Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Sinema dünyası ile ilgili olarak bize kadar, kimse bir yasal düzenleme yapmadığı halde, bu yasal düzenlemeyi yapıp, ondan sonra bir taraftan bize teşekküre geleceksin, arkadan da bunlarla beraber şakşakçılık yapacaksınız. Bunu ne ile ifade edeceğiz, ne ile izah edeceğiz? Sanatçı, sanatıyla konuşur, bu tür insanlara dalkavukluk yapmaz." dedi. 

Erdoğan, Taksim Meydanı'nda düzenlenen "Geleneksel Beyoğlu İftarı"nda konuşmasına, "Burada bulunan annelerimiz başta olmak üzere ülkemizdeki tüm annelerin, Anneler Günü'nü tebrik ediyorum derken şöyle bir parantez açıyorum, çünkü anneler için gün olmaz. Anneler hayat boyu anılması, kutlanması gereken varlıklardır. Bizim dinimizde cennet annelerin ayakları altındadır, babaların değil. Annelerin ayaklarının altı öpülesidir. Ben öptüm, siz de öpün. Vatanımızın bekası için ciğerparelerini kara toprağa veren tüm fedakar şehitlerimizin annelerine buradan bir kez daha ülkem ve milletim adına minnettarlığımızı ifade ediyorum." sözleriyle başladı. 

Anneler Günü'nün Türkiye'nin ve dünyanın tüm kadınları, bütün anneleri için hayırlara vesile olmasını niyaz eden Erdoğan, "Başta sevgili annem olmak üzere ebedi aleme irtihal etmiş, Hakkın rahmetine kavuşmuş tüm anneleri hayırla, şükranla yad ediyor, mekanları inşallah cennet olsun diyorum." ifadesini kullandı.

Erdoğan, İstanbul'un tüm renklerini, güzelliklerini, zenginliklerini barındıran ve doğup büyüdüğü Beyoğlu'nun gönlünde müstesna bir yeri olduğunu dile getirerek, şöyle devam etti:

"Türkiye'nin ve İstanbul'un ihtiyacı, kendi dünya görüşlerine uymayan herkesi ötekileştiren, hor ve hakir gören zihniyet değil, işte buradaki manzaranın ifade ettiği anlayıştır. Milletimizin ve İstanbul'un ihtiyacı geçmişte bu Taksim'de sergilenen vandallık, şiddet, terör, provokatif eylemler değil, işte burada olduğu gibi her inançtan, her meşrepten, kökenden insanın aynı sofra etrafında buluşabilmesini sağlayan hoşgörü ve dostluk iklimidir. İstanbul'un ve diğer 80 vilayetiyle tüm Türkiye'nin ihtiyacı, darbe çığırtkanlığı yapanlar değil, 15 Temmuz'da işte burada olduğu gibi canı pahasına istiklaline ve istikbaline sahip çıkan milletin bizatihi kendisidir. Kazanı kaynatıp sandıklardan oyu çalanların üste bir darbe tehdidinde bulunmalarına İstanbul halkı 23 Haziran'da inşallah gereken cevabı verecektir. Düşünebiliyor musunuz, Türkiye Cumhuriyeti'nin Parlamentosunda kazanı kaynatıp oradan darbeye çağrı yapanlar bu ülkede kimlerdir?"

Milletin gereken dersi 23 Haziran'da vereceğine inandığını ifade eden Erdoğan, "Dağdan talimatlar geliyor. Terörist başlarının kimlerle beraber olunması gerektiğini isim vererek CHP'nin adayıyla beraber olmanız gerektiğini ta oradan söyleyenlerin kimler olduğunu herhalde televizyonlardan izliyorsunuz." diye konuştu.

"BUNLAR İMAYI BIRAKIN, TEHDİT EDİYOR"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sandıklardan oyları çalanlarla milletin bir arada olacağına zerre kadar ihtimal vermediğini belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Yüksek Seçim Kurulu da işte bunların hepsini tek tek tespit etmek suretiyle belirlemiş ve böylece iptale gidip 23 Haziran'ı da seçim tarihi olarak belirlemiştir. Dünyanın neresinde demokrasinin en önemli işlerlik aracı olan seçimlerin şaibeden arındırılmak üzere yenilenmesine karşı çıkıldığı görülmüştür? İşte dün Belçika'nın bir şehrinde de yerel seçim için yenilenme kararı verildi, daha yeni. Bakalım Belçika'da bu karara karşı kampanyalar başlatılacak mı? Bu kararı veren yargı mensupları isim isim sayılıp tehdit edilecek, çete yaftası vurularak itibar suikastına maruz bırakılacak mı? Belçika Parlamentosu'nda bu sebepten darbe çığırtkanlığı yapan çıkacak mı? Ülkemizden başka hiçbir yerde böyle manzaralar göremezsiniz. İşte Avusturya'da 2 yıl aradan sonra cumhurbaşkanlığı seçiminin tekrarına karar veriyorlar. Dünya yıkıldı mı? Bir yerler ayağa kalktı mı? Var mı böyle bir şey? Yok. Ama bizde görüyorsunuz, bu ülkede ana muhalefetin başındaki zat, nasıl tehditler sallıyor ortada. Anayasa'nın 138. maddesini ayaklar altına alıyor ama buna karşı hiçbir ses yok. İma dahi edemez, ben söylemiyorum Anayasa söylüyor. Bunlar imayı bırakın, tehdit ediyor. Sandıktan korkan siyasetçilerin olduğu tek yer bizim memleketimizdir. Halbuki bir yerde seçim yapılıyorsa, gerektiğinde yenileniyorsa orada demokrasi işliyor demektir."

