Osmanlı, Balkanlar’da Yaşıyor…

Abone Ol

Bir grup meslektaşımızla Balkanları gezdik…

Balkanları ziyaretimiz çok verimli geçti…

Saygıdeğer Çelik Başkan, “Arkadaşlar gelin sizinle Balkanlara gidelim. Sizler oraları görün” dedi. Soluğu Balkanlar’da aldık. Gezi turunda Balkanlar’daki kardeşlerimizle karşılamak güzel oldu...

Bosna Hersek, Arnavutluk ve Karadağ:

Üç ayrı balkan devletlerine ve çeşitli şehirlerine uğradık, dolaştık, kardeşlik duygularını paylaşma iklimini Balkanlarda yaşayan kardeşlerimizle birlikte soluduk.

Büyükşehir Belediyesinin organizasyonda, bir grup gazeteci ile başladı Balkan ülkelerini ziyaret yolculuğumuz…

*                                                                       

Haç: Balkanlar’ın Kalbine Saplanan Hançer!

Priştine Havaalanı'ndan çıkar çıkmaz şehirleri saran dağlara taşlara kazınmış, içi boş, bağlısı olmayan kiliseler karşılıyor sizi. Saraybosna’yı, Mostar’ı, Butav’yı ve bir çok şehri sarıp sarmalayan dağların zirve noktasından adeta izliyor sizi bu haç işaretli Kiliseler.

Hâlbuki resmî açıklamalarına göre ülkenin bazılarında neredeyse nüfusun % 96'sı Müslüman. Balkanların kalbine kim sapladı bu haç hançerini?

Neredeyse bütün Balkan ülkelerinde, bu tür haçlar Osmanlı şehirlerinin kalbine saplanmış durumda buna şahit olduk...

Batva’da  da Priştine'de de Bosna Hersekte de Müslümanlara meydan okunuyor adeta…

**

Prizen: Cenet mi Cennet…

Priştine'den Prizren'e geçiyoruz. Prizren, Amasya'yı andırıyor: Ortasında gürül gürül akan bir ırmak, etrafında ıhlamur ağaçları, yasemin çiçekleri, çeşitli süs bitkileri  şehre, tabiî bir hava veriyor, güzellik katıyor, şehr- deyim yerindeyse- cenet mi cenneti andırıyor adeta.

Prizren'de başınızı ne yöne çevirirseniz, bir cami ilişiveriyor gözünüze.

Irmak, ağaçlar,  dar, şirin Osmanlı sokakları, sade, gösterişsiz ama zarif evler, tabiî nefis Arnavut kaldırımları, neredeyse her sokakta zamanın bütün yıkımlarına dervişane bir sükûnetle direnircesine, sessizce ama kendinden emin bir şekilde, sanki geleceği görüyormuşçasına dingin bir ruhla akan çeşmeler, misk gibi kokan ıhlamur ağaçları, yaseminler insanın bir ân rüyada mıyım, hayal mi görüyorum diye sormadan edemediği nefis bir şehir Prizren.

Osmanlı dönemine ait bazı camilerde ikişer rekât nazma kıldım dualar ettim ecdadıma.

Duygulandım… Atalarımızı hayal ettim bir anda…

***

Ecdadımızı Andık…

Balkan ülkelerini gezerken bir kez daha Ecdadımızı da minnetle anmayı unutmadık… Balkanlar, Türklerin hayaliyle nefes alıp veriyor... Balkanlar gibi tarih boyunca karmaşık bir coğrafyada, bu yarı-kıta'da Osmanlı yönetimi dışında Balkanlar'a huzur hiç uğramadı.

Oysa Osmanlı 6 asır barış, kardeşlik, insanlık yurduna çevirdi Balkanlar'ı.

İnsanlar…

Bosna Hersekli gençlerle yaptığım sohbetlerde aynen şu iki soruyu sormuştum: Birincisi Biz Türkleri seviyormusunuz: İkincisi ise Türkiye’den neler bekliyorsunuz: Her iki sorumada yanıtları şu oldu: ”Türkiye her zaman yanımızda olmalı, sizlere ihtiyacımız var”

Bu inanılmaz bir şey, gerçekten. Türkiye’den beklentileri var, Türkiye’ye ihtiyaçları var. Bunu duydum sözlerinde, bunu gördüm gözlerinde.

