Manevi kaygısı olmadığı halde, “huzur ve istikrar bozulmasın” diyenler,

Elde ettiği imkanları ve yetkileri kaybetmek istemeyenler,

Çocuklarının geleceğini düşünenler,

Özgürlükler alanında yapılan hamlelerin devamını isteyenler,

Manevi kaygısı olup, birikimlerin kaybedilmesinden endişe duyanlar,

Yaşı kırkın üzerinde olup koalisyon hükümetlerinin ülkeye verdiği zarara şahit olanlar,

Kıtlıkları, kuyrukları, zam üstüne zamları, enflasyonları devalüasyonları hissederek yaşayanlar,

Darbeleri, idamları, hapisleri, sürgünleri duydukça yüreği titreyenler,

Orduda, emniyette, yargıda, mecliste ve devletin en mahrem yerlerinde görev alan örgüt elemanlarının ülkeyi istila ve işgal girişiminde bulunduğunu tecrübe edenler,

Meclisin hazırladığı kanunları elinin tersiyle veto eden cumhurbaşkanlarına kızanlar,

Çalınan sorularla görev alan memurların çokluğunu duydukça hayrete düşenler,

Bitirdiği okula, başındaki örtüye, suratındaki kıllara göre eğitiminden, işinden olanlar,

Görüşü ne olursa olsun, Türkiye üzerinde oynanan küresel oyunları takip edenler,

Hendekleri, teröristlerin silahlarının kaynaklarını ve diğer destekleri gördükçe endişeye düşenler,

Maaşını zamanında alamama, her an ülkenin iflas etmesini duyma korkusu taşıyanlar,

Devleti yönetenlerin borç para aramak için ülke ülke gezerek adeta dilendiğini görenler,

Sürekli borç para alınan IMF heyetinin ülkenin içişlerine karıştığını defalarca izleyenler,

Hastanelerde sıralardan, bakımsızlıklardan, ilaçsızlıklardan usananlar,

Yolların, köprülerin azlığı, bakımsızlığı nedeniyle trafik kazalarında problemler yaşayanlar,

Parası olduğu halde, sırtına “yeşil sermaye” etiketi yapıştırıldığı için iş yapamayanlar,

Vesselam, acısı, beklentisi, menfaati ve hedefleri olanlar; gayeleri farklı da olsa, bir şeyler yapmak, dertlerine çare bulmak istiyorlar. Bunun için de en uygun siyasi yapılanmaya destek oluyorlar. Yoksa ülkenin yarıdan çoğunun aynı ülkü ve hedefte birleştiği söylenemez.

Bu sebeple sistem kolay değişiyor, iktidar güçlü oluyor ve istediğini yapar hale geliyor. Zaten demokrasinin amacı da bu değil mi? Partiler, huzur ve refaha kavuşmada araç olmayacaklar mı?

Ancak, önceden beri süregelen alışkanlıkları yıkmak çok zor. Partileri, liderleri; dokunulmaz ve vazgeçilmez görmek doğru bir davranış olamaz. Bu davranış, liderleri ve partileri, hatasız görmeye, saplantı boyutunda desteklemeye, diğer partilere saldırmaya ve onları yıkmak için uğraşmaya sebep olur. Nitekim, ülkemizde bir parti diğer partiyle mecbur kalmadıkça ülfet ve muhabbet içerisine giremez. Yine aynı sebeple hiçbir zaman muhalefet partileri, iktidar partilerinin yaptıklarını onaylamaz ve yapıcı eleştirilerle çalışmaz.

Yeni sistemle, bir çok alışkanlığın yok olacağını düşünüyorum. İnşaallah bu düşüncelerim hayale dönüşmez. Partiler arasındaki kalın çizgilerin incelmesi, birleşmeler ve iktidar olabilmek için diğer partilerin seçmenlerinin duygu ve yaşantılarına da hitap etmeler, işin şeklini değiştirecek. Fanatiklikler ve saplantılar sona erecek.

Referandumda yeni sisteme “evet” diyenlerin tamamı, şimdi de aynı sisteme sahip çıkmak ve uygulamalı haline destek vermek için sandığa gidecekler. Çünkü “evet” demekle iş bitmiyor. Uygulanması için gereken sayının ve gücün oluşması gerekiyor.

Rabbim, yapılacak seçimi, ülkemiz ve gönül coğrafyamız için hayırlara vesile kılsın.