Milli Eğitim Bakanlığı, dün liselerdeki yeni öğretim sisteminin detaylarını açıklamıştı. Bakanlığın uygulamaya koyacağı yeni ortaöğretim modeli ile lise öğrencileri, üniversitelerde olduğu gibi kendi istediği dersleri seçebilecek. Liselerde ders sayısı azalacak ve kariyer ofisleri kurulacak. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, dün bazı detayları belli olan yeni eğitim sistemini açıklıyor. Yeni sistemle beraber 9. sınıflardaki ders sayısı 8'e, 10. ve 11. sınıflardaki ders sayısı 9'a, 12. sınıflardaki ders sayısı 7'ye düşecek.

Ziya Selçuk, Borusan Asım Kocabıyık Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi konferans salonunda düzenlenen 'Lisede Ne Yaptık?/Ortaöğretim Tasarım Tanıtım Toplantısı'nda liselerde yeni eğitim sistemi hakkında açıklama yapıyor.

İşte Bakan Selçuk'un sözlerinden satır başları:

"ÇOCUKLARIMIZI 2035'LERE HAZIRLIYORUZ"

''Acele etmiyoruz, acele edersek çözümlemelerimiz daha sonra problem olur. Sınıfta öğretmenleri güçlendirmeden bu tasarımın hayata geçmesi mümkün değil, bu konuyla ilgili çalışmalar var. Çocuklarımızı 2035'lere hazırlıyoruz, zamanın ruhuna uymak zorundayız. Sistemlerin birbiriyle irtibatı alınmadan değişiklik yapılmayacak kararına varmıştık. Acele edersek mevcut problemlerimiz artarak devam eder. Bütün bunları milli birlik ve benlik ülküsü içinde ele almak zorundayız. Evrensel olduğu kadar yerel değerleri, bu toprakların, bu coğrafyanın değerlerini barındırmalı. Çocuklarımıza bir özgeçmişten söz etmiyor bir öz gelecek yazmaktan söz ediyoruz."

"BAŞKA ÇAĞA DOĞRU GİDİYORUZ"

"5 milyon öğrencimizin şu sorusunu duyduk: Siz bizi neye hazırlıyorsunuz? Biz de bu sorunun cevabını vermek istiyoruz. Biz bu sorunun cevabını vermezsek neyle karşılaşacağımız son derece kritik. Öğretmenler de öğrenciler de öğrendiklerini içselleştiremiyor diyor. Önümüzde bir çağ var çok fraklı bir çağ geliyor. Tekillik dediğimiz bir çağ geliyor. Biyolojik, dijital fiziksel çağ geliyor. Beynimize damarlarımızda robotların dolaştığı bir başka çağa doğru gidiyoruz."

DERS SAYISI AZALTILDI

"Neden başka ülkelerde 6-7 ders varken bide 16-17 ders vardı? Laboratuvarların artırılması, teorik matematik değil uygulamalarla karşılaşması son derece önemli. Bizim bütün derslerimiz belirli disiplinle yürüdüğü için. Bütün bunları parça parça ayrık bir vaziyette almak çocukların zihninde bütünlük oluşmuyor. Kavram üzerinden disiplinler üstü bir eğitime gitmemiz gerekiyor. 9'larda 15-16 dersten söz ederken, şu anki tasarımda 8 dersten söz ediyoruz. 10. sınıfta 9 ders, 11-12 bu böyle devam ediyor. Niye azaltıyoruz? Bir çocuğun 15-16 dersi anlaması ve içselleştirmesi mümkün olmuyor."

HEY SİSTEMİ

"HEY dediğimiz bir fırsat var. İlk ve ortaokulda tasarım beceri atölyeleriyle yapmaya çalıştığımız ve çocuğun 1. sınıftan itibaren birçok yeteneği yüzlerce binlerce kez denediği, lisede devamı olarak bu tür aktivitelerle zenginleştirmesini hedefliyoruz. Sanatın ince ayarından geçmeyen bir çocuğun şahsiyetinin oluşması zor oluyor. Yıllarca soru çözen çocuklarımız için hayatın başka gerekleri var. Çocuğun fiziksel aktiviteleri de çok önemli. Çocuğun sadece kağıt üzerinde soru çözerek değil, hayatın içinde tecrübe kazanmasına çok önem veriyoruz."

Çocuğun yeteneğini, kişiliğini ölçeceğiz. Kişisel kariyer rehberliği elbette mümkün olacak. Tasarı ve beceri atölyelerinde yeteneğinin ne yöne olduğunu görecek testlerle de bunlar tespit edilecek.

Eğitimciler, "Sınav odaklı sistem nasıl değişecek?" diyor. Bu bir kağıt, kalem, bilgi yapmak gibi bir şey değil. Bizim bir 300 yıllık maarif davamız var. Neden eğitim sistemi değişmiyor ya da sık sık değişyor deniyor. Önemli olan ne yaptığını bilmek. Biz çok büyük bir gökdelen inşa ediyoruz. Onun elektrik sistemi şu, statiği bu, mimarisi şu diyoruz. Bunun için zamana ihtiyacımız var. Hemen yapamayız, Toplum istese de yapamayız. Öğretmene yatırım yapmadan, içeriğe yatırım yapmadan değişim yapamayız.

