Ülkemizdeki örnekler ve yapılan araştırmaları anlatan Prof. Dr. Kelleci, “Bağımlılık çağımızın en önemli sorunlarından birisidir. İnternet bağımlılığı da tıpkı diğer bağımlılıklar gibi çocuk, genç, bayan, erkek her yaşta insanın ruh sağlığını etkilemekte.

Günümüzde internet kullanımın yaygınlaşması, internete girme yaşının okul öncesi dönemlere kadar düşmesine sebep olmuştur. İnternet kullanım süresi günde 2 saati aştığında ruhsal sağlık sorunları ortaya çıkmakta.

İnternet, okul öğrencilerin akademik başarılarını düşürüyor

İnternetin gereğinden çok kullanılması akademik başarıyı da olumsuz etkilediğini söyleyen Prof. Dr. Meral Kelleci, “Okul öğrencilerinin teknoloji ile ilişkilerinde, bugünün gençleri sık sık hem kurbanlar hem de suçlular olarak nitelendirilebilir.

İnternet ve bilgisayar oyunları çocuk ve gençlerin bilgiye ulaşmalarını, araştırma yapmalarını, problem çözme, kritik düşünme gibi kişisel gelişimlerini destekleyen teknolojik bir farklılık olarak değerlendirilirken, aynı zamanda aşırı, kontrolsüz, amacı dışında ve bilinçsiz kullanım yönü ile kaygılara ve korkulara neden olmakta, kişisel becerilerin gelişmesini negatif etkilendiği düşünülmekte.

İnternet kullanım süresi arttıkça çocuk ve gençlerde yalnızlık, sosyal yalıtım, saldırganlık gibi duygusal ve davranışsal sorunların daha çok görüldüğü, genel sağlık düzeylerinin düştüğü ve depresif belirtiler görülme oranı artırdığı saptanmıştır.

Haftada 11.18 saatten daha çok internet kullanan üniversite öğrencileri haftada 3.54 saat ve altında internet kullananlara göre okul performansları ve akademik başarıları daha düşük olduğu belirlenmiştir.

Sorunun kaynağı bilgisayar değil, amaç dışı kullanım

İnternetin sevgi ortamını da etkilediğini belirten Prof. Dr. Kelleci, Sorunun kaynağı bilgisayar değil, bilgisayarı amacı dışında kullanan insanlardır. Özellikle ilgilenilmeyen, aile içerisinde sağlıklı ve güvenli bir ortamı bulamayan çocukların bilgisayarı bir kaçış, atlatma aracı olarak kullandığı görülmekte.

Bu çocukların bilgisayar oyunları ve internetin olumsuz yönden etkilerinden en çok zarar görenler olduğu söylenmekte. Burada yanıtlanması gereken soru ‘Çocuk veya genç hangi gereksinimini karşılamak için bu teknolojiye yaşamlarını etkileyecek boyutlarda ihtiyaç duyuyor?

Bu sorunun en önemli yanıtlarından biri, ‘Sevgi, ilgi ve doyum gereksinimini karşılamak' olabilir. Bu nedenle aile içinde eşlerin birbiri ile ilişkilerini gözden geçirmeleri ve ‘Evdeki sevgi ortamını nasıl oluşturabiliriz?' ‘Bu sorunu nasıl çözebiliriz?' diye düşünmeleri önemlidir.

Sosyal medya evlilikleri tehdit eder duruma geldi

Sosyal medyanın aile üzerindeki etkilerini de açıklayan Prof. Dr. Kelleci, “Diğer taraftan internetin, sosyal medyanın gerçek yaşamın önüne geçmesi evlilik sorunlarına da sebep olmakta.

Nitekim internet bağımlılığı sebebiyle boşanan çiftler azımsanamayacak kadar artmakta. ‘Bu bende olmaz' şeklinde düşünmeden yaşantı gözden geçirilmeli ve sorunlarla daha etkili baş etmek için yöntemler geliştirilmeli. Bağımlılık bir kader değildir. Bağımlılık tedavi edilmesi gereken bir hastalıktır.