Gerçek ismi bilinemediği ve kendisi de asla yakalanamadığı için herkes onu Karındeşen Jack olarak biliyor ve tanıyor. Kendisi vahşi batının sözde medeniyetinin tezahürü olan sapık bir katil ve Tapınakçılarında intikam kılıcıydı. İzi hala bulunamayan seri katil Jack'in kim olduğu ile alakalı günümüzde bir isim veriliyor lakin katil denilerek işaret edilen kişinin Jack olduğuna inanmak güç. Bilhassa da İngiliz monarşisi tarafında gerçekte Sultan Hamid Efendimize karşı tutulmuştu ve kaynakların işaret ettiği hususa göre de kadın cinayetleri asıl operasyonu gizlemek için ona ve adamlarına yaptırılmıştı. Jack 31 Aralık 1888 yılında ilk olarak ortaya çıktı. Londra'nın doğusunda Eastend semtinin Witechapel mahallesinde ilk cinayetini işledi. Witechapel bir gecekondu mahallesi ve her türlü kötülüğün olduğu, batakhaneleri, meyhaneleri, hayat kadınları ve kavgalarıyla ünlü, ayrıca her telden milletin yaşadığı suç ve cinayetlerin olağan sayıldığı bir yerdi. 31 Ağustos gecesi çalıştığı yerden evine dönen Mary Nicholls isimli bir bayanın boğazı kesilmiş ve vücudu delik deşik edilmiş bir şekilde bulundu. Katil geride hiçbir iz bırakmadan ortadan kayboldu. Eastend semtinde geceler artık eskisi gibi olmayacaktı. Halk büyük bir panik içerisindeydi. Herkesin birbirinden şüphelendiği bir ortamda 8 Eylül günü ikinci kurban olan Annie Chapman'da adeta paramparça olmuş bir şekilde bulundu. Bu olay insanlarda korku ve paniği iyice artırmıştı. O dönem Londra gazetesi Jack için "Kızıl Dehşet"

manşetiyle duyurduğu haberde katil "meşin önlüklü, şapkalı, uzun paltolu, bir elinde çantayla dolaştığı cinayet aletlerini ve kurbanlarından kestiği uzuvları bu çantanın içine koyduğunu" belirtecekti. Ayrıca katil cesetleri hızlıca kestiği için kasap ya da cerrah olabileceği iddiaları da ortaya atılmıştı. Devlet tarafından halkında katkısıyla arama komitesi kuruldu. Etrafta onu arayanların olması Jack'i durduramadı ve 30 Eylül'de Elisabeth

Stride ve Catherina Eddows ve 9 Kasım'da Marly Kelly adındaki kadınlarda aynı akibete uğramaktan kaçamadılar.

İşler artık daha karmaşık durama geldiği bir zamanda gazetelere "Jack the Ripper" yani Karındeşen Jack imzalı mektuplarda gelmeye başlamıştı.

Yetkililer de Karındeşen Jack'i tanıyan birinin çıkması ihtimaliyle mektupların kopyalarını halka dağıtıyorlardı (Kıymetli dostlar, burada mektupların halka dağıtılmasında ki amaç katili bulmak değildi çünkü o Tapınakçıların ve İngiliz Monarşisinin adamıydı.Yani buradan çıkan sonuç kaostan düzene, düzenden kaosa inanan Tapınakçıların halkı korkutarak kaos çıkarmak istemeleriydi.).

Kim bu Jack?

Karındeşen Jack'in kimliği konusunda onlarca iddia atılmış ancak bugüne kadar  hiçbiri kanıtlanamamıştır. Lakin İngiliz DNA araştırmacısı Dr. Jari Louhelainen'in Catherine Eddowes'in kanlı şalı üzerinde yaptığı inceleme sonrasında vardığı sonuç, katilin Polonya kökenli akıl hastası berber Aaron Kosminski olduğu iddiasıydı. Jari'nin Mail on Sunday gazetesine yaptığı açıklama da "Vardığım sonuçta şüpheye yer yok." şeklinde açıklamasıda  olmuştur. Ancak bu açıklamaya çoğu insan hâlâ haklı olarak  inanmamaktadır. Bende katilin kim olduğunun bulunduğuna inanmıyorum.

İngiltere Kraliçesi Victoria tarafından görevlendirilen ve adım adım da takip edilen, kimliği araştırmacılar tarafından hala merak edilen katil “Jack the Ripper” ismiyle dönemin bazı liderlerine suikast mektupları da yazmıştı. Bunlar arasında Rus Çarı III. Aleksandr ve Osmanlı Padişahı Sultan II. Abdülhamid'de vardı. Prof. Dr. İnci Enginün tarafından neşredilen ve o tarihlerde Londra Sefareti'nde Başkâtip olarak bulunan Şair A. H. T hatıratından nakline göre kağıt üstünde ve farklı bir amaçla da olsa “Sultan II. Abülhamid, Londra’dan “Jack the Ripper” imzalı bir tehdit mektubu almıştı ve bu konunun araştırılması için iki yüz elli liralık bir çek göndererek kendisi Hünkar tarafından  görevlendirilmiştir. Yine padişah tarafından ayarlanan bir İngiliz dedektifine müracaat etmesi istenen A.H.T Şehbender Emin Efendi'yle birlikte operasyonu yürütmüştür. Londra’da infiale sebep olan Karındeşen Jack kilometrelerce ötede, Osmanlı topraklarında da Sultan II.Abdülhamid'in merakını çekiyor. Pek tabii bunun nedeni sultanın haberdar olduğu seri cinayetler değil bizzat kendisine iletilen ve üzerinde “from hell (cehennemden)" yazan ürpertici bir mektuptu. Mektupta şunlar yazıyordu:

"Ekselans…

Hareminizde sikletçe en ağır çeken kölenizin ağırlığınca altının sterlin karşılığını tarafıma ödemesi için Londra Başkonsolosunuzu görevlendirmeniz hususunu saygılarımla arz ederim.

-Karındeşen Jack"

A.H.T'nin yaptığı soruşturmalar sonucunda öğrendiğine göre Rus Çarı’na da aynı tehdit mektubundan gitmişti. Bunu sultana rapor ettiğinde karşılaştığı tepki ne olacaktı? Abdülhamid bilgiyi ve katili istiyordu!

Karındeşen Jack cinayetlerine son hız devam ediyor, Abdülhamid’in kızgınlığı da iyice artıyordu. Araştırmaları sonucu A. H.T İstanbul’a ikinci raporunu da gönderdi. Bu dönemde sık sık çıkan isyanlar sonucu, isyancıların bir kısmının Paris ve Londra’ya kaçtığını hatırlatarak bu mektubun onlar sebebiyle geldiğini, sultanı huzursuz etmek ve bilgilerini sızdırmak için yazılmış olabileceğini söylemişti. Sultan Hafiyesi X'in teorilerini anlamıştı. Karındeşen Jack'e 9 Kasım 1888’de son cinayetini işledikten sonra ne olmuştu? Kim olduğu biliniyor muydu ? Cevaplar Abdülhamid'in Akıl Oyunları kitabında sizleri bekliyor.