AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mahir Ünal NTV'de gündeme ilişkin değerlendirmede bulundu.

Ünal'ın açıklamalarından satır başları;

"Yıllardan beri HDP'nin yaptığı bir şey bu. Teröre karşı bir siyasi parti mesafeli durmalı. Devletin ordusunu devletin şiddet merkezi olarak niteleyen teröriste terörist demeyen bir siyasi yaklaşımla karşı karşıyayız. Tabi buna açılan soruşturma siyasetin değil, hukukun meselesi. Süreçte savcının gerekçelerini görmek lazım."

"Az önce demokratik siyaset ifadesini özellikle kullandım. Çünkü demokratik siyaset ile şiddet ve terörü birbiriyle bağdaştıramazsınız."

"HDP'nin perdesini kaldırıp bıraktığınızda PKK terörünü meşrulaştırdığını görüyorsunuz. Silahlı terörü meşrulaştırdığını görüyorsunuz. HDP'nin bu tutumunu demokratik siyasete tehdittir. Biz onlara hep Kandil'in iradesiyle değil, milletin iradesiyle hareket etmelerini söyledim."

HDP Eşbaşkanı Pervin Buldan, Millet İttifakı'na daha şeffaf bir işbirliği yapalım çağrısı yaptı.Sizce bu ittifakın geleceğini nasıl etkiler?

"CHP'nin HDP'leşmesi CHP için de çok büyük bir sorun oluşturuyor. İYİ Parti için de bu sıkıntılı bir süreç yaratıyor. Bugün Devlet Baey, artık bu ilişkiyi resmileştirin diyerek nikah benzetmesi yaptı. CHP'nin kongreye giderken kendi içinde yaşadığı sıkıntılar, Özellikle Muharrem İnce'nin açıklamalarına baktığınızda bunları görüyoruz. Bütün bunlar Millet İttifakı'nda ciddi bir çatırdama sorunu yaratıyor. Bugün Kemal Kılçdaroğlu'nun konuşmalarına baktığınızda siyasetin nasıl pespayeleştiğini görüyoruz. Kılıçdaroğlu'nun 17-25 Aralık'ta yaptığı konuşmalara bakın. Bir yandan Gezi bir yandan 17-25 Aralık konularını ısıtıp getiriyor. Bugün Hakim ve Savcılar Alçaklık Kurulu dedi, ben tenzih ediyorum, hukukçu arkadaşlar FETÖ'ye yönelik çok önemli bir mücadele verdi. Bugün hakim ve savcılar kuruluna talimat verildiği yalanını söyledi. sistematik olarak yalan söylemeniz bununla ilgili size dava açılması, hakim ve savcuıları namussuzlukla suçlamanız siyaset değildir. Sürekli iç ve dış politikada Türkiye'yi itibarsızlaştırmaya çalışıyor. Kılıçdaroğlu'nun söylemleri alçakça, pespaye ve müptezeldir."

"Özellikle Ergenekon davaları sürecinde CHP'nin kullandığı dile ve uslube bir bakalım. Bu yapının organize bir terör örgütü olduğu anlaşıldıktan sonra yaptığı açıklamalara bakalım. Şimdi FETÖ kanser gibi devletin her hücresine yayılmış. Devletin FETÖ ile mücadelesini bir siyasi mücadele olarak nitelendirir, yargıya sarayın yargısı, polise sarayın polisi derseniz bu işi çıkmaza sürüklersiniz. PKK'nın içerdeki siyasi uzantılarıyla, devletin önceliklerini siyasetin öncelikleri gibi sorarsanız devletin meşrutiyetini sorgulamış olursunuz. Osman Kavala gibi bir insanı devletin meşruluğunu sorgulamak için kullanırsanız sizin hangi tabanınız devlete güvenecektir. Kılıçdaroğlu'nun yapmaya çalıştığı vatandaşın devlete olan güvenini sarsmaktır. Bugün konuşmasında siyor ki Libya'da nee işimiz var? Eğer masada olmazsanız kendi sınırlarınızı koruyamazsınız. Biz bugün kendi sınırlarımızda oluşturmak istedğimiz terör tehdini kaldırdıysak bunu İdlib'de oluşturduğumuz güvenlik bölgesi sayesinde yaptık. Eğer bunu yapmazsak yarın Cizre'de Diyarbakır'da tekrar o hendekleri açma iradesini gösterecekler. Biz aynı zamanda kamu düzenini, toprak bütünlüğümüzü koruyoruz. Barolar Birliği Başkanı Kapalı Maraş ile ilgili insiyatif gösterdiğinde bazıları Güney Kıbrıs ağzıyla konuşuyorsa ben bunu neden dikkate alacağım?"

