ÖĞRETMENLİKTEN AİLE BAKANLIĞI’NA

Sizi tanıyalım. Kimdir Turan Güvenç?

Turan Güvenç: İskenderunluyum. 1962 doğumluyum. Ankara Üniversitesi DTCF Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nden 83 yılında mezun oldum. 20 seneden fazla edebiyat öğretmeni olarak görev yaptım. Son 15 yıldır da Aile ve Çalışma Bakanlığı’nda görev yapıyorum. Çocuk Hakları Daire Başkanı’yım. Erzurum’da eşimin vali olarak atanmasıyla öğretmenliği bıraktım ve bakanlığa geçtim.

Meslek değiştirmeye nasıl karar verdiniz?

Turan Güvenç: Kimsesiz çocuklar söz konusu olduğunda akan sular durdu. Erzurum’a gittik, Erzurum Anadolu Lisesi’nde göreve başladım. Devlet tiyatroları bölge müdürünün eşi ‘hoşgeldiniz’ ziyaretine geldi okula. Çay içerken ‘Bir yere gitsek sizinle... Çocuklara götüreceğim sizi’ dedi. Kalktık, çaylarımızı bıraktık, gittik. Kimsesiz çocukların kaldığı bir yurt, rutubetli bir bina, kırık yataklar; aynı yatakta başlı uçlu iki, üç bebek yatıyor. 0-6 yaş grubunun yeri. ‘Ne yapılabilir buraya valimize iletebilir misiniz?’ dedi. Akşam eve dönünce eşime anlattım, yeniden yurt yapıldı, ek bina yapıldı, yatak, yorgan, pijama... Oraya, oradaki hayatlara dokundum ve bir daha ayrılamadım. Yurttaki çocukların grup öğretmeniydim. Gördüm, yaşadım, onların hikâyelerine tanıklık ettim. 3 ay uyku uyuyamadım ben.

‘YURT ÇOCUKLARINA ANNELİK YAP’ DEDİM

Celalettin Güvenç: Erzurum’daydık, ciddi kız ve erkek öğrenci yurtlarımız vardı. Sosyal hizmetlere bağlı. Orada öğretmen ihtiyacı hat safhadaydı. Yıl, 2004. Ben hanıma rica ettim, ‘yurttaki çocuklara annelik, ablalık yap’ dedim. Öylece başladı bakanlığa geçişi. Önemli olan çocuklarla ilgilenmesiydi. Oraya devlet imkânlarını götürmemize aracı oldu.

KIZIMIZIN YAŞ GÜNÜNÜ UNUTMUŞUZ

Celalettin Güvenç: Erzurum’da bir gün ‘Çocuklara yaş günü yapalım aile ortamı hissetsinler’ dedi. ‘Tamam’ dedim gittik. O gün de Selvi İstanbul’dan geliyordu. Akşam yurttaki çocuğumuzun doğum gününü kutladık döndük eve saat geç olmuş, uyuduk. Sabah kahvaltıda gördük Selvi’yi. Bana sarıldı ve ‘Baba yurt çocuklarını bana tercih etsen de seni çok seviyorum ve beni çok sevdiğini biliyorum’ dedi. ‘Ne oldu’ dedim, ‘Dün benim de yaş günümdü’ dedi. Kızın doğum gününü unutmuşuz.

ERKEK İSMİ OLUNCA GÖZÜMDEN KAÇMIŞ!

Nasıl tanıştınız?

Celalettin Güvenç: 84 yılıydı, kaymakam vekili olarak Pazarcık’ta görevliydim. Ailenin ‘Evlen’ baskıları artmış, ‘Kaymakam olacaksın, eşin olmadan temsil olmaz’ diyorlar. Baskıların dozu artınca ben de etrafa daha dikkatli bakmaya başladım. Bir arkadaşım geldi yanıma ve dedi ki, ‘Yeni bir öğretmen arkadaş gelmiş. Haberin yok mu?’ Kaymakam vekili olduğum için evrakları görüyoruz; ‘Görmedim, olsa görürdüm’ dedim. ‘Adı Turan Özdemir’ der demez anladım tabii ben. İsmi gördüm ama erkek ismi olunca gözümden kaçmış (Gülüyor). Evrağa baktım, eniştemin müdür olduğu liseye çıkmış Turan Hanımın tayini; Pazarcık Lisesi’ne. Okula gittim derhal, müdür beyin odasında da tanıştık hanımefendiyle.

Turan Güvenç: İlk görev yerim Kahramanmaraş, annem babam tek başıma gitmeme müsaade etmediler başta. Anneannem ve dedem çok destek oldu ve üçümüz birlikte düştük yola. 85 yılının ocak ayında tanıştık. İlgili, romantik bir sevgiliydi. Tertemiz bir insan olduğunu ilk görüşte anladım. İçtendi, dürüsttü, yakışıklıydı; halen görünüyor yakışıklılığı.
Anneannemle dedem ruhsat verirse, annemle babam karşı çıkmazdı. Bizleri büyüten de onlardı. İskenderun’da oldu isteme. Tüm seramoniler uygulandı. İkimiz de her iki ailenin büyük çocuklarıydık. İlk düğündü, ilk heyecanları. 14 Aralık 1985’te evlendik.

