CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP’li 11 büyükşehir belediye başkanı; Muğla Büyükşehir Belediyesi’nin Gazi Mustafa Kemal Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlenen 2. Orman Yangınları Çalıştayı’nda konuşma yaptı.

Burada son yaşanan yangın felaketlerine işaret ederek koordinasyon sorununa değinen Kılıçdaroğlu, “Bir yangın var, doğru; birden fazla yerde çıkıyor o da doğru, herkes mücadele etmek istiyor doğru. Koordinasyon içinde mücadele gerekiyor ama koordinasyonun olmadığını görüyoruz” dedi.

“Büyükşehir belediye başkanımız diyor ki; koordinasyon içinde yangınları söndürelim, ama bu gerçekleşmiyor” diyen Kılıçdaroğlu, “Ormanın partisi olur mu?” sorusunu sordu ve “Kafamızda kocaman soru işareti doğuyor, ‘Neden olmuyor?’ Ben, yangınları söndürmek için katkı veren bütün belediye başkanlarına teşekkür mektubu yazdım.

‘KISIR ÇEKİŞMELER KİMSEYE FAYDA GETİRMEZ’

Ormanın, denizdeki balığın, akarsuyun partisi olur mu? Varsa bir yanlışlık, hep beraber düzeltmeliyiz. Orman bizim ormanımız, suyu bizim suyumuz, ormanda yaşayan canlılar bizim canlılarımız. Kısır çekişmeler, tartışmalar kimseye fayda getirmez. Biz büyük bir sorumluluk içinde hareket ediyoruz. Bunlar yapılırken koordinasyon olması lazım. Yasa diyor, ilin valisi koordine edecek diyor. Ama bunlar kısır tartışmalar nedeniyle yerine getirilmiyor” ifadelerini kullandı.

Kılıçdaroğlu ikinci olarak “Önlem alması gereken kim?” sorusunu sordu ve şu yanıtı verdi:

“Kim, orman yangınlarının bir an önce sonlandırılması için çaba harcamış ve alın teri dökmüşse şükran borçluyuz. Bir felaket karşısında nasıl önlem alacağımızı, insanoğlu önceden düşünür. Bir sel her yıl oluyorsa; bu yıl da olacak, o selden nasıl en az zararla nasıl çıkarız diye hepimiz kafa yorarız. Bir iklim değişikliği konusunda, bütün dünya Birleşmiş Milletler başta olmak üzere; bunlar yazıldı, çizildi.

‘BİR FELAKET GELİYOR: İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ’

Türkiye’de görev yapan akademik dünya da makaleler yazdı. İklim değişikliğinin hangi sonuçları alacağı ifade edildi. Önlem alınması gerektiği söylendi. Bunlar yazılır, çizilirken önlem alması gereken kim? Önlem alması gereken devleti yönetenlerdir. Onlar görecekler, bir felaket geliyor, iklim değişikliği. Orman yangıları, nereden başladı, sadece Türkiye’de mi, hayır. Bütün Akdeniz havzasında, İspanya’dan Türkiye’ye kadar her yerde orman yangınları oldu. Büyük kayıplar Türkiye’ye özgü mü olmalı? Biz mi büyük kayıplar vermeliyiz? Böyle bir amaca mı kitlendik? Hayır. Gönül ister ki hiçbir ağaç yanmasın. Uyarıların hiçbirisi dinlenmedi. Çocuklarımıza, evlatlarımıza, torunlarımıza güzel bir Türkiye bırakmak zorundayız.”

Kılıçdaroğlu konuşmasının devamında şu ifadeleri kullandı:

3 Ağustos 2021’de basın toplantısı yapmıştım Ankara’da. Orman yangınları daha henüz başlamıştı. Şunları söylemişim: ‘Bilim insanlarımızı dinlemeye başlamanın tam zamanıdır. Bilim insanlarımızdan hemen destek isteyeceğiz. Bunun için de bir bilim çalıştayının yapılması şarttır.’ Normalde bu çalıştayı yapması gereken devleti yönetenler. Ya iklim değişikliği oluyor, ne yapmamız gerekir diye bir çalıştay gerekir, yapmıyorlar. Bizler bu sorumluluğumuzun gereği olarak yapıyoruz.

‘SORUNU ÇÖZMEK İÇİN KAYNAĞINI BİLMENİZ LAZIM’

Yangın bitti, sorunlar da bitti diyecek miyiz? Hayır. Yangın bitti sorunlar bitmedi, her an yeni bir yangın furyası çıkabilir. Neler yapmalıyız? Değerli uzmanlar burada onları dinleyeceğiz. Aklıma takılan sorular var: Birincisi; çıkış nedenini bilmediğimiz orman yangınlarını önleyebiliriz miyiz? Bu soruyu, Muğla Büyükşehir Belediyemizin yaptığı 1. Orman Yangınları Çalıştayı’ndan çıkardım. 2017-2018 arasında; orman yangınlarının yüzde 42’sinin nedeni, belli değil. Orman Genel Müdürlüğü de bilmiyor. Bu ne demektir, orman yangınları ile ilgili nitelikli personeli kamu yetiştirmiyor demektir. Eğer orman yangılarının yüzde 42’sinin nedeni bilinemiyorsa, siz sorunu çözemezsiniz. Sorunu çözmek için sorunun nereden kaynaklandığını bilmeniz lazım. Doktorun bir insani muayene etmesi gibi… Birinci sorunumuz bu.

‘THK İLE OGM PROTOKOL YAPMALI’

İkincisi; sağlıklı bir yangın söndürme filosu oluşturmazsanız, yangını söndürebilir misiniz? Doğru tespit ettiğinizi düşünelim, nereden nasıl çıktığını saptadınız. Yangını söndürmek için hazır mısınız, yeterli filonuz var mı? Uçağınız helikopteriniz var mı? Yeterli filonuz yoksa yangını söndüremezsiniz. Son olaylar bize bunu çok net gösterdi. Geçmişte yangın filomuz vardı, Türk Hava Kurumu ile protokol vardı. Uçaklar ve helikopterler yangına anında müdahale ederdi ve söndürürdü. Çoğu zaman yangın olduğundan haberimiz bile olmazdı, çünkü büyümeden söndürülürdü. Muğla- Denizli, Balıkesir- Çanakkale, Adana- Mersin-Kahramanmaraş’ta bir filonun ve keşif yapan uçakların olması gerekiyor. Bu olmadığı takdirde yangın çıktığında ülkemize maliyeti çok ağır oluyor.

Ayrıca Türk Hava Kurumu ile Orman Genel Müdürlüğü’nün kesinlikle, hiçbir koşula bağlı olmaksızın, protokol yapmalı ve birlikte orman yangınlarını söndürme konusunda çalışacaklar. Bu olmadığı taktirde orman yangınlarını söndürme konusunda uzman bir kuruluşu devre dışı bırakıyorsunuz. Niye devre dışı bırakıyorsunuz? Hep beraber ağlaşıyoruz. Türk Hava Kurumu’nun kamu ihale yasasının dışına çıkarılması lazım. Bir kamu kuruluşu. Bir Cumhuriyet kurumu. Bir kişi, devletin cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan bir kişi, kendisinin Türk Hava Kurumu’nun onursal başkanı olduğunu bilmiyorsa, o kurum hakkında bilgisi yok demektir.