Özhaseki, Doğu Akdeniz Geçit Kuşağı Tarımsal Araştırma Enstitüsünde düzenlenen Çevre ve Şehircilik Çalıştayı'nda yaptığı konuşmada, gönül dünyalarında Kahramanmaraş'ın ayrı yeri olduğunu söyledi. Konuşmasına Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde teröristlerin çukur eylemleri sırasında hasar verdikleri yapılarla ilgili çalışmaları hatırlatarak başlayan Özhaseki, bakanlık olarak söz konusu bölgede 70 bin evin hasarlı olduğunu tespit ettiklerini belirtti. Bu konutların 30 bine yakınının yıkılmış, oturulamayacak durumda olduğunu, diğerleri için de tadilatların gerekli olduğuna işaret eden Özhaseki, şunları kaydetti: "Bakanlık olarak görevlendirilip gittiğimizde vatandaşın bir suçu, günahının olmadığını gördük. Teröristler o mahalleleri sardığında vatandaşların oradan çıkmasını istedik. Bu süreçte o vatandaşlar çadırda ve yakınlarının evlerinde kaldılar. Evleri mahvolmuştu. Devletin iki tane eli var. Birisi kudret eli, diğeri şefkat ve merhamet elidir. Kudret eli, bu namussuzları vurdu, şimdi bize düşen gidip o yaraları sarmaktır. Binlerce evi yaptık, teslim ediyoruz. Gelecek hafta İdil, Şırnak ve Cizre'ye gidiyorum. Oradaki evleri teslim etmeye devam edeceğiz. Oradaki insanların gözündeki mutluluğu gördüğünüzde ve konuştuğunda size 'Ne olur, bu lanet adamlar bir daha buraya gelmesinler. Şu sıkı duruşu devam ettirin, tertemiz oldu buralar. Elinize sağlık, yaralarımızı sardınız, biraz ortalığı hareketlendirin.' diyorlar. Allah öyle bir belayı bir daha vermesin." Kentler için turizm çeşitliğinin önemine dikkati çeken Özhaseki, 2010'da Avusturya'nın Innsbruck eyaletinin turizmdeki gelirlerinin 7 milyar avro olduğunu, bunun da en az yarısının kar olduğunu dile getirdi. Özhaseki, 21 yıllık belediyecilik görevinde hiçbir zaman Ankara'ya "para" diye gitmediğini, kimseden de bir kuruş istemediğini, belediyeyi bırakırken de kasanın para dolu olduğuna değinerek, bu işlerin yolu yordamı olduğunu, bilen birisine de her zaman sormak gerektiğini söyledi. - "Doğa bize emanet" Doğanın doğru kullanımına özen gösterilmesi gerektiğine dikkati çeken Özhaseki, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Dışarıdaki doğa da çevre de bize bir emanettir. O bizim yaşadığımız en uygun ortamları kirletmemek, asli vaziyetinde tutabilmek, dengesini koruyabilmekte en önemli görevimiz. Çevreyi biz emanet gibi görmemiz lazım fakat dünyadaki gelişmeler biraz farklı, sanayi devrimiyle insanlar şehirlere göç etmişler. Devasa şehirler ortaya çıkmış ortaya. Bu devasa şehirlerden çıkan atıklarla etrafı tahrip etmeye başlamışız. Bir taraftan çok üretmeye başlamışız. Arkasından çok tüketmeye başlamışız." Özhaseki, Birleşmiş Milletler (BM) raporuna göre, 2050 yılında dünya nüfusunun 9 milyara çıkacağını, bu devasa büyümenin ekosistemin bozulması ve birtakım felaketleri de beraberinde getireceğini kaydetti. Kentsel dönüşümün önemini vurgulayan Özhaseki, "Emin olun, senede 500 bin konutu değiştirerek 15 yıl içinde biz Türkiye'yi yeniden ihya ve imar ederiz. Buna gücümüz yeter. Ekonomik sıkıntılarımızın olduğu bir dönemde bile çok hızlı bir şekilde ekonomiyi de canlandıracak olay olarak ortada duruyor." dedi. FETÖ'nün Türkiye'ye verdiği zarara da değinen Özhaseki, "Bundan 10 sene önce FETÖ diye bir adam var desem belki hepiniz beni 'Nasıl laf söylersiniz?' diye dövmeye gelirdiniz. En hassas yerimizden, din duygumuzdan vurdular. Bizi milli duygularımızdan vurdular. FETÖ'nün gerçek yüzünü 15 Temmuz'da gördük, hainlikleri tescillendi. Ortaya koydukları ifadelerden bana göre söyledikleri din İslam dini değil. İslam dinine inandıklarını söylüyorlar ama o yaptıklarının hiçbirinin dinde yeri yok." şeklinde konuştu.