"Biliyorsunuz Savunma Bakanımız zaman zaman Dışişleri Bakanımız dış politika ile ilgli açıklama yapıyor Meclis'i bilgilendiriyor. Burada Mesele Meclis'in bilgilendirilmesi değil Kılıçdaroğlu'nda içinde bulunduğu güruhun İdlib konusunda dezanfarmasyon yaratması. Şu anda da bu corona virüsü üzerinden yapılıyor. Toplumda sürekli korku, gerili yaratacak açıklamalar yapılması. Biz Kılıçdaroğlu'nu her konuda bilgilendirmeye hazırız. Ama onun herhangi bir konuda bilgi edinme isteği yok. Kendi iddiasını kabul etmeyen mahkemeye yalancı diyor. Karşınızdaki yapı sizden gerçeği öğrenmek ister, aklı selim bir siyaset yapıyordur, biz onu bilgilendiririz ki yapıyoruz. Man Adası ile ilgli gerekli açıklamalr yapılıyor aynı yalanları söylemeye devam ediyor. Albayrak'ın babası orada bir arazi satılıyormuş almış daha sonra yanındaki araziyi satın almış bunu dinlemiyor. Belli yalanları, iftiraları sürekli olarak kusmaya devam ediyor."

OZAN CEYHUN'UN BÜYÜKELÇİ OLARAK ATANMASI

Şimdi özellikle sayın büyükelçinin bu konuda açıklamaları var. Bir iddiada bulunuyorsunuz ama itham ettiğiniz kişinin bu açıklamalrı asla dinlemiyorsunuz. Bu konuda Sayın Ozan Ceyhun'un açıklamaları gayet net. Bugün Kılıçdaroğlu Ermeni katliamıyla ilgili iddiaları dile getirdi. Peki kendi İstanbul İl Başkanlığı'nın açıklamalarını niye sikkate almıyorsunuz? Bunlar ülkücülük, milleyetçilik konularında bu kadar hassaslarsa ittifak yaptıkları HDP'nin açıklamalrına neden bakmıyorlar? Bir de oratada bir iddia varsa, iddia sahibi bunu ispatlamakla mükelleftir. Yani zaman aşımından değil, beraatle sonuçlamış bir durum var. Burada durum Ozan Ceyhun değil. Bir de bakıyorsunuz 30 yaşından önce evlenenlerden vergi alınacak diye bir yalan atıyorlar. Karşınızda bir monolog var ve karşınızda sürekli yalan söyleyen sizi dinlemeyen biri var. 

"MİLLET İTTİFAKI ARTIK SÜRDÜRÜLEBİLİR DEĞİL"

"Şu anda görülen şey şu. İYİ parti bu durumdan son derece rahatsız, CHP Pervin Buldan'ın açıklamalarından dolayı köşeye sıkışmış durumda. Görülen o ki Millet İttifakı artık sürdürülebilir değil. Biz millet, bayrak, vatan, devlet konusunda hassasiyeti olan herkesle bir aradayız. Yerli ve milli duruşu olan birtakım epreyal güçlerin distribütörlüğünü yapmayan herkes bizim ittifakımızdır."