Yüce Yaradan,  İnsanı yaratırken doğruyu yanlıştan, güzeli çirkinden, faydalıyı zararlıdan, Adaleti zulümden ayırt eden özellikler vermiş ve adına da Eşrefi-Mahlûkat yani yaratılanların en şereflisi kılmıştır.  Ne yazık ki, kendilerini büyük ve güçlü addeden devletler, gerek orta doğuda, gerek uzak doğuda ve gerekse Afrika’da ki insanlara yaptıkları zulümler, insan olma özelliğinden fersah fersah uzaktadır. Beşli çetenin İnsanlığın yüz karası olan İsrail’e verdikleri destek acımasızca devam etmektedir.

Batının desteği ile adeta bir korsan gibi, gün ve gün Filistin toprağının adeta tamamını ele geçirmiştir. Filistinlileri yurtlarından uzaklaştırmak için büyük küçük demeden katliamlara devam etmekteler. Amaçları büyük İsrail devletini kurmak ve kurdurmaktır. İseviler; büyük İsrail devletinin kurulması ile inandıkları Mehdi yeryüzüne gelecek ve Armadogon; diye bir savaş olacak, Mehdinin yanında İsevi ve Museviler göğe çekilecek; yerde insanlar Birbirlerini öldürecek, kendilerinin burnu bile kanamayacak, yere inip ebedi saadeti elde etmiş olacaklarına inanıyorlar. 5000 küsur sene yaptıkları plan işlemeye devam ediyor. Museviler kendilerini üstün ırk olarak inanıyor ve canlıları iki sınıfa ayırıyorlar.

1. İsrail oğulları, Hıristiyanlık Museviliğin devamı olduğuna inanıyorlar, inançları gereği Hıristiyanlara göz yumuyorlar. Hıristiyanlarda BOP Projesi ile, Büyük İsrail devletinin kurulması ile inançları gereği Mesih in yer yüzüne gelmesine inandıkları için. Onların yanında olmak zorunda olduklarına inanıyorlar.

2. Merada otlayan vs. canlılar, hayvanlar ve Âdemin Piçleri, dolaysıyla insanları da hayvan sınıfında gösteriyorlar.

Görülüyor ki İslam Coğrafyasında oynanan oyun sebepsiz değil. Hıristiyan âlemi yapılan mezalimin yanında yer almakta ürettikleri terör örgütleri ile maddi ve manevi destek vererek, adeta İsrail’in önünü açıyorlar. Kendi inançlarına göre Tanrının elini çabuklaştırıyorlar, başka bir deyişle inandıkları Allaha yardım ediyorlar. “Tanrıya kalırsa bu uzun zaman alabilir diye” diye inanıyorlar.

Rahmetli Prof.Dr. Necmettin ERBAKAN bu oyunu biliyor idi. Her platformda onlar, güçten anlarlar derlerdi. Bu nedenle Âlemi-İslam’ın bir an önce birlik olup güçlenmesini istiyor, bunun içinde hemen harekete geçilmesine inanıyordu. Dolaysıyla, AET (Avrupa Ekonomik Topluluğuna karşı) D-8 İslam Birliği)’ni kurdu. Yani sadece ekonomik İş Birliği değil; ilk önce gelişmekte olan 8 İslam devleti ile bir araya getirerek İktisadi, Ticari, Sosyal ve Askeri alanda işbirliği Teşkilatını kurdu. Ortak Para birimi olarak ta DİNAR ‘da karar kırdılar. Ana ilke olarak ta;

1. Savaş değil, barış;

2. Çatışma değil, diyalog;

3. Çifte standart değil, Adil Düzen

4. Adalet ve gerçek Hak anlayışı,

5. İnsan Hakları ve Özgürlükler

6. İzzet onur ve Saygınlık

Böylelikle Yaşanabilir İslam Coğrafyasının temeli atılmış, bütün insanlığın huzur bulacağı bir

Birliktelik meydana getirilmiştir. Her yıl seneyi-devriyesinde (25 Şubat-5 Mart) tarihleri arasında onu anma ve anlama toplantıları yapıyoruz    

Onun veciz sözlerinden bir tanesini sizlerle paylaşmak istiyorum; “Çanakkale Zaferini Seyit Çavuşun imanı ile kazandık. O Seyit Çavuş ki, 250 kiloluk mermiyi Vinç çalışmayınca, Ya Allah deyip, tek başına kaldırıp, namlunun içine yerleştirip, elimizde bir tek mermi olduğu halde, o Aşk, o Azım, o İman ile düşmanın bel kemiğini kırdı” demesi hepimizi heyecana getirmesi yetiyordu. “Bizim kökümüzde Seyit Çavuşun İmanı yatıyor. Bizim kökümüzde bin yıllık tarihin 50 milyon şehidin inancı yatıyor. Bizim kökümüzde şehidi şehit yapan, gaziyi gazi yapan, mana yatıyor. Ey zalim beşli, ya sizin kökünüzde ne yatıyor” ifadesi ile yazıma son veriyorum. Selam ve dua ile

 

Maraş Pusula Haber www.maraspusula.com / Yazar Ahmet Emiroğlu