ALİ Doğan adı bana her zaman; çok farklı, olağanüstü ve çok derin etkileri olan bir geçmişi hatırlatır.

Kemal Tahir’in muhteşem eseri “Yorgun Savaşçı”yı yıllar önce okumuştum. 1919 ve 1920 yıllarında İstanbul’daki örgütlenmeleri ve Anadolu direnişini anlatan ‘Yorgun Savaşçı’, Cumhuriyet’in kuruluşuna giden sürecin içindeki kahramanlıklarını anlatır.

Kitabın sayfalarını arka arkaya çevirip en son cümleyi de okuduktan sonra beynimin içinde yankılanan o sesi duyar gibi olurum: “Ben bu olayı bir yerlerden hatırlıyorum yahu?”

Bir dönem bakanlıkta yapmış olan, “Efsane siyasetçi Ali Doğan”ın, tıpkı Kemal Tahir’in romanındaki kahramanlar gibi, bütün hayatı boyunca ülkesi adına verdiği mücadeleler gelir aklıma.

Belki bu hasletler, içinde yaşadığımız dönemde pek anlamlı olmasa da, o bir “mücadele adamı” o bir “dava adamı” ve o bir “Türk milliyetçisi”dir.

Onun farklılığı, yolun götürdüğü yere değil, yol olmayan yere gitmesi ve memleket adına risk alabilmesidir.

MESELE İZ BIRAKABİLMEK!

ÖMRÜ boyunca hep ideâlinin yolunda giden bir yorgun savaşçının, işte bugün bile “bu yolda iz bırakabilmiş” olmasını görebiliyoruz.

Tıpkı Tuncel Kurtiz’in dediği gibi; “Mesele yaşamakta değil, mesele iz bırakabilmekte yeğen!”

1970’li yıllarda onun İstanbul’da verdiği mücadeleleri bilenler şunu söylerler: “Onun gönlünün yüceliği, kendisine silah çekene bile merhameti, o günün gençliğine şefkat dolu yaklaşımı olmasa, canını hiçe sayacak kadar memleket çocuklarına kucak açmasaydı, bugün efsane olabilirmiydi…”

46 PLAKANIN VERDİĞİ O HEYECAN!

PEKİ bugün bu konu, neden aklıma geldi?

Salman Arıkan isimli arkadaşın Facebook sayfasındaki bir fotoğrafın altında şunlar yazıyordu: İstanbul trafiğinde Sayın Ali Doğan, 46 plakayı görünce yanımıza yaklaşıp, korna çalıp hemşehrilerine trafikte de olsa sahip çıkan samimi Bakanımız. Kahramanmaraş'ın güzel siyasetçilerinden…” (Fotoğraf, yazının en sonunda, altta)

O İstanbul trafiğinde yolda giderken, Kahramanmaraş plakalı bir araç görüyor, şoförüne korna çalarak selamlamasını istiyor ve kendisi de camı açıp el sallıyor.

Tanıyıp tanımaması da önemli değil ki, Salman Beyi arayıp sordum, tanışmıyorlar da…

Ancak onun için önemli olan “46 plaka”yı görmüş olması, tıpkı çocuk gibi heyecanlanıp, sevgisini yansıtması…

Gençliğinde onun tedrisatından geçmiş  biri olarak Coşkun Cesur Abi diyor ki; “İnsan bu fotoğrafa bakarken sadece gözleriyle değil, geçmişiyle birlikte baktığında anlam kazanır.”

Nasıl bir memleket sevdası…

Nasıl bir aşk…

Nasıl bir içtenlik…

Nasıl bir samimiyet…

Nasıl bir tevazu…

Sen nasıl bir güzel adamsın Ali Ağabey ya…

Allah size sağlıklı, huzurlu, sevdiklerinizle beraber uzun ömürler versin inşallah…

GÜNÜN SÖZÜ

İNSAN, ardında tek bir iz bile, bir kağıt parçasına karalanmış tek bir adsız sözcük bile bırakamadıktan sonra, geleceğe nasıl seslenebilirdi?

George Orwell

Haydi Abbas, vakit tamam;

Akşam diyordun işte oldu akşam.

Bitti…

YATACAK YERİ ÇOK

HAYVANLARA YEM BIRAKANLARIN

GÖKSUN’DA Doğa Koruma ve Milli Parklar Şube Müdürlüğü ve esnafların desteğiyle hayvanlar için doğaya 1 ton yem bırakarak insan olmanın gereğini en âlâsıyla yapanların…

YATACAK YERİ YOK

HAYVANA EZİYET EDENLERİN

K mevsiminin ağır geçtiği bu dönemde bırakın onlara bir kap yemeği, üstüne bir de eziyet eden, apartman bahçesine bile girmesine izin vermeyen, kalpleri taşlaşmış insancıkların…