Dünyada tüm ülkeleri kapsayan COVID-19 milyonlarca insana bulaştı ve yüz binlerce can aldı. Bu sebeple, uluslararası ve yurtiçi insan etkileşimi neredeyse tamamen durdu. Ülkemiz de dahil olmak üzere, bazı ülkeler pandemi eğrisini aşağı doğru çekmeyi başarmış ve mücadele etmiş ve etmeye de devam etmektedir. Şu veya bu şekilde, Covid-19 her birimizin hayatına tesir etti. Bütün ülkeler bu sürece dahil olmuş ve küresel işbirliğine her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyulmuşlardır. Virüse karşı ortak mücadelemizi kesintiye uğratacak tartışmaları erteleyerek, bu kritik zamanı krizin üstesinden gelmek için birlikte çalışarak kullanmak zorundayız. Zaman, hepimizin iyiliği için rekabet yerine işbirliğine odaklanma zamanıdır.

Covid-19 ile birlikte çalışma hayatımızda birçok sorunlar da yaşanmaya başlanmıştır. Uygulamada aşı olmak veya PCR testi yaptırmak istemeyen çalışanlarla ilgili yaşanan sorunlar artmıştır. İşveren ve çalışanlar arasında yaşanana bu sorunlar doğrultusunda Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği tarafından talep edilen görüş neticesinde, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından işyerinde karşılaşılabilecek sağlık ve güvenlik riskleri konusunda yazılı bilgilendirmeye rağmen, aşı yaptırmayan veya PCR testi ibraz etmeyen personeller hakkında alınabilecek tedbirler hakkında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından görüş verilmiştir.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bilgilendirme yazısında İş sağlığı ve güvenliği konusunda 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ve buna dayanılarak çıkarılan yönetmelik ve tebliğlerde, işverene çok sayıda görev ve sorumluluklar yüklendiği ve ayrıca işyerlerinde iş sağlığı ve güvenliği kurallarının tam olarak uygulanabilmesi için sadece işverenin görev ve sorumluluklarını yerine getirmesi yeterli olmadığı gibi, işçilere de bazı yükümlülükler ve sorumluluklar getirildiği vurgulanmıştır.

Buna göre işverenlerin gerekli tedbirleri alma ve işçilerin de alınan bu tedbirlere uyma yükümlülükleri bulunmaktadır. İşverenlerin, işyerinde karşılaşılabilecek sağlık ve güvenlik risklerine yönelik koruyucu ve önleyici tedbirler hakkında tüm işçilerini bilgilendirmekle yükümlüdür. İşverenlerin COVID-19 aşısı tamamlanmamış işçilerini yazılı olarak ayrıca aşılarını tamamlaması konusunda bilgilendirmesi gerekmektedir.

4857 sayılı İş Kanunu'nun "Süreli Fesih" başlıklı 17. maddesine göre, belirsiz süreli iş sözleşmelerinin feshinden önce durumun diğer tarafa bildirilmesi gerektiği, çalışma sürelerine göre; iki ile sekiz hafta arasında değişen bildirim sürelerine uymayan tarafın bu sürelere ilişkin ücret tutarında ihbar tazminatı ödemek zorunda olduğu öngörülmüştür. Bu süreler asgari olup sözleşmelerle artırılabilmektedir. Bildirim şartına uymayan taraf, bildirim süresine ilişkin ücret tutarında tazminat ödemek zorundadır. İşveren bildirim süresine ait ücreti peşin vermek suretiyle iş sözleşmesini feshedebilir. Çalışan bu durumda geçerli nedenle feshe itiraz ve işe iade süreçlerini işletebilir.

İş sözleşmesinin feshin geçerli bir nedene dayandırılması, iş güvencesi kapsamında olan çalışanlar için bir zorunluluktur. Feshin son çare olması ilkesi ve feshin geçerli nedene dayanması gereği iş güvencesine tabi olmayan çalışanlar için de dikkate alınmalıdır. Fesih bildirimi mutlaka geçerli bir nedene dayanmalı ve yazılı olarak yapılmalıdır

Aynı zamanda İş Kanunu'nun 32'inci maddesine göre ücretin çalışma eylemine bağlı bir hak olduğu, çalışanın bir karşılığı olmadan, hastalık veya diğer nedenlerle çalışamadığı günler için ücret ödenmesine gerek bulunmadığı aktarılmıştır. Özellikle bu durum çalışanın PCR testi ibraz edemediği dolayısıyla fiilen çalışamadığı durumlarda ücret ödenmeyecektir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı uzaktan çalışma sistemine da değinmiştir. Ancak bu noktada zorlayıcı nedene atıf yapılmamış, işçinin ve işverenin anlaşması halinde uzaktan çalışma kurulabileceği ifade edilmiştir.

YAZININ DEVAMI İÇİN TIKLAYIN…