Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ATO Congresium'da Ankara'nın Enleri Ödül Töreni'ne katıldı, sanayici ve iş adamlarıyla iftarda bir araya geldi.

Buradaki konuşmasında tüm katılımcıları selamlayan Erdoğan, "Ramazanı Şerifinizi bir kez daha tebrik ediyorum. Rabb'imden bu ayın hürmetine ülkemize, milletimize, İslam dünyasına ve tüm insanlığa huzur, kardeşlik, refah getirmesini niyaz ediyorum." diye konuştu.

Ankara Ticaret Odası (ATO) tarafından kurumlar vergisi, istihdam, ihracat ve değer katanlar dalında ödüle layık görülen firmaları ve kurumların temsilcilerini kutlayan Erdoğan, Cumhuriyet ile yaşıt olan ATO'nun bugün 157 bin üyesiyle Türkiye'nin ekonomideki en önemli temsilcileri arasında yer aldığını söyledi.

Gerek yürütülen faaliyetler ve gerekse verecekleri ödüllerin Ankara'nın bürokrasi yanında ticaret, üretim, teknoloji ve eğitim şehri olduğunu da ortaya koyduğunu dile getiren Erdoğan, bugün de odanın "Sen kazan ülkemiz kazansın" anlayışıyla girişimcilere öncülük etmeyi sürdürdüğünü ifade etti. 

İş dünyasıyla birlikte istihdam seferberliği başlattıklarını ve hedeflerinin bu yıl içinde 2,5 milyon ilave istihdamla hem kayıpların telafi edilmesi hem de hedeflere uygun bir seviyeye ulaşmak olduğunu belirten Erdoğan, "Ankara Ticaret Odasının bize sözü yıl sonuna kadar 220 bin istihdam. Şu an itibarıyla 60 bin istihdamı sağlamış durumda. Temennim odur ki yıl sonu itibarıyla Ankara Ticaret Odası 220 bin istihdamı sağlamış olsun." diye konuştu.

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin 365 odası ve borsasıyla bu konuda yoğun bir hazırlık içinde olduğunu ifade eden Erdoğan, "Yılın ilk üç ayında olumlu yönde fakat yetersiz bir istihdam artışı yakalamayı başardık. İlerleyen süreçte istihdamda çok ciddi bir yükseliş bekliyoruz. Şimdiden bunun işaretlerini almaya başladık. Devlet olarak istihdam konusunda geçmişte hiç olmadığı kadar çok çeşitli ve geniş kapsamlı teşvikler veriyoruz." dedi. 

Tüm iş adamlarını bu teşviklerden faydalanmaya davet eden Erdoğan, ATO'nun bu konuda tüm girişimcilere rehberlik etmeye, yardımcı olmaya ve yön göstermeye hazır olduğunu bildirdi.

"Bu oyunu bozmakta kararlıyız"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ülkemizin üzerinde toplanmaya çalışılan kara bulutları birer birer dağıtıyoruz. İşverenlerimiz, esnafımız, sanatkarımız artık tamamen kendi gündemine, kendi işine, kendi çalışmalarına odaklanmış durumdadır. Sanayide çarkların daha hızlı döndüğü, ticarette sirkülasyonun genişlediği, üretimin ve kazancın bereketinin arttığı bir döneme giriyoruz.

Türkiye'yi başka türlü durduramayacaklarını görenler umudumuza, moralimize, hedeflerimize ulaşma inancımıza saldırıyorlar. Faizi ve enflasyonu tetikleyen kur operasyonlarının gerisindeki en büyük amaç budur. İlgili ilgisiz her gelişmeyi bahane ederek döviz kurunu harekete geçirenler istikrar ve güven iklimimizi zedeleyerek milletimizi atalete sürükleme peşindeler."

"Bu oyunu bozmakta kararlıyız." ifadesini kullanan Erdoğan, "Türkiye'nin potansiyeli ve imkanları tüm bunların üstesinden gelmeye yetecek düzeydedir. Kendimize güvendiğimiz takdirde hiçbir yaptırım ve bununla ilgili tehditler, hiçbir ek vergi uygulaması, hiçbir açık gizli ambargo bizi durduramaz." dedi.

Girişimciler ve iş adamları için Türkiye'nin ve dünyanın her köşesinde ayrı fırsatlar bulunduğuna işaret eden Erdoğan, önemli olanın bunları keşfetmek ve harekete geçirmek olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bugün Türkiye, dünyanın 222 ayrı ülke ve bölgesine ihracat yapabilen bir ülke haline gelmişse Allah'ın izniyle elimizden kaçacak hiçbir şey kalmamış demektir. Günümüzün Alperenleri olarak gördüğüm iş ve sivil toplum insanlarımız dünyada ayak basmadık bir yer bırakmadıkça önümüz aydınlık demektir. Bozkırın ortasındaki Ankara'da sadece siyasi bir başkent değil aynı zamanda dev bir sanayi, teknoloji, ticaret ve eğitim şehri de inşa etmeyi başaran bir milletin üstesinden gelemeyeceği mesele olamaz." değerlendirmesinde bulundu.

