Kendisinin doğduğu zaman babasının başbakanlık görevini yürüttüğünü belirten Toker, "Ondan sonra Cumhurbaşkanı oldu, muhalefet liderliği yaptı. Daha evvelden Kurtuluş Savaşı kahramanı, Lozan kahramanı. Ben bütün babalar benim babam gibi zannederdim. Tüm bunlara dair bir böbürlenme içinde değildi" diye konuştu.

Türkiye'nin 2. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün kızı Özden Toker, babasıyla ilgili olarak Sözcü'den Gökmen Ulu'ya konuştu.

"Bütün vatandaşlarımız gibi eşit çocuklar olarak büyüdük"

Toker, açıklamalarına şöyle devam etti: Mevkisi ne olursa olsun, bizi paşa çocukları veya Cumhurbaşkanı çocukları olarak değil, İsmet İnönü'nün çocukları olarak yetiştirdi. Biz sınıf farkı olmadan, bütün vatandaşlarımız gibi eşit çocuklar olarak büyüdük. Devlet okullarında okuduk. Hiçbir zaman diğer arkadaşlarımızdan bir üstünlüğümüz olmadı. Aslında Cumhuriyet bu. Babam bunu kafamıza soktu. Onunla her zaman gurur duyduk. Benim gözümde ideal bir babaydı. Bizi her zaman hayatın içinde tuttu. Hayatını bizimle paylaştı. Eğitimimize özen gösterir, derslerimizle ilgilenirdi. Birlikte eğlenirdik. Babamdan müzik sevgisini aldık. Spor yapardı, denize girerdi. Hep beraber ata binerdik.

"Bu konularda babam bizi hep serbest bıraktı"

En önemsediği sofra birliğiydi. Derdi ki; 'İnsanların 24 saat içinde yapacakları çok işleri oluyor ama 1 saatlerini ailelerine ayırıp sofra başında bir araya gelmeleri lazım. Çocuklarınız sizi tanısın, siz çocuklarınızı tanıyın. Yoksa zaman geçiyor ve birbirinize tamamıyla yabancılaşıyorsunuz, birbirinizi anlamıyorsunuz. O hale gelmemek lazım.' Hep bize arkadaş olmaya çalıştı. Babam bize bir şey söylediğinde ya da biz bir şey istediğimizde onu tartışarak hallederdik. Erdal ağabeyim fizikçi olmak istedi, Ömer ağabeyim mühendis olmak istedi, ben de Metin Toker'le evlenmek istedim. Bu konularda babam bizi hep serbest bıraktı.

"Yine oruç tutulur, namaz kılınır"

Toker, sözlerinin devamında hem annesinin hem babasının geleneklerine bağlı olarak yetiştiğini söyledi. "Babamı kaybettiğimizden beri her sene mevlitler okunur. Yine oruç tutulur, namaz kılınır" diyen Toker, şunları kaydetti:

Kendimden bahsetmek istemem ama dini vazifelerimi kendime göre yaparım. İnancımız tamamdır. Şimdi söylüyorum artık bu duyuldu: Babamın yatak odasında, yatağının üzerinde Türkçe 'Allah'ın dediği olur' yazılıydı. Ben doğduğum zaman o odada ilk o yazıyı gördüm.

Babamı o odada kaybettik, o da en son o yazıyı gördü: 'Allah'ın dediği olur.' Ama hiçbir zaman dini siyasete veya çıkarlarına alet etmedi.

Sadece babam değil, o kuşak bu konuda çok hassastı. Dininden kopmadılar ama dini alet olarak kullanmadılar. En büyük günah dini siyasete alet etmek değil midir?

"Eksiklikleri, yanlışlıkları çok iyi görmüşler"

Cumhuriyet'in ilk kuşağı Osmanlı'nın son kuşağıdır. Hem çok iyi eğitim almışlar, hem de yaşam içinde idaredeki eksiklikleri, yanlışlıkları çok iyi görmüşler. İşte bunun için aydınlanma devrimlerini yaptılar.
Babam muhalefete geçtiğinde bugün duyduğumuz eleştiri ve hatta iftiralara gereken cevapları çok güzel verdi. Gerçeği eminim ki onlar da biliyorlar, bile bile söylüyorlar. Niye? Seçmenlerini kandırmak için. Bizim yapmamız icap eden şey doğrusunu anlatmak. Ben politika yapmıyorum. İnönü Vakfı'ndaki arkadaşlarımla birlikte Atatürk'ün, devrimlerin, Cumhuriyet'in ne olduğunu anlatmaya çalışıyorum. Siz gazetelerinizde aynı şeyleri yapmaya çalışıyorsunuz. Beni en sevindiren ise bilinçli ve duyarlı yurttaşlarımızın gereken cevapları en iyi şekilde veriyor olması.