Sözkonusu seminerde şu hususlara dikkat çekilmiştir:

Vatandaşın Devlet Dairelerindeki iş ve işlemleri en kısa sürede yerine getirilmelidir. İş ve işlemler mümkünse bilgisayar üzerinden sağlanmalı ve vatandaştan kağıt ortamında hiçbir bilgi ve belge istenmemelidir. Bunun için de Devlet Daireleri ve tüm kamu kurum ve kuruluşları belgeleri ya tarayıcıda tarayıp da teslim almalı ya da mümkünse (buna bile gerek olmamalı ve belgeler vatandaştan istenmemeli) ilgili kamu kurum ve kuruluşlarının yazılım sistemlerinden bilgi ve belgeler, başvuru yapılan kurumun görevlileri tarafından çekilmelidir.

Vatandaş, kamu görevlisi ile ne kadar az muhatap olursa ve ne kadar az yüzyüze gelirse etik değerler açısından o kadar iyidir. Çünkü kamu görevlisiyle fazla yüzgöz olmak, beraberinde etik dışı sorunları getiriyor. Bu sorunların bir kısmı vatandaştan da kaynaklanabilir. Ancak büyük kısmı etik değerlere karşı duyarsız kamu görevlisinden kaynaklanmaktadır.

Eskiden (çok eski dönemlerde) geçerli olan «bugün git, yarın gel» bakış açısından, hiç gelmeden işini bilgisayar üzerinden ikmal et, anlayışına ulaşmak şarttır.

Şu iki Devlet nizamından, (Gardiyan Devlet, emredici gözetleyici
ya da Garson Devlet, yardım edici, serbestliğe önem veren) Garson devlet anlayışı şarttır.

«Vatandaşa güvensizlik göstergesi olan tüm belgeler ve tüm evraklar çöpe atılmalı.

“Vatandaşın beyanı esastır” kuralı doğrultusunda, vatandaştan ıvır-zıvır belge ve bilgi istenmemelidir.

Kamu Yönetiminde "Hizmetlerin İyileştirilmesi ve Süreçlerin Sadeleştirilmesi" büyük önem taşımaktadır. Hizmetlerin iyileştirilmesi ve süreçlerin sadeleştirilmesi derken kasdımız vatandaştan istenilen bilgi ve belgelerin en aza indirilmesi ve kamu görevlileri tarafından güleryüzlü bir bakış ile işlerin kolaylaştırılmasına odaklanılmasıdır. "Şu belgen eksik, şu bilgi noksan" diyerek mazeretçi bir bakış açısından kamu görevlileri uzaklaşmalı ve işlerin çabucak ve bahanesiz yerine getirilmesine odaklanılmalıdır.

Kamu görevlileri ve tüm yetkililer vatandaş odaklı düşünmek zorundadır. Vatandaş odaklı düşünmek derken de şunu kastediyorum: Kimse “amirim ne der” diye bir kaygı içerisinde olmayacak. Herkes, “vatandaşımız ne der” kaygısı taşıyacaktır.

Vatandaş bir yerde yatırım mı yapacak, şu üç nokta dışında hiçbir bilgi ve belge dikkate alınmayacaktır. 1-Yatırım yapılacak yerin imar ve çevresel açıdan uygun olup olmadığı. 2-Yatırımcının ekonomik ve mali gücünün uygun olup olmadığı. 3-İşin hak, adalet ve ahlaki bakımdan uygun olup olmadığı.

Kamu kurum ve kuruluşlarında yaşanan bürokratik formalitelerden hemen hemen herkes şikayetçidir.

İşlerin aksaması ve gecikmesinin en büyük nedeni bürokrasidir.

Kamu bürokrasisinde yetkilerin üstte toplanması, hiyerarşinin dikey ve katı olması, gereksiz gizlilik, siyasi ve idari (teknik) mekanizmalar arasında çatışma, kuralların fazlalığı, takdir yetkisinin çokluğu, rekabetin yokluğu, etik değerlerin göz ardı edilmesi ve neticede etkinsizlik.

İnisiyatif kullanmaktan kaçınmak!

«Adalet, emanet bilinci, kamu yararı, şeffaflık, hesap verebilirlik ve benzeri etik değerleri her kamu görevlisinin ruhuna aşılamak» gerekmektedir.

Yukarıdaki hususlar sağlandığında etik değerlere dayanan bir Kamu Yönetimi tesis edilmiş olur.

Şair Yazar ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İç Denetim Birimi Başkanı Ahmet SANDAL’ın "Vatandaş Odaklı Yönetim ve Etik Değerler" başlıklı seminer sunumları ileriki günlerde başka Kamu Kurum ve Kuruluşlarında da devam edecektir.