Andrew Craik Brunson günlerdir Ülkemiz ve dış medyanın gündeminde yer aldı. Çünkü o sıradan bir rahip değildi. ABD’nin, Siyonizm’in çıkarları için çalışan, üst olarak İzmir’i seçen ve orada ikamet eden küresel çok yönlü bir ajan olduğunu öğreniyoruz.

Türkiye’ye geliyor 20 yıldır İzmir’de yaşıyor ve burayı çalışmaları için üst kuruyor. ABD Ortadoğu’yu ve bütün Afrika’yı sömürmek için bütün zengin kaynakları tespit ediyor, Misyonerlik faaliyetlerini ve bütün terör örgütlerinin yanında, 15 Temmuz darbe girişiminde’de FETO ile birlikte bilhassa çalışıyor ve haberimiz olmuyor.

Rahiplik burada sadece yapacakları faaliyetlerin üzerini örtmek için bir gizleme hareketidir. Gerçek yüzü 15 Temmuz darbe girişimi soruşturmasında gizli görevleri ortaya çıktı. Yapılan soruşturmada TETO Terör örgütüne üye olmak, terör örgütleri ile iş birliği yapmak, Türkiye aleyhine casusluk yapmakla suçlandı. Açıklanmayan saymakla bitmez suçları olduğu söylenmekte olup savunulacak bir tarafı olmadığı aşikar görünmektedir..Bu suçlardan 35 yıl hapsi istendi.

Buna rağmen bir takas hareketi başladı.”Al papazı, ver papazı” ABD ise Brunson’un casus olduğunu kabul etmiyordu. Hatta Trump “o casussa ben daha casusum” ifadesini sık sık kullanıyordu. 12 Ekimde tahliye olacağını, bu doğrultuda ciddi çalışmalar yaptıklarını karşılama için ise ekip hazırladıklarını,  dedikleri gün tahliye oldu ve karşılama yaptılar. Bu hususta Sayın Cumhurbaşkanımıza teşekkürler yağdırdılar.

SİYONİZM DEDİĞİNİ YAPTI

Yine aldandık ve aldatıldık. İddiamızdan, kararlılığımızdan eser kalmadı. Brunson İzmir’e gitti ama FETO gelmedi. Brunson Müslüman oldu diyorlar ama Trump bir iyi Hıristiyan olduğunu ispat etti.

MİLLİ GÖRÜŞLE ÖZDEŞEN HANIMEFENDİ PROF.DR. OYA AKGÖNENÇ

Ebedi Âleme göç eden ve beraber çalıştığımız ve inancına ve görevine sadık olduğunu bildiğim rahmetli Oya hanımı anmadan geçemeyeceğim. Ankara Genişletilmiş İl Divan toplantısını ben idare ediyordum. Konuşmacı rahmetlik Oya Hanımdı. Konuşma süresini 10 dakika uzattı ve dahada devam edeceği izlenimini veriyordu. Ben kendisinden konuşmasını toparlamasını rica ettim. Bana dedi ki “Ahmet bey konsantremi bozdun, konuşmamı sonlandırıyorum dedi” ve kürsüden ayrıldı. Çok nazik ve saygılıydı, rahmetle anıyorum. Kendisine mevcut iktidardan çok teklif geldi. Yine aynı nezaketle “Vallahi kusura bakmayın. Alelacele, sırf benlik tatmini için, böyle yapılan bir harekete ben bir gemide yapılan bir isyan gibi bakarım. Hani, Kaptanı atalım denize gemi bizim olsun. Ben size katılmayacağım” cevabını vermişlerdi.

O zamanki Genel Başkanımız Sayın Recai kutandı ve onu telefonla arayarak şu manidar ve kararlı konuşmayı yapmış idi.“Yanınızda bir kişi kalsa bile o ben olacağım”

Şahidim, inanarak çalıştı ve büyük bir Vefa gösterdi. Bunu’da asla bir reklam aracı yapmadı. Mekanı Ali olsun…