Anayasa Mahkemesi’nin TBMM’ye yasal düzenleme için 9 ay süre tanıdığına dikkat çeken TGC Yönetim Kurulu, yaptığı açıklamada “TBMM 14 Kasım 2020’ye kadar yasal düzenleme yapmaz ise gazeteciler kamuoyunda yıpranma payı olarak bilinen fiili hizmet zammı hakkını yitirecek. En ivedi çözüm olarak 506 sayılı yasa dönemindeki düzenlemeye geri dönülmelidir” dedi. TGC Yönetim Kurulu’nun açıklamasında şu görüşler yer aldı:

“Fiili Hizmet Zammı Gazetecilere 43 Yıl Önce Tanındı

Basın mesleğinde çalışan sigortalılar ilk defa 506 sayılı Kanuna 11.08.1977 tarihinde 2098 sayılı Kanunla eklenen Ek madde 5'e göre itibari hizmet sürelerinden yararlanma hakkına kavuşmuştur. 43 yıl önce bu kanunla gazetecilere, basın alanında çalışmanın yıpratıcı ve öldürücü olduğu vurgulanarak her yıl için 90 günlük bir itibari hak tanınmış, gazeteciler için erken emeklilik sağlanmıştır. Bir gazeteci için meslek süresi boyunca beş yıl erken emeklilik hakkı sağlanmış oldu. Kanun gerekçesi halen geçerlidir.

Fiili hizmet zammı 2008’de iptal edildi

2008-2013 döneminde gazetecilerin durumunda önemli bir değişiklik olmuştur 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu yerine yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Hakkında Kanun’da gazetecilik mesleği fiili hizmet zammından yararlanacak meslekler arasından çıkarılmıştır.

Fiili hizmet zammı 2013’te yeniden getirildi

Van’da 9 Kasım 2011 tarihinde meydana gelen depremde yıkılan Bayram Oteli’nin enkazı altında kalan iki gazeteci meslektaşımızın vefatından sonra fiili hizmet zammı kamuoyunda tekrardan tartışılmaya başlamıştır. 10 Ocak 2013 tarihinde 6385 sayılı Kanun’la gazetecilik mesleği, tekrardan fiili hizmet zammından yararlanacak meslekler grubuna dahil edilmiştir. Ancak fiili hizmet süresi zamlarının üç yılı geçmemek üzere yarısı, emeklilik yaş sınırlarından indirilmesi düzenlemesi yapılmıştır. Bu düzenleme 506 sayılı yasa dönemindeki düzenlemeden daha geri bir düzenlemedir.

2013 yılındaki düzenleme haksızlığa yol açtı

Yeni düzenlemeyle basın sektöründe çalışan işverenleri tarafından Basın İş Kanunu kapsamında çalıştırılmayan gazeteciler, bu haktan yararlanmaz hale gelmiştir. Kanunda yapılan düzenleme ile gazetecilik mesleğini yapanlar arasında basın kartı sahibi olan ve basın kartı sahibi olmayan gazeteci şeklinde ikili bir ayrım ortaya çıkmıştır.

Aynı işi yapan iki gazeteciden biri Basın İş Sözleşmesi’yle çalıştırıldığı için basın kartı alabilirken, diğer meslektaşımız ise işvereni tarafından Basın İş Sözleşmesiyle çalıştırılmadığı için basın kartı alamaz hale gelmiştir. Bu nedenle aynı işi yapmalarına rağmen sigortalılık hakları bakımından farklı düzenlemelere tabi olmuşlardır.

Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı

İstanbul 22. İş Mahkemesi tarafından görülen bir davada, mahkeme, gazetecilerin fiili hizmet zammını düzenleyen 5510 sayılı Kanunun 40. Maddesinin 16. bendinin iptali talebiyle 9 Nisan 2019 tarihinde Anayasaya Mahkemesi’ne başvurmuştur.

Dava sonunda Anayasa Mahkemesi basın ve gazetecilik mesleğinde çalışanlara 'yıpranma payı' getiren düzenlemeyi, Anayasa'nın 13 ve 60'ıncı maddelerine aykırı olduğu gerekçesiyle 14 Şubat 2020 tarihinde iptal etmiştir.

Mahkeme basın kartı verilecek kişilerin nitelikleri ve basın kartının verilmesine ilişkin şartlar yönünden herhangi bir kanuni düzenleme bulunmadığını, konunun yönetmelikle düzenlendiğini, bu haktan sadece basın kartı sahibi kişilerin yararlanabileceği öngörülerek sosyal güvenlik hakkına bir sınırlama getirildiğine dikkat çekmiştir. Mahkeme yasal düzenleme için 14 Kasım 2020 tarihine kadar süre tanımıştır.

506 Sayılı yasa dönemindeki düzenlemeye geri dönülmelidir

Son olarak geldiğimiz noktada;

Anayasa Mahkemesi, iptal kararının dokuz (9) ay sonra yürürlüğe girmesini öngörmüştür. Dokuzuncu ayın sonuna gelinmesine rağmen TBMM halen bir yasal düzenleme yapmamıştır.

Ağır ve yıpratıcı koşullarda çalışan gazetecilerin haklarını korumak için kamuoyunda yıpranma payı olarak bilinen fiili hizmet zammı hakkında TBMM acilen bir düzenleme yapmalıdır.

Sosyal Güvenlik Hakkı’ndan yararlanmak için “Basın Kartı Sahibi olan”, “Basın Kartı Sahibi olmayan” gazeteci ayrımı ortadan kaldırılmalıdır.

En ivedi çözüm olarak 506 sayılı yasa dönemindeki düzenlemeye geri dönülmelidir.

Buna göre aşağıda yer alan bir düzenleme yapılmasını öneriyoruz.

Bu çözüm tarzı, 1977 yılından 2008 yılına kadar uygulana gelen hukuk geleneğine uygun bir çözüm olarak varlığını sorunsuz olarak devam ettirebilir. Kamuoyunun bilgisine saygılarımızla sunuyoruz.“