Belarus Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko 16 Nisan 2019’da Türkiye’yi ziyaret etti. Belarus, 1991’de SSCB’nin yıkılmasıyla bağımsızlık kazanmış, Türkiye de bağımsızlığını tanıyan ilk ülkelerden biri olmuştur. Buna rağmen Beyaz Rusya olarak da adlandırılan ülke, Türkiye’de pek iyi tanınmamakta, hatta Rusya ile karıştırılmaktadır.

Türk-Belarus münasebetlerinde aynen Türk-Rus münasebetlerinde olduğu gibi ekonomik iş birliği ön plana çıkmaktadır. Ancak Türkiye-Rusya ticaret hacmine kıyasla Türkiye-Belarus ticaret hacmi çok düşük seviyededir. Bunun birinci sebebi, Belarus’un Rusya ile kıyasla çok daha az nüfuslu ve çok daha düşük ekonomik potansiyele sahip olmasıysa, ikinci sebebi de Belarus’un Batı ile sorun yaşaması ve yakın zamana kadar yaptırımlarla karşı karşıya kalmasıydı. 

Halbuki Ruslarla aynı ırktan (Slav) olmalarına rağmen aralarında daha 13. yüzyıldan itibaren farklılıklar oluşmaya başlamıştı. Belarus’un diğer özelliklerinden biri de neredeyse bağımsızlığından itibaren Batı ile sorun yaşamasıdır. Bundan dolayı Belarus, Rusya ile sıkı münasebetler içerisinde bulunmakta, hatta zaman zaman Rusya ile Belarus’un birleşebileceğinden bahsedilmektedir. Ancak Rusya ile Belarus arasında da pek çok sorun mevcuttur. Belarus’un içerisinde bulunduğu bu durum, aslında Lukaşenko’nun ziyaretinin önemli amaçlarından birini oluşturmaktadır. Diğer bir deyişle Lukaşenko, Belarus için yakın iş birliği geliştireceği yeni bir ortak aramaktadır. Türkiye de bu bağlamda son derece uygun bir ülkedir. Zira Türkiye, Batı’ya açılan kapı olabileceği gibi, Minsk’in Ankara ile geliştireceği yakın iş birliği, Türkiye’nin bir başka stratejik ortağı olan Moskova’yı da rahatsız etmeyecektir.

Ziyarete Lukaşenko’nun açıklamalarının damga vurduğunu söylemek gerekmektedir. Daha ziyaret öncesinde Anadolu Ajansı’na verdiği röportajda Belarus devlet başkanı, Türkiye’nin S-400’ler yüzünden Batı tarafından baskı gördüğünü, ancak Türkiye’nin kendi kararını kendisi verebilen bir ülke olduğunu vurgulayarak Ankara’yı bu tutumundan dolayı da övmüştü. Ziyaret sırasında ise Lukaşenko, kendisinin Erdoğan’ı “dost” olarak gördüğünü, Erdoğan’ın da kendisine “kardeş” olarak hitap ettiğini ve iki ülkenin birbirlerini bütün uluslararası platformlarda desteklediklerini belirtti.

Türk yatırımcılar için fırsat

Lukaşenko’nun Türkiye ile samimi ilişkiler kurmak istemesinin sebeplerinden biri de içerisinde bulunduğu ekonomik krizdir. Belarus’un iç ve dış borcu gittikçe artmakta, Moskova’dan ise eskisi gibi kredi ve yardımı kolayca alamamaktadır. Bu durumda Türkiye, Çin ile birlikte Belarus tarafından Rusya’ya alternatif olarak değerlendirilmek istenmektedir. Ancak Lukaşenko tarafından sarfedilen güzel sözlere rağmen Türkiye-Belarus münasebetleri sınırlı düzeyde gelişmektedir.

Türk-Belarus münasebetlerinde aynen Türk-Rus münasebetlerinde olduğu gibi ekonomik iş birliği ön plana çıkmaktadır. Ancak Türkiye-Rusya ticaret hacmine kıyasla Türkiye-Belarus ticaret hacmi çok düşük seviyededir. Bunun birinci sebebi, Belarus’un Rusya ile kıyasla çok daha az nüfuslu ve çok daha düşük ekonomik potansiyele sahip olmasıysa, ikinci sebebi de Belarus’un Batı ile sorun yaşaması ve yakın zamana kadar yaptırımlarla karşı karşıya kalmasıydı. Bu husus, Belarus’un Türkiye ile de münasebetlerini olumsuz etkiledi. Bununla birlikte Türkiye, Batı’dan farklı olarak Belarus ile münasebetlerini hiçbir zaman kesmedi. İki ülke arasındaki ticaret hacmi günümüzde yaklaşık 600 bin dolar seviyesindedir. Türkiye, Belarus’a sebze-meyve, tekstil ürünleri ve otomobil parçaları satarken, Belarus’tan hammadde, demir çelik ve benzeri ürünler almaktadır. Buna ayrıca resmî kaydı tutulmayan bavul ticaretini de eklemek gerekiyor. Diğer taraftan iki lider, ticaret hacmini en kısa zamanda 1 milyar dolara çıkartma konusunda mutabakata vardılar.

