Meral Akşener'in konuşmasından satırbaşları şöyle:

Hatay ve Kahramanmaraş’taki orman yangınları canımızı yaktı. Cennet doğamızı yakanları yüce Allah’a havale ediyorum. Bu işin arkasında hayata ve insana dair her şeye düşman olan terör örgütünün olduğuna dair şüpheler var. PKK’nın gerçek yüzünü bütün dünyaya göstermek en başta hükümetin işidir. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı trolleriyle bizi saldırıyorlar. Birçok elçimiz bir tweet bile atmamışlar.

Oysa bu alçaklık bütün dünyada yankılanmalıydı ama olmadı. Çünkü bunu yapmak için liyakat, devlet ciddiyeti, vatan sevgisi gerekir. Bu vesileyle vatan sevgisi gösterip alevlerle mücadele eden itfaiyelerimizi, orman işçilerini, sağlık görevlilerini tebrik ediyorum. Buradan iktidarı uyarıyorum milletimiz yangın felaketinin ardından rant felaketinden endişe duyuyor. O bölgelere dikilecek tek bir konutun, otelin vebali büyüktür. Bir an önce ağaçlandırma çalışmaları yapıp milletin endişelerini giderin.

AZERBAYCAN'A DESTEK

Moskova’daki ateşkes masasından kalktıktan birkaç saat sonra Gence’de sivillere saldıran bu gözü dünmüşlüğe bir son verilmeli. Artık Türkiye kurulacak bir masada olmalıdır. Sayın Aliyev, yaptığı açıklamada Türkiye’nin masada olmasını belirtmişti. Kardeşlerimizle olamamız gereken masa bizim için ar meselesidir. Daha haziran ayında Türkiye’ye uyguladığı silah ambargosunu kaldıran Kanada, Ermeni diyasporasının baskısıyla yeniden ambargo uyguladı. Şüphesiz bundan sonra da başka masalar kurulacak. Türkiye, o masalarda kardeşiyle yan yana oturmalıdır. Bunu Azerbaycan’ın yanlık olmadığını dosta düşmana göstermek için yapmalıdır.

ERDOĞAN'A SABIR TEPKİ

Milletin hali nicedir diye geziyoruz, iktidara inat milletimizin gerçeklerini dinliyoruz. Yine bir dokunduk bir ah işittik. Her yeni durakta daha kötü bir tabloyla karşılaşıyoruz. Ancak görüyoruz ki damadının pembe tablosuna artık Erdoğan'da inanmıyor. Eskiden milletin gözün içine baka baka ekonomik kriz yok, uçamıyoruz diyebiliyordu. Şimdi ne diyor? Sabır diyor.

Sayın Erdoğan millete sabret diyeceğine 500 milyar dolarlık uçağını sat, sarayın harcamalarını azaltı. İsrafa şatafata çok alıştın.

Ballı ihalelere gelince sabır yok, yandaşa vergi affına gelince sabır yok, makam araçlarına gelince sabır yok, sarayın harcamalarına gelince sabır yok ama tenceresi kaynamayan analara gelince, ay sonunu getiremeyenlere gelince, uzaktan eğitim için bilgisayar alamayan babaya gelince sabır; öyle mi? Geçeceksin bunları sayın Erdoğan, geçeceksin. Cefayı bal eylemek millete, sefayı bal eylemek Saray'a, yok öyle yağma sayın Erdoğan. Sen git sefa sürmeye devam et, gençlerimizin hayalleri yıkılsın yok öyle yağma sayın Erdoğan.

O meşhur müteahhitlerden biri vergi affı aldı. Öncesinde yine ballı bir ihale aldı. Resmi Gazete’de yayınlanan vergi affı 9 milyar lira. Sen yandaşa vergi affı koy, sonra esnaf kredi borcu altında ezilsin. Allah'tan korkun. Yok öyle Erdoğan. Görüyorum ki umrunda değil ama miletin sabır taşı çatlamak üzere. Eşin dostun lüks içinde yüzerken, borç batağında yüzen esnaf bıktı. İşsizliğe mahkum ettiğin gençler artık bıktı. Millet sabrının sonuna geldi artık sayın Erdoğan, ya aklını başına alacaksın ya da ilk sandıkta çatlayan sabır taşının altında kalacaksın. Söylemedi deme bunu böyle bilesin.

Doların yükselmesine aldırış etmeyen damat bakan 1 yılda doları frenleyebilmek için Merkez Bankası’ndaki dövizi satıp savdı. Kayın pederinin övündüğü döviz rezervini eritti. Damat bakan eğer reklamlardan kalkıp gözünü dövize çevirseydi binlerce öğrencimize bilgisayar ve internet imkanı sunabilirdi. 1,5 milyon çocuk uzaktan eğitime erişemiyor. Çünkü bilgisayar ve interneti yok. Hiç değilse 1,5 milyon öğrencimize bedava internet ve bilgisayar verseydin fena mı olurdu?

