Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi’nde 2020 yılında yaşanan olayda, Korona virüs şüphesiyle fakültenin Kovid-19 acil servisine ambulansla getirilen Mustafa Pak isimli hasta serviste yapılan müdahalenin ardından evine gönderildi.

Hasta eve gönderilmesinin ardından 5 gün sonra hayatını kaybetti ve hastanın ölümüyle ilgili bir dizi ihmaller zinciri olduğunu, o dönem KSÜ Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi olan Ahmet Rıza Şahin’in Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığına yaptığı suç duyurusunda iddia edildi.

Şahin, şikayet dilekçesinde, hastanın ölümüne yol açan olayı anlatırken, hastanın tedavi raporunda yapılan evrakta sahtecilik olayıyla ilgilide dikkat çeken detaylara yer verdi.

Kovid-19 acil biriminde çalışmadığını ve ölen hastayı hiç görmediğini ifade eden Doktor Ahmet Rıza Şahin, acil serviste tutulan hasta tedavi raporunda, usulsüz bir şekilde ölen kişiyi kendinin tedavi etmiş gibi gösterildiğini ileri sürdü.

Olayın aydınlatılması için defalarca başhekimlik ve dekanlığa şikayette bulunduğunu ancak bir sonuç alamadığını ileri süren konuyu avukatı aracılığıyla mahkemeye taşıyan Şahin, KSÜ yönetiminden konunun kapatılması için baskı görünce üniversitedeki görevinden ayrıldı.

Şahin, bu olay sonrası savcılığa; Doç Dr. Selçuk Nazik, Doç. Dr. Ebru Fındıklı, Tıp Fakültesi dekan ve dekan yardımcıları, KSÜ rektörü Niyazi Can ve olaya karışan bilgi işlem personelleri hakkında ‘Evrakta sahtecilik, Hastane kayıtları ile kasıtlı olarak oynama, sahte kayıtlar üzerinden suç isnat etme, Mesleki onura saldırı’ gibi gerekçelerle suç duyurusunda bulundu.

İŞTE O SUÇ DUYURUSU…

KAHRARAMANMARAŞ CUMHURİYET BAŞSAVCILIĞI’NA

Şikayet eden: Ahmet Rıza Şahin /

Şikayetçi adresi: Avşar kampüsü, Tıp Fakültesi binası, Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı, Batıçevreyolu Bulvarı, Onikişubat, Kahramanmaraş / 0 505 541 37 65 Şikayet edilen: Doç Dr. Selçuk Nazik, Doç. Dr. Ebru Fındıklı, Tıp Fakültesi dekan ve dekan yardımcıları, KSÜ rektörü Niyazi Can, Olaya karışan bilgi işlem elemanları

Suç Konusu: Evrakta sahtecilik, Hastane kayıtları ile kasıtlı olarak oynama, sahte kayıtlar üzerinden suç isnad etme, Mesleki onuruma saldırı

Suç Tarihi: 13.11.2020

Halen Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi’nde Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı’nda öğretim üyesi ile çalışmaktayım. Necip Türk Milleti’nin her çocuğu gibi işimi hem akademik, hem idari anlamda iyi yapmaya çalışan bir öğretim üyesiyim. Sadece COVID 19 ile ilgili olarak; basılmış 6 makale; kabul edilmiş basım bekleyen 1 makale, yüklenmiş beklemekte 2 makale, sunulmuş bir tam bildiri metni; basılmış bir kitap vardır. Türkiye’nin ilk COVID-19 makalesini Tıp Fakültemizden çalışma arkadaşlarımızla devletimiz milletimize faydası dokunur diye gecemizi gündüzümüze katarak yazdık. Sadece COVID makalelerim 400’den fazla atıf almıştır. Sadece COVID alanında kullanılmak üzere işler halde 4 yapay zeka tarafımca tasarlanmıştır. Bu tasarlanan yapay zekaları bir kuruş almadan ücretsiz kullanımı için Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanlığı yetkililerine sunum ile anlattım. Modüllerim olumlu değerlendirilmiş karar aşaması beklenmektedir.

İlgili makale ve sunumları Sağlık Bakanlığından talep ettiğiniz takdirde tarafınıza sunulacaktır.

Pandeminin başladığı 2020 yılı mart ayı itibari ile 5 çalışma yerinde (COVID servis, COVID konsültasyonlar, hastane konsültasyonları, COVID poliklinik ve enfeksiyon hastalıkları polikliniği) görevimi icra etmekteyim.

Pandemi başından beri resmi olarak COVID acil servislerde herhangi bir görevlendirmem olmamıştır. Bir hasta ambulansla acilimize gelmiştir. Ambulansta ölçülen saturasyonu 82, geliş saturasyonu 84 saptanmıştır. Yoğun bakım görüşü istenerek en kötü ihtimalle servise yatırılması gereken hasta evine gönderilmiştir. Anlaşılan bu hastada yatış olmamıştır. Eve gönderilerek büyük bir ihmal sonucu hastanın ölümüne giden yol açılmıştır.

