ÖZELLİKLE bizim jenerasyonumuz iyi bilir; eskiden çete (kurtuluş) bayramları bir ay önceden başlar, her mahallede etkinlikler yapılırdı.

Her mahallenin ayrı bir gönüllü çete grubu olurdu ve öyle şimdiki gibi belediyelerin de bir desteği falan olmazdı.

Çeteler gün boyu kenti gezip davullar zurnalar eşliğinde kurtuluşu kutlar, gece olunca da ya bir kıraathane de ya da birinin evinde bir büyüklerinden kurtuluş harbi anıları dinlerlerdi.

Fransızın, Ermeninin, Yunanın Türklere yaptıkları herkesin kafasında ilmek ilmek, nakış nakış işlenirdi.

O hikayelerin sonunda çetelerin milli duyguları öylesine kabarırdı ki, ver eline piyade tüfeğini, bırak sınıra, Yunanistan’ı teslim almaya gider mi, giderdi.

Lokantacılar, dükkanının önüne gelip davulu vuran mahalle çetelerine yemek ısmarlar, pastaneler tatlı ikram eder, hamamcılar da keyifleri yerindeyse çetelerin bedava çimmesi (yıkanması) ödülünü verirlerdi.

MUSA EMMİ, VALLAH BEN YUNAN DİALIM ACEMLİ’DENİM

BÖYLE bir çete bayramı arifesinde Acemli Mahallesi çeteleri günün yorgunluğunu atmak üzere geç vakitte Çuhur (Çukur) Hamamına giderler.

İçlerindeki gençlerden biri de bugün “Nam-ı diğer Google Erkan” diye bilinen Erkan Şerbetçi’dir.

Hamamın kapanma saati geçmiş, bütün gençler evlerine dağılmıştır ama bir tek Erkan Abi daha içeridedir.

Kadınlar saatında çabuk çıksınlar diye “Den haa avratlar su bitii…” veya “Den ha avratlar, herifler içeri girici…” diye bağıran hamamcı bu kez de hamamın kapısına kilit vurmadan önce son bir kez içeri bağırır: “İçerde yunan (yıkanan) var mıııııı? Hememi goncolozlar bastı, yunan varsa cinlernen, goncolozlarnan yunucu, ıhı bende gediiim” diye bağırır.

Büyüklerden dinlediği anılarla hep aklında fransızı yunanı olan Erkan Abi bir anda telaşlanır ve nefesinin çıktığı vargücüyle hamamcıya seslenir: “Musa Emmiii, vallah ben yunan dialım (değilim) Acemli Mahallesindenim Acemliiii.”

DİŞ HEKİMİ MEĞER BÖYLEMİYMİŞ?

BÜYÜK çoğunluğun olduğu gibi benimde dişçi fobim vardı ve ben 15 yıldır bir trafik kazasında kırılıp, çürüyen dişlerim için Diş Hekimine gidemiyordum.

Ağrılar, sızılar, gece kâbusları başlamasına rağmen yine gidemiyor, ağrı kesicilerle yaşıyordum.

Tanısın tanımasın herkesin her problemine Hızır Baba gibi koşan bizim çok sevgili kanun üstadı Yavuz Selim’in, (Gülgeç) dayanılmaz baskıları ve “Diş Hekimi Selahattin Kapudere benim çok sevdiğim bir abim. Hiçbir şey yaptırmayalım sadece baktıralım” kandırmacasıyla Diş Hastanesine gittik.

Uzatmadan söyleyeyim: Dr. Kapudere, benim bütün korkularımı yenmeme ve dişçi fobisinden kurtulmama neden oldu.

İşini adeta bir kuyumcu hassasiyetiyle yapan Dr. Kapudeere’yi geç tanıdığıma mı yanayım, bu fobimden dolayı 15 yıldır yaptırmadığım dişime mi yanayım.

Çok teşekkürler Dentist Selahattin Kapudere Ağabey…

Çok teşekkürler Yavuz Selim Gülgeç…

YATACAK YERİ YOK

ÇİBİDİKÇİ YALAKALARIN

HERHANGİ bir güçlü politikacının Facebook veya diğer sosyal medya sayfasında ottan boktan paylaştığı her şeye çibidik çalan, kendi fikirleri olmayan asalak yancıların, yalakaların…

YATACAK YERİ ÇOK

BAŞKAN MAHÇİÇEK’İN

ONİKİŞUBAT Belediyesinde hem de son derece başarılı bir yöneticiyken bazı siyasetçilerin egolarıyla görevden edinilen Dr. Ali Ünsal’ı tekrar göreve getiren Başkan Hanefi Mahçiçek’in…