Türkiye’nin kıymeti ne kadar mühim buna şahit oldum Balkanlarda…

***

Bosna Hersek:

Sırp Katliamından sonra, adeta bir anka kuşu gibi acılarını silip yeni bir başlangıç yapan Bosna Hersek, hüzünlü tarihiyle hepinizin kalbine dokundu. Vahşi kapitalizmin kanlı yüzü Sırp ordusunun namlusundan çıkan kurşun izleri evlerin duvarlarında halen duruyor hepimizin yüreğini sızlattı.

Her mahalledeki şehit mezarlıklarına baktıkça göz pınarlarımız doldu. Filistin’in Kudüs’ü nasıl İsrail’in hedefi olmuş ise, Bosna Hersek’in Saraybosnası’da Sırp’ların Kudüs’ü olmuştur. Saraybosna, Bosna’nın başkenti olmakla birlikte yeniden toparlanıp sevenleri için kültürel eser ve güzelliklerini kaldığı yerden biriktirmeye çalışıyor.

Bu coğrafyada göreceğiniz en güzel manzaralardan birisi de zamanında Müslüman, Hristiyan ve Museviler bir arada yaşadıkları için Katolik kiliseleri, cami ve sinagog yan yana konumlanmıştır. Bu tabloya samimi bir halkta dahil olunca ortaya çok renkli görüntüler çıkmaktadır. Burada görmeniz gereken belki de hemen her gezginden sıkça adını duyduğunuz Mostar Köprüsü. Anlatıldığı kadar muazzam olduğuna gittiğinizde canlı bir şekilde şahit olduk. Doksanlı yıllarda Sırp topcuları tarafından yerle bir edilen Mostar köprüsü yine minarisine uygun bir şekildeTürk firması tarafından yeniden inşa edilmşi ve eski haline dönüştürülmüş.

Karadağ:

Karadağ turu kapsamında ilk önce filmlere konu olan gece hayatıyla ünlü Budva karşınıza çıktı, fakat Karadağ coğrafyasında çok daha fazla güzelliğin bulunduğunu çok zaman geçmeden anlamaya çalıştık. Görülmeye değer plajlarıyla ünlü olan bölge Balkanlarda en çok turist çeken bölgelerden biri konumunda olduğunu gördük.

Arnavutluk:

Osmanlı ve İtalya’nın izlerini barındıran iki apayrı medeniyete ev sahipliği yapmış, Balkanların hoşgörüsünü de içine katarak karşınıza çıkmış bir ülke oldu Arnavutluk.

Kaymek Mostar’da:

Kayseri Büyükşehir Belediyesi’nden büyük hizmet.

KAYMEK-Kayseri Mesleki Eğitim Kursları, sadece Kayseri ile sınırlı kalmammış ülke dışına da taşmış, Balkan Ülkelerinde de faaliyet gösteriyor.

Örneğin Mostar’da faaliyetini sürdüren Kaymek, burada özellikle mesleki ve beceri eğitim bilgilerin yanısıra Türkçe dilinde de eğitim veriyor.

Unutulmaya yüz tutmuş kardeşlik bağlarının yeniden canlanmasına büyük katkı sunuyor.

Balkan ülkeleri coğrafyasından izlenimlerimi ne kadar anlatsam azdır sizlerle...

Türkiye’mizin büyük ve güçlü olması kaçınılmazdır. Güçlü bir Türkiye mazlumların beklediği bir durum olarak duruyor dünya üzerinde…

Ne diyelim: Kutluyorum, Başkan Mustafa Çekil ile ekibini ve Kayseri Gazeteciler Cemiye Başkanı Veli Altınkaya’yı, Ecdadımızın ayak bastığı ve iz bıraktığı Balkan ülkelerine, ülkesinin yararına sundukları hizmetlerden dolayı,bizleri balkanlı kardeşlerimizle buluşturduklarından dolayı…