ÇOCUKLARI DA HUKUKÇU

Güvenç çiftinin evlatlarının her ikisi de babaları gibi hukukçu. Türkiye’nin dört bir yanını gezmek onlar için de zor olsa da kazanımlarından, kazandıkları kültürel bakış açılarından mutlular. Yurday Güvenç, “Vali çocuğu olmaktan mahcup oluyordum ve saklıyordum” diyor lisede yaşadığı bir anıyı anlatırken. Erzurum’dayken derste, “anne babanız ne iş yapıyor” sorusuna, “Her ikisi de memur” yanıtını verdiğini söylüyor. Teneffüste yaşananları şöyle anlatıyor:

MEMUR DEĞİL AMİR DİYECEKSİN

“Milli güvenlik dersiydi ve albay girmişti derse. Teneffüste yanıma gelerek, ‘Sınıfta üç tane İbrahim vardı. Hanginiz Yurday olan’ dedi. ‘Benim’ dedim. ‘Oğlum senin baban hani memurdu’ diye sordu. ‘Eee memur’ dedim. ‘Senin baban valiymiş’ dedi. ‘Vali de memur’ dedim. ‘Amir diyeceksin amir’ dedi. ‘Ben memur diyorum hocam’ dedim gülerek.
Yurday Bey’den bizi gülümseten bir anı daha geliyor. Yine Erzurum... Kar yağışlı aylar... Celalettin Bey çocukların hevesle beklediği kar tatiline pek sıcak bakmıyormuş. Aşırı yağışın olduğu bir gün Vali Bey “Devam” demiş ve yine okulları tatil etmemiş. Mecburen okul yoluna düşen Yurday Bey, önce babasına dönüp, “Baba o gün tatil etseymişsin iyiymiş yani” diyor gülerek ve anlatmaya başlıyor:
“Yürüyerek okula gittim. Bahçenin önünde de toplanmış üst dönemler hakikaten soğuk ve karlı. Yanlarından geçerken kulak misafiri oldum, Vali Bey ile ilgili sinkaflı konuşmalar (Gülüyor) Neden tatil yapmıyor diye ileri geri konuşuyorlar. Beni tanımadıkları için geçip gittim yanlarından. Her sabah aynı soru gelirdi, ‘Baban okulu tatil edecek mi?’ Babamın yanıtı aynı: Erzurum’da hep çok kar var. Devam.”

SUSUZ DA KALDIK YAKITSIZ DA

Evlendiniz ve eşinizin görevi nedeniyle Türkiye’yi gezmeye başladınız. Kaç il, kaç ilçe değiştirdiniz?

Başkan Mahçiçek; Hayal bile edilemeyecek hizmetleri birlikte yaptık Başkan Mahçiçek; Hayal bile edilemeyecek hizmetleri birlikte yaptık

Turan Güvenç: Sırasıyla Zonguldak Devrek, Çorum Kargı, Hatay Altınözü, Şırnak Beytüşşebap, Gümüşhane Kürtün’de Kaymakamlık; iki yıl Adıyaman’da Vali yardımcılığı yaptı. 1995 yılında İçişleri Bakanlığı’nda Mülkiye Başmüfettişliği’ne atandı. 2004 yılına kadar Ankara’da kaldık. 2004’te ise Erzurum, Manisa ve Şanlıurfa illerinde valilik... Çok il değiştirdik anlayacağınız. Çocuklar bile farklı illerde dünyaya geldiler; Selvi İskenderun’da, Yurday Gümüşhane’de doğdu. Güzel yanları da var zorlukları da. Her gittiğiniz yerde kendinizi yeniden tanıtmanız gerekiyor en büyük zorluk buydu. Tam tanışıp anlaşıyorsunuz vedalaşıyorsunuz. En çok da çocuklar etkileniyor, çok okul değiştirdiler. Her yer özeldi ancak Şanlıurfa’nın yeri bende ayrıdır. ‘Buraya gelen ağlar giden ağlar’ derlerdi. Ayrılırken de ağladık gerçekten; özel, mistik bir atmosferi var Peygamberler şehrinin.

ZORLUKLARI NELERDİ?

Turan Güvenç: Yıl 92-93, Gümüşhane Kürtün’deyiz. Yeni ilçe olmuş, bayındırlığın afet konutlarında kalıyoruz. Karşıda derelerde su akar, musluktan su gelmezdi. İki bebek var. Gece 12’de musluktan su sesi geldiğinde fırlardık. ‘Çocuklar uyanıksa, hiç değilse birini yıkayalım’ dedik. İşlerden iş beğenirdik. Bidonlarla su taşırdık. Şırnak Beytüşşebap’tayken ilçede yakıt kalmadı. Salonda eski sac sobalar bulduk, salonun penceresini kestik, soba kurduk. En ağır şartlara sahip yer Beytüşşebap’tı.

HELİKOPTERLE UN TAŞIDIK

Celalettin Güvenç: Beytüşşebap’ta 91 yılını 92’ye bağlayan kıştı, çok ağır geçti. 3-4 ay irtibatımız kesildi, yollar kapandı, taburun telsiziyle iletişim sağlıyorduk. İlçede un bile kalmamıştı, Nevruz geliyordu. Tanin Tepesi’ni aşarak Şırnak’a gittim. Aylardan mart, valiye ilçede yiyecek içecek kalmadığını arz ettim. Sikorsky helikoptere Cizre’den un, bakliyat, yiyecek, içecek yükledik ve Beytüşşebap halkına servis ettik.

Editör: TE Bilişim