Beynim çatlayıncaya kadar düşünmek ve sorgulamak istiyorum.

- Müslüman pezevenk, Müslüman fahişe, Müslüman tefeci, Müslüman hırsız, Müslüman sahtekar, Müslüman sarhoş gibi kötü nitelemelerin başında yer alan Müslüman kelimesi, İslam dininin yanlış anlaşıldığını göstermez mi?

- Peygamber'le, miraçla, meleklerle, cennetle, cehennemle, tesettürle, nikahla, mirasla, faiz yasağıyla dalga geçen birinin hala Müslümanlığıyla gurur duyduğunu söylemesi, dini öven sözler söylemesi, onun İslam çerçevesi içinde kalması için yeterli midir?

- Herkesin çok sevdiğini, kalbiyle iman ettiğini söylediği ama uğruna maddi, manevi hiçbir fedakarlık yapmadığı, bir damla ter dökmediği dinin adı mıdır İslam?

- Uçan kaçan, sürekli rüyalar anlatan, eteğe yapışan kişilerin akla geldiği, herkesin ulaşamadığı, anlamının okunmaktan korkulduğu Kuran’ın süslenip püslenip öpülerek saklandığı, camilere, sohbetlere, tekkelere sıkıştırılan ve sosyal hayatın tamamen dışında bırakılan dinin adı mıdır İslam?

- Bir grubun içinde eriyip, toplumdan uzaklaşıp, evini, komşusunu, mahallesini unutup gece gündüz zikir çekmenin, baş sallayarak sohbet dinlemenin adı mıdır İslam?

- Sarığı cüppeyi giyip, sakalı bırakıp, eline bastonu alıp, aleme ibretli gözlerle bakmanın adı mıdır İslam?

- Kandillerde, Cumalarda, bayramlarda, aşurelerde, pilavlarda, cenazelerde hatırlanan, hatimlerle, salavatlarla hediyeleşilen, sosyal hayatın hiçbir bölümünde kokusu dahi hissedilmeyen dinin adı mıdır İslam?

- Tek kitap olan Kuran’ı okumaya ve anlamaya çalışmak gerekirken, onu bir kenara bırakıp sürekli olarak tevillerle, efendilerin sözlerindeki hikmetleri araştırmakla, kerametlere şahit olmakla vakit geçirilen dinin adı mıdır İslam?

Çok uzatmayalım, "dağlara kaçmanın, yalnız yaşamanın, toplumdan uzaklaşmanın adı mıdır İslam?" sorusuyla bitirelim.

Müslümanlık bunlarsa, Peygamberlerin ve sahabelerin yaşadığı neydi?

Kusura bakmayın ama inanıldığı söylenen Allah'ın sosyal hayata karışmasını istememenin adı; İslam değil "deizm" dir. Günümüzde en büyük mücadelenin bu virüsle yapılması gerekmektedir.

Peygamberimizin nelerle nasıl mücadele ettiğini öğrenen Müslümanların hala ayrıntılarda boğulmaları, ortaya efendimizin yaşantısına hiç benzemeyen "deizm" gibi bir inanç şekli çıkarmaları, onların bu dünyada da ahirette de rezil olmalarına sebep olacaktır.

Haşa, biz bu dini Peygamberimizden daha mı iyi biliyoruz? Neden hepimiz hatalarımızda ve saçma sapan alışkanlıklarımızda ısrarcıyız? Din deyince neden aklımıza sadece cemaatimiz, hocamız, tekkemiz geliyor? Kuran’la, hadisle buluşmaktan neden mahrumuz?

İslam’ın, hayatı tanzim için geldiğine inanan Müslüman şifreyi çözmüş demektir. Yani, sosyal hayatını yaşarken Allah'ın emirlerine hassasiyet gösteren, toplum adamı olan, kul hakkına dikkat eden, haksızlığa tahammülü olmayan, eliyle diliyle beliyle hiç kimseye zarar vermeyen, fedakarlığı, muhabbeti seven, cömert, güler yüzlü, tatlı dilli insanların adıdır Müslüman.

Yani Müslümanın davası; toplumda mü'min olarak yaşama davasıdır. Cemaatle namaz bunun için vardır. Mü'min camiye sadece ibadet için gitmez. Kardeşlik için, sohbet ve muhabbet için, hasretini dindirmek için, paylaşmak için gider. Oruç yine yardımlaşma için, açların halini anlamak için, insanlara karşı yapılan günahlardan pişmanlık duymak için tutulur. Yani İslam’da ibadetlerin de toplumsal yönü vardır. Yapılan ibadetler, toplumdaki davranışları iyi yönde etkilemiyorsa, asla ve asla İslam’ın ruhuna uygun yapılmıyor demektir.