Maalesef ki bahse konu hasta 5 gün sonra kaybedilmiştir. Oğlu Emre Baran Pak haklı olarak şikayetçi olmuştur.

Ben hastanın tedavi edildiği birimde hiç çalışmadım ve hiç hasta kabul etmedim. Ben bu hastayı hiç görmedim ve bilmiyorum. Buna rağmen bir sahtecilik ürünü olarak kayıtlar bana geçirilmiştir. Hasta Mustafa PAK usulsüz bir şekilde üzerime kaydedilmiştir. Sonuç olarak bana soruşturma açılmıştır.

Bu konuyu incelemeci Doç. Dr. Ejder Berk’e anlattım. Sonrasında başhekimlik ve dekanlığa anlattım. Konu ile ilgili Rektör yardımcısı Zekeriya Pak’a (kendisi ölen kişi ile de akraba) görüşmeye iki defa gidip durumu anlattım.

Fakat kimse sahtecilik olayı ile ilgili bildirimde bulunup üzerine gitmedi. Kayıtları olay açığa çıksın, kimin ihmali varsa cezalandırılsın diye kendim istememe rağmen ısrarla kayıtlar verilmeyerek üzeri örtülmek istendi.

Vekaletimi verdiğim Avukat Nuri Buğra Taydaş aracılığı ile iki defa hasta kayıtları ile oynama olup olmadığını hakkında bilgi istememize rağmen tarafımıza bilgi verilmeyeceği yönünde cevap geldi. Israrla olay karartılmak istendi, bir yurttaşımızın taksirli ölümünün faili benmişim gibi gösterilmek istendim. Olay soruşturma halini alınca Doç. Dr. Ebru Fındıklı benden yazılı ifade aldı. Ardına beni sözlü ifadeye çağırdılar orada bana psikolojik şiddet uyguladılar beni “MHP’e oy vermekle” “eşime kötü davranmak gibi” alakasız kendilerinin dahi bilemeyeceği mahrem konularla suçladılar. Doç. Dr. Ebru Fındıklı defalarca bu olayı kapatmaya çalışıyorum sen engel oluyorsun böyle yaparsan üzerine kapatırım gibi ifadeler kullandı. Ben taksirli bir ölümün benim üzerime kumpas kurularak kapatılmasını kabul etmemekle beraber Pandemi başlangıcından beri milletimize faydamız dokunur diye gece gündüz çalışıyorum. Ailemi, çocuklarımı çoğu zaman görmeyip onların pediatrik gelişimlerinin dahi olumsuz etkilendiğini bile bile üstelik böyle bir salgınla uğraşırken birde böyle bir iftira beni üzmekte, aile hayatımı, işimi olumsuz yönde etkilemektedir.

Bu olay 4 aydan beri sürmekle beraber, Ölmüş hasta usta bir sahtecilikle üzerime geçirilse de laboratuvar bilgi işlem sisteminde takip etmekle yükümlü doktoru Doç. Dr. S.S. üzerinde kaydolduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca sadece bu hasta değil durumu kötü gelen onlarca hasta üzerime bir sahtecilik sonucu kaydedilmiştir. Bunlar ilerde malpraktis davasına söz konusu olması halinde muhatap olacağım dava boyutu on milyon üzerinde Türk Lirası değeri ile ifade edilebilir. Bu ve benzer sahtecilik olaylarından dolayı kendi isteğimle çalıştığım hastanemden ayrılmak durumunda kaldım. Oysa ben Kahramanmaraşlıyım, burada ev aldım, köyümde ev yapıyorken keskin bir karar ile doçent unvanım ile Sağlık Bakanlığı’na uzman tabip olarak tayin olup geçmeyi tercih ettim.

Bu olay ile ilgili ellerinde hastanın ilk başvuru barkodunda muayene eden doktorun adını gördüğü halde, disiplin işlemlerinde tanımlanmış yetkisi olmadığı halde olayı soruşturmaya sevk edilmesini isteyen ( Hastanın o saatte karar verici konsultan sorumlu doktoru) Doç Dr. Selçuk Nazik’ten, olayda soruşturmayı açan Tıp Fakültesi Dekanlığı yöneticilerinden, Soruşturmayı sonlandırmak için bana baskı yapan Doç. Dr. Ebru Fındıklı’dan ve olayı görmezden gelerek olayın aydınlatılmasını engelleyen KSÜ rektörü Niyazi Can’dan ve hastanın kaydını üzerime yapan bilgi işlem personelinden şikayetçiyim.

Deliller:

1) Ejder Berk’e verdiğim ifade evrağı

2) Ebru Fındıklı’nın benden istediği savunma evrağı

3) Üniversite genel sekreterliğinin bilgi belge talebimize olumsuz cevabı

4) Başhekimliğin Üniversite Hukuk müşavirliği görüşü sonucu bilgi belge talebimize olumsuz cevabı

Kaynak: Sağlık Dünyası