Her taraf insan kaynıyor ama insanlar yalnızlar. Hısım akrabaları geçtik, baba-oğul ve kardeşler bile bir araya gelmiyorlar. Özleyerek, sevgi ve muhabbet ile birbirlerini ziyaret eden hısım akraba bulmak çok zor. Kardeşlere gelince, özellikle anne baba vefat etmişse, toplanmaları, kaynaşmaları neredeyse imkânsız hale gelmiş.

Gönüllülük esasıyla çalışan STK’larda insanlar, görev varsa toplanıyorlar, görev bittiği anda kaçarcasına dağılıyorlar. Sohbetler tertipleniyor, çaylar dağıtılıyor, fedakârlıklar yapılıyor ama bir türlü sıcaklık ve muhabbet yakalanamıyor.

Camilerde saf olan Müslüman kardeşler, kardeşliği ön planda tutmak yerine, ibadeti ve saf düzgünlüğünü yeterli buluyorlar. Ezan okunurken camiye giriyorlar, ciddi bir sima ile namazlarını kılıyorlar hatta vaaz ve nasihatleri dinliyorlar. Ancak vazife biter bitmez, son hızla dağılıyorlar.

Sokaklara çıkmaya ve caddelerde dolaşmaya korkuyor insanlar. Yalnızlığı tercih ediyorlar. Gördüğünüz kalabalıklara sakın aldanmayın. İşini bitirenler, soluğu evlerinde alacaklar.

Apartmanların bahçelerindeki kamelyalar bomboş. Komşular birbirleriyle tanışmak ve kaynaşmak istemiyorlar. Yeni yapılan binalarda yeni hevesle, birkaç ay, özellikle vakti müsait olan bayanlar bahçede toplanıyorlar. Akşamları da beyler, arada toplanıp çay içiyorlar. Aradan beş altı ay geçince, çeşitli bahanelerle, kamelyalar ve bahçeler boşalıyor. Kimse birbirini tanımaz hale geliyor. Asansörlerde bile hiç konuşulmadan katlara çıkılıyor.

 Çok sosyal zannedilen insanlar dahi, kendi dünyalarının dışına çıkamıyorlar. Okuyorlar, yazıyorlar, paylaşıyorlar ama etraflarında kimsecikler yok.

Hangi kesimden olursa olsun, çay için, muhabbet için, hasret gidermek ve sohbet etmek için, bir araya gelenlerin sayısı yok denecek kadar az.

Telefon görüşmeleri kuru ve yavan. Görüşmeler, ruhsuz, nezaketsiz ve tamamen iş bitirme, çabuk toparlama modunda geçiyor.

Herkes çok meşgul görüntüsünde. Kime sorsan çok yoğun. Kimseye ayıracak zamanı olmadığı gibi, kimsenin yardımına ve dostluğuna da ihtiyacı yok.

Koşuyor insanlar, nereye olduğunu bilmeden koşuyorlar. Ya servise, ya okula, ya işe, ya sosyal medyaya, ya da televizyondaki diziye yetişmeye çalışıyorlar.

Özledik çat kapı gelen misafirleri ve özledik çat kapı gidebileceğimiz yerleri.

Çok özledik birlikte çay içmeye zamanı olan dostları...

Bu bir durum tespiti. Çözümünü herkes biliyor.

 Ayrıca sadece Türkiye'nin değil, dünyanın sorunu.

Kaçtığımız yere geri dönmek, yıkıldığımız yerden kalkmak zorundayız.

İslam kardeşliğini yeniden tesis etmek için fert fert çalışmalar yapmaktan başka çaremiz yok.