'Yapılan iş şaibeli hale gelen bir seçimin yenilenmesidir'

İtirazları, hukuka uygun bir şekilde adım adım ilçe ve il seçim kurullarına, ardından da Yüksek Seçim Kuruluna (YSK) yaptıklarını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

"Sonuçta YSK değerlendirmesini yaptı ve 23 Haziran'da seçimin yenilenmesine karar verdi. Dikkat ederseniz burada yapılan iş, bir başka adayın kazandığı seçimi, götürüp bir başka adaya teslim etmek değildir. Yapılan iş, tespit edilen yolsuzluklar, hukuksuzluklar ve usulsüzlükler sebebiyle şaibeli hale gelen bir seçimin yenilenmesidir. Sandık kurullarında iki memur olması gerekirken, memur yerine bankaların işçileri oralara bu şekilde verilirse bunlar da ispatlanırsa, belirlenirse beklenen karar nedir?

Öncelikle burada yolsuzluk vardır, usulsüzlük vardır, dolayısıyla bunun yenilenmesi vardır. Şayet bu şaibeler ortaya çıkmamış olsaydı, CHP adayı tek bir farkla dahi seçimi kazanmış olsa başımızın üzerinde yeri var. Ama sandığın başındaki görevliden, sandıktan çıkan oyun kayıtlara geçirilmesine kadar her aşaması tartışılır hale gelmiş bir seçim için en doğru karar verilmiştir. Bundan dolayı bizler, 'Hukuk tecelli etmiştir' diyerek 7'ye 4 bu kararın verilmesinin neticesinde şimdi tekrar 23 Haziran için milletimize müracaat edeceğiz. Seçimin yenilenmesi kararına gerekçe teşkil eden konulardan biri sandık kurulu memur üyeleriyle ilgili usulsüzlükler, diğeri de oy sayım ve döküm cetvelleriyle ilgili eksikliklerdir. Sandık kurulu üyeleriyle ilgili hukuka aykırı işlemleri yapan ilçe seçim kurulu sorumluları için Yüksek Seçim Kurulu suç duyurusunda bulunmuştur, biz de bulunacağız. Zira bu usulsüzlükleri yapanların yanına bu kar kalmayacaktır."

Yapılan tespitlere göre, İstanbul seçimlerinde görevlendirilen 6 bin 644 sandık kurulu başkanı ile 13 bin 98 sandık görevlisinin, kanuni olarak bu görevi yapmasının mümkün olmadığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bilindiği gibi 2018 seçimlerine kadar sandık kurullarında memur olmayan kişiler görev alabiliyordu. Geçtiğimiz yılın mart ayında yapılan bir kanun değişikliğiyle ilçe seçim kurulu tarafından belirlenen sandık kurulu başkanı ile üyelerden en az birinin memur olması şartı getirildi. Şayet 24 Haziran seçimlerinde aynı tespitleri yapmış olsaydık orada da itirazlarımı gerçekleştirir, hukuki haklarımızı kullanırdık. Bu konuyla ilgili usulsüzlükler, Büyükşehir Başkanlığı seçimiyle ilgili araştırmalarımız sırasında tespit ettiğimiz için itirazlarımızı şimdi yaptık." ifadelerini kullandı.

Kaymakamlıkların sandık kurullarında görev yapmak için talep edilen sayıda memur listesini ilçe seçim kurullarına teslim ettiğini belirten Erdoğan, "Buna rağmen nasıl olur da bankalar başta olmak üzere, özel sektör çalışanlarının sandık kurulu başkanı ve üyesi yapıldıkları, açılan soruşturmalar sonucunda ortaya çıkacak." dedi.

İmzasız, mühürsüz ve yazıları eksik olarak YSK sistemine girilen veya kaybolan sayım döküm cetvelleri ile sandık kurulu üyeleriyle ilgili usulsüzlüklerin birlikte değerlendirildiğinde 123 sandıktaki 42 bin oyun sorunlu hale geldiği ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:

"Bu rakam, en son 13 bin 729'a kadar düşen oy farkının üzerinde olduğu için seçimin yenilenmesi hukuki bir zorunluluğa dönüşmüştür. Diyorlar ki 'Aynı zarftan çıkan ilçe belediye başkanlığı, belediye meclis üyeliği ve muhtarlık seçimleri niye yenilenmiyor da sadece büyükşehir için böyle bir karar alınıyor?' Çünkü bu 123 sandığın bulunduğu 26 ilçe tek tek ele alındığında oralarda YSK'nin tespit ettiği sorunlu sandıkların toplamının ilçe belediye başkanlıkları seçiminin yenilenmesi gerektirecek düzeyde olmadığı görülmektedir. Şayet bu ilçelerden herhangi birindeki oy farkı, söz konusu sandıklardan çıkacak oylardan değişebilecek bir rakamı bulsaydı hiç şüphesiz orada da seçimin yenilenmesi kararı verilecekti. Bu Maltepe'de de olabilirdi, Büyükçekmece'de de olabilirdi. Ama böyle bir durum ortaya çıkmamıştır. Diğer yandan Maltepe ve Büyükçekmece ilçe belediye başkanlıkları için farklı gerekçelerle yapılan itirazlarla ilgili süreç de YSK'ye kadar getirilmiştir."