Yine ziyaret sırasında Belarus tarafı, Türkiye’yi Minsk Havaalanı yakınlarında yer alan ve Belarus-Çin ortak projesi olan “Ulu Taş” adlı serbest ekonomi bölgesine yatırım yapmaya davet etti. Çin’in 5,5 milyar dolar yatırımda bulunacağı projenin 2030’da hayata geçmesi planlanmaktadır. Aslında Belarus, Batı ile sorun yaşadığından dolayı bu ülke, Türk yatırımcıları için önemli bir fırsattır. Nitekim Türk şirketler, Belarus’ta hotel ve konut inşa ederken Turkcell, Belarus’un en büyük telekomünikasyon şirketlerinden birini satın aldı. Günümüzde Türk iş adamlarının Belarus’taki yatırımları, 1,3 milyar dolar seviyesindedir. Lukaşenko’nun ziyareti sırasında gerçekleştirilen Türkiye-Belarus İş Konseyi toplantısında da bu konular gündeme geldi. Bu bağlamda alınan en önemli karar şüphesiz, Belarus firmalarının, Türk firmaları ile birlikte Türkiye’de biçerdöver, kar küreme makinesi, traktör üretim tesislerinin kurulmasıdır.

Belarus yeni ortak arayışında

Bunun dışında binlerce Belarus vatandaşı turizm amaçlı Türkiye’yi ziyaret etmektedir. 2018’de yaklaşık 250 bin Belarus vatandaşı Türkiye’yi ziyaret etmiştir (Belarus’un nüfusu, 9.5 milyondur). İki ülke arasında uygulanan kardeş şehirler projesi ile din adamları, öğretim üyesi ve öğrencilerin karşılıklı ziyaretleri de ikili münasebetlere önemli katkıda bulunmaktadır. Aynen Türk-Rus münasebetlerinde olduğu gibi Türk-Belarus karma evlilikleri de yapılmaktadır. Bu evlilikler dolayısıyla kurulan karma aileler hem Türkiye’de hem Belarus’ta yaşamakta ve Türkiye ile Belarus arasında özellikle kültür alanında münasebetlerin gelişimine önemli katkıda bulunmaktadırlar.

Türkiye ile Belarus’u yakınlaştıran önemli konulardan biri de Belarus’ta daha 14. yüzyılın sonlarından itibaren Türk-Tatarların yaşamaya başlamasıdır. Nitekim 2016’da Cumhurbaşkanı Erdoğan, Belarus’u ziyaret ederek Tatarların Türkiye’den aldıkları destek ile inşa ettikleri caminin açılışına katılmıştı.

Belarus Tatarları, aslında Litvanya ve Polonya Tatarları ile aynı etnik grubu oluşturmaktadırlar. Her üç ülkede yaşayan bu Tatar grubu, Tatar adet ve geleneklerini ve en önemlisi de İslam dinini korumayı başarmıştır. Özellikle Müslüman olmaları, onların kalabalık Hristiyan nüfusu arasında asimile olmalarını engellemiştir. Belarus’un başkenti Minsk’te Ankara’nın da yardımıyla yeni bir caminin açılışı, bu bağlamda büyük önem arz etmektedir. Diğer taraftan özellikle son yıllarda Türkiye Diyanet Başkanlığı’nın birçok ülkede cami inşasına destek verdiği görülmektedir. 2015’te Moskova’da açılan cami de Türkiye’nin desteğiyle açılmıştı. Böylece birçok ülkedeki Müslümanlar, camilere sahip olurken Türkiye de İslam dünyasının adeta önderliğini üstlenmektedir. Kaldı ki, Rusya, Belarus ve diğer birçok ülke daha dinî alanda Türkiye ile iş birliği yapmakta, bu ülkelerin yönetimleri de bünyelerindeki Müslüman nüfus için ılımlı ve hoşgörü temelli Türk İslam anlayışını örnek göstermektedirler.

Devlet Başkanı Lukaşenko’nun ziyareti, şüphesiz ikili münasebetlere ivme kazandıracaktır. Belarus’un kendine has yapısı ve Batı ile sorun yaşaması, belki günümüze kadar Türk-Belarus münasebetlerinin potansiyelin altında kalmasına sebep olsa da günümüzde aynı hususlar iş birliğinin gelişmesini de sağlayabilecektir. Bu iş birliği ise her iki ülke için önemlidir. Yıllardır Batı’nın yaptırımlarıyla karşı karşıya kalan ve zor günler geçiren Belarus için yeni ortaklar bulmak önemlidir. Türkiye için de 10 milyon nüfuslu Belarus, yeni bir pazar konumundadır.

[Prof. Dr. İlyas Kemaloğlu Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Tarih Bölümü öğretim üyesidir]

Editör: TE Bilişim