Gömleğin ilk düğmesi diyeceğimiz eğitimde, sistem kavramı önemli. Çocuktan inekten söz ettiğimizde o da bir sistem diyebilmeliyiz. Çocuğun etrafında gördüğü her şeyin bir sistem olduğunu öğretmeliyiz. Yani bir sistemin bir parçası olduğunu öğretmeliyiz.

Bilgi kuramı dünyada birçok ülkede var. Bizim bilgiye ilişkimizi yenilememiz lazım. "Ne?" sorusuyla çok ilgileniyoruz. Çocuk bunun cevaplarını öğrenince sınavda başarılı oluyor. Ama bu muavvakiyet değil. Öğrendiği şeyin ona yardımcı olması demek. Ne sorusunun yanı sıra ne ve nasıl öğrendin, ne biliyorsun. Nasıl bildiğini nasıl biliyorsun? sorularının da yanıtlarını bilmeli.

Tasarım odaklı düşünme çocukların planlama, kurgu yapabilme, hayalini bir tasavvurla ilişkilendirmeye imkân sağlıyor. Bunun için temel metodolojinin gözden geçirilmesi gerekiyor.

EĞİTİMİ BİRBİRİYLE İLİŞKİLENDİRECEĞİZ

1-8'i de planlıyoruz. Bütün eğitimi birbiriyle ilişkilendireceğiz. Yükseköğretim kurumlarından sorular geliyor. Her yıl yüz binlerce öğrenci kazandığı bölümden mutsuz olup yeniden sınava giriyor. Bu soru cevaplandırılabilir mi, elbette cevaplandırılabilir. Bunun için okulun profilinin belirlenmesi, kariyer planlaması, yönlendirme gerekiyor. Bütün bunları yapabilir miyiz, yapabiliriz. Kişisel e-Rehberlik, portfolyo hazırlanması... Bütün bunları hemen devreye sokabiliriz.

Sadece ders çizelgesi değişikliği değil. Taksonomi ve uluslararası derecelendirmeyi program değiştirmeyi gerektiren bir değişim bu. Bu Türkiye'nin ekonomisinin gelecekte nasıl olması gerektiğiyle ilgili. İş insanları, üniversiteye giremeyen lise mezunlarla niye buluşamıyoruz. Yani lise mezunları ne yapar hayatta?. Meslek liseleriyle ilgili aylardır çalışmalarımız var. Bu işverenlerle sektörle çalışmalarımızın sonucu. Lisede sertifika programlarını öne çıkarmamızın anlamı var. Bir çocuğun ulusal ya da uluslararası seviyede sertifika sahibi olursa, akredite bir kurum sertifikalandırırsa bunları kullanarak kısmi zamanlı ya da farklı şekilde çalışabilmelerine imkân sağlamak istiyoruz. Pilot çalışmalarımız birkaç aydır sürüyor.

Bu sertifika programları sadece okulun içinde mi alınmalı hayır, uzaktan eğitimle de bu sertifikalar alınabilir. Çocuğun biriktirdiği portfolyo da önemli. Çocuk ilkokuldan lise bitirene kadar birçok çalışma yapıyor ama bunları gösteren bir dosya yok. Hazırladık, yazılım altyapısı bitti. Pilot çalışmalar sürüyor.

ÖĞRENCİLERİN ÜZERİNDEKİ SINAV BASKISI AZALACAK

Gençlerimiz de soruyor. Çok farklı alanlarda; fen liselerinde, imam hatiplerde, mesleki teknik okullarda okuyan gençlerin eleştirilerini aldık. Bize, "Tamam çok güzel ama üniversite sınavı böyleyken ne olacak?" dediler. Türkiye, okullar arasındaki imkân farklılıkları fazla ülke. Biz bu farkı azaltırsak sınavın baskısı azalacak. Özellikle mesleki teknik eğitime yatırımlarımızla, bu sistemin daha esnek olmasına katkı sağlıyoruz. Ne bekliyoruz sınavın baskısını azaltarak? Sınav amaç haline gelmeyecek araç olacak. Bunun için zamana ihtiyacımız var. Çünkü ciddi parasal yatırıma ihtiyacımız var.

YENİ SINAV SİSTEMİ 2024'E DENK GELİYOR

Bu ortaöğretim tasarımına uygun bir yükseköğretim sınavı nasıl yapılır, ortaöğretimde sınavlar nasıl olmalı. Bunun için çalışıyoruz. Yeni sistem 2024'e denk geliyor. O zamana gelmeden önce bunu netleştireceğiz. Kendimize sorduk. Bunun nasıl tek bir parça halinde bütünleştireceğiz. Asıl zaman alan bu. Biz akademik gelişimi çok önemsiyoruz. Disiplinler üstü çalışmaları çok önemsiyoruz. Örneğin doğa bilimleri, sosyal bilimler gibi bütünleşik mantıkla ders almasını çok istiyoruz. Aynı zamanda duygusal ve bilişsel gelişimi önemsiyoruz.

Burada 10 ve 11'inci sınıf çok önemli. Bilgi kuramı burada devreye görüyor.

9, 10 ve 11'inci sınıflarda haziran aylarında çocukların yıl içinde öğrendiklerini projelendirmeleri, yani hasat haftası ayı gibi bir dönem istiyoruz. Bunu şu anda birçok okul yapıyor. Ama tüm okulları kapsayacak bir hasat dönemi istiyoruz.

Editör: TE Bilişim