Devlet Bahçeli…

Harf inkılâbı sonra çıkan kavruk nesilleri bile bir arada tutamayacak kadar irfan yoksunu kadroların içinde kendi şahsının ve davasının tek temsilcisi…

Cumhuriyet kuluçka makinesinden çıkma kafaları tesiri ile imkan dairesine alan onları meşru bir kimlikle sahada kullanabilen, mahrumiyet ve mahkumiyet zamanlarında dahi bir remz ve sembol olarak, her sahada akîm kalmış bir hareketi kitapla-irfanla buluşturan Bahçeli, son siyasi hamlesi ile, hem kendini hem de Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ı güçlendirmiş, böylece milliyetçiliğin asaletini tüm milliyetsiz kafalara ispat etmiştir.

Surat ve mimik hareketlerine bakılacak olursa hayatının her döneminde nefs muhakemesine girişen, eserin ve irfanın zarafetiyle sürekli kaygılanan, bedava mazhariyet sahiplerine Türk’ün tokadını çarpan, bulunduğu partinin temel değerleriyle doğru orantılı Türk’ün değerlerine yükseklik katıp ulvi mertebeye çıkaran İslam’ın kanatlarına yapışan… Bu tavrını aşağıdan yukarıya herkese kabul ettiren…

*
Bugün günlerden Salı.

“Devletin başına devlet geçecek” sloganına son derece kızan, kendi nefsini devlet menfaatlerinin arkasına atan, davasını her bir fırsatta önceleyen…

Liderimiz Recep Tayyip Erdoğan’ın aziz dostlarından… ve böylece ebedi dostlar kadrosundan...

Cesur yüreklilikle,vatan ve millet düşmanlarının ‘alayına meydan okuyan…’

Temmuz 97’den bu yana partisinin başında, dava göğüsleyicisi, bayrak zapt ve raptını sağlayan bir lider portresi…

Siyasi tablosuna bakıldığında her zaman göze çarpan iki gerçeklik;

1- Yerlilik
2- Millilik

Arabesk kültürüyle yetişen bir zihnin yerlilikten kopması, bayrak ateşiyle tutuşan bir yüreğin milli olmaması düşünülebilir mi?

O’nu istemeyenlerin, karşısında hezimet üstüne hezimet yaşayanların korkulu rüyası… İstinatgâh duvarı…


Bu adam

-Bu adam, ülkücü gençliği, derin bir fikirsizlik buhranının içine sürükleyenlere karşı…

-Sahte oluş bildiren binlerce riyakâr tavır karşısında ülkücü gençliğe motivasyon aşılayan tek cesaret aşısı…

-Madden ve manen “olamayış ”ın çilesine kapılmış, böylece ahlak ve maneviyatı tek kurtuluş kabul etmiştir…

-Fikrin olmadığı yerde ahlaktan söz edilemez. Bu bedihi hakikati güzel kafasının en derin hücrelerine dahi kabul ettiren bu adam; tek dosttur, tek gerçektir ve Tayyip Bey’e bağlı bir lider kahramandır.

-Devlet Bey’i bu çapa ulaştıran iki şey; strateji ve plândır.

-Devletine o kadar âşıktır ki, ismi bile canından çok sevdiği ‘Devlet’tir. İsmiyle müsemma bu adamı; tarihler yeni, yepyeni olarak anacak ve yeni sistemin kilit konumu sayacaktır…
Şimdilik bu kadar…
İrade-Erdem-Cesaret ile…
Milliyetçi-Muhafazakâr-Demokrat anlayışın egemen olduğu;
-Ahlakın
-Erdemin
-Niteliğin
-Cesaretin
Tam manasıyla hakim olduğu Yeni Türkiye gerçekliğinin… Tüm sıcaklığına sığınalım, ve gelecek için azimle çalışmaya devam edelim…