Komando marşıyla sözlerine başlayan Çelebi, yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı: 

Askerlik kendi bedeninden sıyrılıp kendini gelecek nesillerin varlığında bulmaktır. Asker direnişin ve yiğitliğin cevheridir. Bu anlamda kurşun ve şarapnel yağmurlarında, mayın pusularında, bir kolum fazla diyerek paramparça vatan olan, ecdad mezarını çiğnetmeden evlatlarımızın beşiğini koruyan kahraman şehitlerimizi saygı ve minnetle anarken kahraman şehitlerimizi saygı ve minnetle anarken yarı şehitlerimiz gazilerimi saygıyla anıyorum. 

Güneydoğuda görevli olan bir askerin evine mutlaka uğramışsınızdır. Askerin eşi çocukları babasını unutmasın diye duvarlara boy boy babasının fotoğrafını koyar. Fotoğraf hep oradadır. Mevsimler gelir geçer. Yazın Ağustos sıcağında o baba kilometrelerce yürürken teniyle atleti birleşir. 

Kışın ise şöyle bir durum oluşur. Onu da bir askerin eşine mektubundan anlatmak istiyorum. Şöyle diyor eşine: 

Mevzilerimizi hep su bastı. Kompkle ıslandık. İnan bana çok üşüdük. Yüreğimin derinliklerine, iliklerime, beynimin en ücra köşelerine kadar soğuğu bütün vücudumla hissettim. Annem bu halimi görse ağlardı. Aşırı yorgunluk üşüme ve sinirden dolayı askerlerimden birisi sinirsel boşalıma uğradı. Bağırıp çağırıp küfretti. Ben de ona bağırdım, kızdım. Disiplinden taviz veremezdim. Sonra sabırlı ve dayanıklı olmasını istediğimde o asker bana çok üşüyorum, karımı, çocuğumu çok özledim komutanım dedi. 

Bombalar roketler patlar yaralanır o asker. Anası, babası, eşi ziyarete gelir.  

Yüzündeki sargılardan bir dudak payı öpecek yer bulamaz evladını. İşte böyledir askerin hayatı.''