'CHP yönetimi bir kez daha tek parti döneminden kurtulamadığını göstermiştir'

Demokrasiye, hukuka inanan ve kendine güvenen herkesin Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) İstanbul seçimlerinin iptali ve yenilenmesi kararına saygı göstermesi gerektiğini, bu karara şiddetle karşı çıkanların seçim sonuçlarıyla ilgili şüpheleri olduğu anlamına geldiğini belirtti.

Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun TBMM Grup Toplantısı'nda, YSK'de seçimin yenilenmesi yönünde oy kullanan üyelerin isimlerini okuyup açıkça hedef gösterdiğine işaret ederek böylesine aleni bir suçu pervasızca işleyen bir zihniyetin, seçimlerde ne yollara başvurduğunu kimsenin bilemeyeceğini ifade etti.

Kılıçdaroğlu'na, dokunulmazlığının kaldırılması durumunda YSK üyelerine aynı tavrı sergileyip sergileyemeyeceğini soran Erdoğan, şunları söyledi:

"Hayatı yalan, iftira, tehdit ve hakaret üzerine kurulu bir siyasetçinin bizatihi kendisi, Türk demokrasinin en büyük sorunu haline gelmiştir. Bir yandan 'hak hukuk, adalet' sloganı atarken diğer yandan milletin hakkını ve hukukunu korumak için alınan bir karara böylesine bayağı bir şekilde saldırmak, faşizmin en sefil halidir. CHP yönetimi, bu meseledeki tavrıyla bir kez daha tek parti döneminden kurtulamadığını göstermiştir. Bizim anayasayı değiştirebileceğimiz güce sahip olduğumuz zaman bu Halk Parti, partimizin kapatılması gündeme geldiğinde bunlar 'Ankara'da yargıçlar vardır' diye meydanlarda dolaşıyordu ama biz kalkıp da o zaman bunların şimdi söyledikleri gibi kimseye hakaret etmedik. Tam aksine 'hak tecelli edecektir' dedik. O zaman da Anayasa Mahkemesi partimizle ilgili lehte sayılabilecek bir karar verdi, iş bitti."

Bazı belediyelerin tabelalarına "T.C." ifadesini eklenmesi

Demokrasilerde herkes gibi hakimlerin kararlarının eleştirilebileceğini ve eskiden kendilerinin de pek çok yargı kararını tenkit ettiklerini belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Hakimlerin kararlarına katılmamak, eleştirmek başka bir şeydir. Can güvenliklerini tehlikeye atacak şekilde hakimlerin şahıslarına hakaret etmek, onları hedef göstermek, çete suçlaması yapmak başka bir şeydir. CHP yönetimi doğrudan hakimleri hedef alan bu tavırlarıyla ülkemiz, demokrasi ve hukuk tarihindeki çirkinliklerine bir yenisini daha eklemiştir. Kılıçdaroğlu sadece bununla kalmamış, Belediye Başkan adaylarının İstanbul'daki 19 günlük döneminde yaptığını iddia ettiği ve tamamı yalan olan bir dizi icra saymıştır. CHP'nin başındaki zat da İstanbul'daki aday da bu işlerin öyle lafla olmadığını, usullere uygun bir şekilde yürütülmesi gerektiğini bilmeyecek kadar gerçeklerden kopuk bir dünyada yaşıyorlar. Bu kişinin tek icraatı, mahkeme kararıyla durdurulan ve nereye götürüleceği belli olmayan belediye veri tabanının kopyalanması teşebbüsüdür, tek başarısı odur. 

Yıllardır CHP tarafından yönetilen hiçbir belediyenin tabelasının başına 'T.C.' ifadesi eklenmezken, İstanbul'da ve diğer birtakım şehirlerde bu yönde adımlar atılmasını da riyakarlık olarak gördüğümü belirtmek isterim. Yüksek Seçim Kurulu kararının ardından İstanbul'da yıllar sonra yeniden duyduğumuz tencere, tava sesleri de bize, vesayet dönemlerindeki toplum ve siyaset mühendisliği oyunlarını hatırlatmıştır. Tencere, tava hep aynı hava. Bunlar buna devam ediyor. Ayrıca iki siyasi ittifakın yarıştığı bir seçimin yenilenmesi kararını adeta medya şovuna çevirenleri de unutmadık. Lafa geldiğinde demokratlığı kimseye bırakmayanların, milli iradenin sağlıklı bir şekilde tezahürü için atılan adıma tahammülsüzlükleri gerçek yüzlerinin ifadesidir. Bu seçimler bir kez daha ülkemizde demokrasiye gönülden inanlar ile siyasi ve ideolojik fanatizmle hareket edenleri ayıran bir turnusol kağıdı işlevi görmüştür. Bizim safımız her zaman olduğu gibi milletimizin yanıdır. Milli iradenin üzerinde en küçük bir şüphe olmadan tezahürü için mücadele etmeyi sürdüreceğiz."

Törene, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın eşi Emine Erdoğan, TBMM Başkanı Mustafa Şentop, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan ve AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş da katıldı.