Seçimlerin yapılması ve gerektiğinde yenilenmesiyle ilgili tıkanıklık varsa, orada demokrasinin tehlikede olduğu anlamı çıktığını vurgulayan Erdoğan, "Demokrasinin işlemesine katkıda bulunduğumuz, bu yönde alınan kararı da saygı ile karşıladığımız için suçlanıyorsak, bu bizim için ancak şeref payesi olabilir. Milli iradeyi, demokrat postu altındaki faşist ruhlu tek parti özlemcilerinin hezeyanlarına biz kurban vermeyeceğiz. Milli irade bizim her şeyimizdir, sonuna kadar savunacağız. Vesayet heveslilerinin kazanı kaynatarak birilerine kullanışlı ortam hazırlamasına asla müsaade etmeyeceğiz. Bu demokrasi nasipsizleri ne yaparsa yapsın, ne derse desin umursamayacak ve sonuna kadar milli iradenin, milletin sandığın yanında yer almasını sürdüreceğiz." diye konuştu.

"BUNLAR YANLIŞ YOLDA AMA BUNU BİZ DÜZELTECEĞİZ"

Erdoğan, Türkiye ortak paydası diyerek, milleti ortak değerler ve hedefler altında toplamak için çalışmaya devam edeceklerini dile getirerek, "İşte görüyorsunuz, bunlar o kadar şirazeden çıktı ki şimdi statların tribünlerine pankartlar asıyorlar. FETÖ'nün uşağı durumunda olan kişilerin sloganlarını tribünlere pankart olarak asıyorlar. Bunlara asla geçit vermeyeceğiz. Bunlar yanlış yolda ama bunu biz düzelteceğiz." ifadelerini kullandı.

Statlara bu tür ayrımcılığı getirenlere, 23 Haziran'da milletin gereken dersi vereceğine inandığını vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:

"Bitmedi, bakıyorsunuz aynı şekilde kapalı spor salonu. Bu statları biz yaptık biz. Kapalı spor salonunda beyefendinin 23 Nisan'daki sloganvari ifadelerini orada insanlara söylettiriyorlar. Bunların hepsi kayda giriyor. Gereğini biz de yapacağız. Bunlara eyvallah diyemeyiz. Aynı şekilde yine bu süreç içerisinde sanatçılarımızın arasına da bunlar nifak tohumları ektiler ve sanatçılarımıza tehdit salladılar. Bay Kemal, biz Afrin'de şehitlerimizi, bir kısmı o zaman sağ, bir kısmı daha sonra şehit oldu, onları sanatçılarımızla ziyarete gittiğimizde ne diyordu, söylemedik laf mı bıraktı sanatçılara, her şeyi söyledi. Ama biz bunların hepsine aklıselim ile sadece sabrettik. İnanıyorum ki sanatçı sanatıyla zaten bunlara gereken cevabı bulunduğu alanlarda her zaman verdi, veriyor. Ama benim de söyleyecek bir lafım var, kusura bakmasınlar. Sinema dünyası ile ilgili olarak bize kadar, kimse bir yasal düzenleme yapmadığı halde, bu yasal düzenlemeyi yapıp, ondan sonra bir taraftan bize teşekküre geleceksin, arkadan da bunlarla beraber şakşakçılık yapacaksınız. Bunu ne ile ifade edeceğiz, ne ile izah edeceğiz? Sanatçı, sanatıyla konuşur, bu tür insanlara dalkavukluk yapmaz. Sanatıyla konuşan sanatçıları da biz baş göz ederiz, onlar için de elimizden gelen ne varsa onu yaparız."

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Kendilerini, halkı üzerinde gören bu kesim, diğer alanlarla birlikte siyasette de hep hak etmediği bir gücü kullanmanın peşinde olmuştur. Darbelerin ve cuntaların gerisinde işte bu anlayış vardır. Milletten alamadıkları yetkiye, tehditle, baskıyla, zulümle, gerektiğinde doğrudan can alarak sahip olmaya çalışan bu zihniyetin kalıntılarına hala rastlıyoruz." dedi. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Taksim Meydanı'nda düzenlenen Geleneksel Beyoğlu İftarı'nda yaptığı konuşmada, 6 hafta boyunca millete hakikatleri anlatacaklarını ve tercihlerin en doğru, seçimlerin de en sağlıklı şekilde yapılmasını sağlayacaklarını söyledi.

