi, bu Milleti ve bu Ümmeti seven herkes, sağlıklı bir şekilde düşünmeyi, tefekkür etmeyi ve aklını en güzel bir şekilde kullanmayı, bu yönde akılcı ve kalıcı bir Dış Politikanın yürütülmesi tarihi bir görev olarak görülmelidir.