"NEYİN KAFASINI YAŞIYORSUNUZ KARDEŞİM!"

Aile ve Çalışma Bakanı 2 yılda 674 milyon lira emekli maaşı ödedik diyor. Ahan da keşke ödemeseydiniz! Eliniz mecbur be eliniz mecbur. Hayır yapmışlar! Siz hangi kafayı yaşıyorsunuz? Neyin kafasını yaşıyorsunuz kardeşim? Siz ne zaman bu kadar uçtunuz? Utanır insan bunu söylemeye.

"TIKIR TIKIR DOLARLA PARASINI ALAN YANDAŞLAR VAR"

Bir yanda faizlerdeki, kurdaki artışlar, gün yüzü görmeyen esnafımız, KOBİ'lerimiz, sanayicilerimiz var. Diğer yandan tıkır tıkır dolarla parasını alan yandaşlar var. Bizim kürsümüz KOBİ'lerimize milletimize, sanayicilerimize açık. Ülkemizde 3 milyon 200 bin KOBİ var. İstihdamın 3’te 2’sini yaratıyorlar. Burası milletin meclisi, burası da milletin kürsüsü. Bizim kürsümüzde esnafımza, kobilerimize, sanayicilerimize açık. Bu hafta söz partili Cumhurbaşkanlığı sisteminin yarı yolda bıraktığı sistemin olacak.

Kahramanmaraş'ta Tapu ve Kadastro Çalışanları Bir Araya Geldi Kahramanmaraş'ta Tapu ve Kadastro Çalışanları Bir Araya Geldi

Bugün Marmara ve İç Anadolu Sanayi ve İş dünyası federasyon yönetim kurulu başkanı Ramazan Kaya bizimle beraber. Sözü ona bırakıyorum:

Son 5 yıl içinde ülkemizin çok zor bir dönemden geçtiğini söyleyebiliriz. Kobilerimiz ayakta kalma mücadelesi vermektedir.

Finansmana ulaşmada büyük sıkıntılar yaşıyoruz. Son 2 aydır bankalar kredi vermekte kaçınmaktadır.

Kalifiye eleman sorunu. Ülkemizde büyük bir işsizlik olmasına rağmen sanayicimizin ihtiyacı olan mesleki eğitim almış eleman bulmakta zorlanıyoruz. Pandemi nedeniyle birçok işsiz insan varken bu insanların iş aramadığını görüyoruz. Bunun nedenlerini iyi araştırarak çözüme ulaştırmak gerekiyor.

Bu konuda her zaman dile getirilen üniversite ve sanayi işbirliği sözde kalmamalıdır.

Kısa çalışma ödeneğinin devam etmesi herkesin beklentisidir fakat işçi çıkartma yasağının bir miladı olmasında fayda vardır. Çünkü kobilerimiz önünü göremediği için yeni alınabilecek eleman alımlarının caydırıcı bir unsur olarak durmaktadır.

İş davalarında işçi-işveren arasında yaşanan anlaşmazlıklarında iş mahkemelerinin yüzde 90 çalışan lehine karar vermesi adaletli olmayıp, iş barışına zarar vermektedir.

Bazı sektörlerde yapılan KDV indiriminin tüm sektörlere yansıtılması halinde kayıt dışı ekonomiyi de kayıt altına alma oranı da artacaktır.

Dünya endüstri dört sıfırın konuşulduğu dönemde ülkemizde maalesef ülkemizde endüstrimizin ortalaması 2 buçuk bile değildir.

Ölçek ekonomisi sorunu yaşıyoruz. Pazardaki talep yetersizliği sebebiyle maliyetlerimizi aşağıya çekemiyoruz. Çok üretebilsek maliyetlerimizi daha aşağı çekerek rekabet gücümüzü arttırabiliriz.

Türk lirasının döviz karşısında aşırı değer kaybetmesi. Maliyetlerimizi olumsuz yönde etkilemektedir. Sadece bizim bulunduğumuz kağıt sektöründe yüzde 22 oranında zam geldiğini düşünürsek enflasyonla mücadeleye ciddi zarar vermektedir.

Kobilerimizin yaşadığı bu sıkıntılar nedeniyle ülkemizdeki şirketler büyüyemekte ve bir süre sonra kapanmak zorunda kalmaktadır. Ülkemizin şirketlerinin ortalama ömrü 12 yıl iken dünyanın ortalaması 40-50 yıl arasındadır. Bunca onca emek ve çabanın boşa gittiğini göstermektedir.

Editör: TE Bilişim