Seçimin yenilenme kararının tamamını, okuma, anlama, değerlendirme zahmetine bile girmeden, bu konuda büyük büyük laflar edenlerin sözlerini, sandıkta yutturmanın herkesin boynunun borcu olduğunu ifade eden Erdoğan, "Geçmişte bu konuda çok mahcup olan oldu. Affınıza sığınarak söylüyorum; Taksim'de anırmaktan koltuğunu bırakmaya kadar nice büyük laflar edenlerin hepsi de sözlerinin üzerine yattı. İnşallah bu defa da öyle olacaktır." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin demokrasi tarihinin en belirgin özelliğinin, küçük ama sesi çok çıkan, eli çok uzun, köşe başlarını tutmuş bir kesime karşı, milletin kahir ekseriyetinin hak arama mücadelesi olduğunu dile getirerek, sözlerine şöyle devam etti:

"Kendilerini, halkı üzerinde gören bu kesim, diğer alanlarla birlikte siyasette de hep hak etmediği bir gücü kullanmanın peşinde olmuştur. Darbelerin ve cuntaların gerisinde işte bu anlayış vardır. Milletten alamadıkları yetkiye, tehditle, baskıyla, zulümle, gerektiğinde doğrudan can alarak sahip olmaya çalışan bu zihniyetin kalıntılarına hala rastlıyoruz. Üstelik bunların sadece darbe çığırtkanlığı ve teşebbüsüyle kalmayıp, milletimizin büyük mücadeleler sonunda elde ettiği hak ve özgürlüklerini de ellerinden almaya çalıştıklarını görüyoruz. Çünkü bunların demokrasi yaldızını kazıdığınız zaman, altından katıksız bir despotizm, katıksız bir medeniyet düşmanlığı çıkar. Ülkemizi işte bu zihniyetin elinden tamamen kurtarmakta kararlıyız." 

"SİYASET MEYDANI, ER MEYDANIDIR"

İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçiminin yenilenmesi kararının, yaptıkları işin ne kadar doğru olduğunu göstermesinin yanı sıra önlerinde katetmeleri gereken daha çok yol bulunduğunu da gösterdiğini kaydeden Erdoğan, "Türkiye'nin demokrasiyle yönetilen bir hukuk devleti olduğu gerçeğini eninde sonunda herkes kabul edecek. Siyaset meydanı, er meydanıdır. Kendine güvenenlere bu meydan hep açıktır. Kendine güvenmeyenler ise tıpkı geçmişteki Gezi olaylarında tencere tava çalma hadiselerinde olduğu gibi kendileri çalar, kendileri oynar ama sonuçta sağda solda taşkınlık yapanların değil, milletin dediği olur." ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Atatürk Kültür Merkezi'ne Gezi olayları sırasında asılan pankartlara dikkat çekerek, şöyle devam etti:

"Atatürk Kültür Merkezi'nin gövdesine bunlar hangi pankartları astılar? Bize yakışmayan, bize uymayan ne kadar dünyada meşhur aşırı uçlar varsa onların kan kokan pankartlarını astılar. Değerli kardeşlerim, o pankartların hepsi sökülüp atıldı. Şimdi biz burada, hemen arkamızda Türkiye'nin inşallah en büyük, dev opera salonunu yapıyoruz ve bu salon Türkiye'ye değil, dünyaya örnek olacak. Bakın biz iş üretiyoruz. Onlar ise bu tür salonları cam çerçeve indirmekle hep meşgul oldular. Şimdi 23 Haziran'da bir kez daha milletimizin hakemliğine gidecek olmaktan memnunuz. İstanbul için çok büyük hayallerimiz, projelerimizin olduğunu da biliyorsunuz. Bugüne kadar ülkemizi 2023 hedeflerine ulaştırma kararlılığımızdan en küçük bir taviz vermedik. İnşallah ülkemizi bölgemizde ve dünyada yaşanan sıkıntılı süreçten de en güçlü şekilde çıkartmakta kararlıyız. Türkiye'nin sadece 82 milyon vatandaşından ibaret olmadığını aynı zamanda yüz milyonlarca insanın da umudu olduğunu biliyoruz. Eski Türkiye bakiyesi bir avuç seçkinin kendi ihtirasları adına bu umudu söndürmesine asla göz yumamayız. Büyük Türkiye davasına sahip çıkmak, milletimizin birlik ve beraberliğini gözetmek hepimizin ortak görevidir. Bu sebeple biz her fırsatta Hünkar Hacı Bektaş-ı Veli'den ilhamla 'Bir olalım, iri olalım, diri olalım, kardeş olalım, hep birlikte Türkiye olalım.' diyoruz." 

Her fırsatta millete birlik, asgari müşterekler etrafında buluşma çağrısı yaptıklarını aktaran Erdoğan, gelecek dönemde de 82 milyonun kardeşliğini savunmayı sürdüreceklerini ifade etti. Erdoğan, "Hiç kimseyi dışlamadan, kuşatıcı bir anlayışla İstanbul'umuz ve ülkemiz için gece gündüz çalışmayı sürdüreceğiz. Rabb'im yar ve yardımcımız olsun ve Rabb'im bizleri ramazana kavuşturduğu gibi Ramazan Bayramı'na da kavuştursun. Sizleri gerçekten kutluyorum, hepinizi Allah'a emanet ediyorum." diyerek konuşmasını tamamladı.

Editör: TE Bilişim