Bir "Ölümüne yanındayız, pazara kadar değil, mezara kadar" diyenler var, bir de "Çok fena kan kaybettik. Reis, bir şeylere müdahale etmezse, AKPARTİ biter." diyenler var.

Birinci grup, vaziyet ne olursa olsun, asla eleştirmez, eleştirenleri de vefasız ve kalleş ilan etmekten çekinmez. İkinci grup da, o bir şeylerin neler olduğunu bir türlü açıktan dillendirmez ve dışarıda duyduğu eleştirilere karşı kulağını bükerek sessiz kalmayı tercih eder. Bu iki kesimin de AKPARTİ ye oy verme dışında gram faydası yoktur. Hatta eleştiriye tahammül edemeyenlerin, üslupları nedeniyle zarar verdikleri dahi söylenebilir.

Gerçekçi olacağız.

İstanbul, Ankara, Antalya, Adana gibi illerin kaybına rağmen: "Biz doğru yapıyoruz fakat seçmenleri yanıltıyorlar. Gözünüzün önündeki perdeyi kaldırın ve bizim doğru olduğumuzu görün." demeye devam ediyorsak, kusura bakmayın ama bunun adı inatçılık ve yanlışta ısrar olur. Daha da kötüsü, seçmene saygısızlık ve haksızlık olur. Bu seçmen, çok vefalıdır. Reis'i buraya kadar omuzlarında taşıyan ve hiçbir zaman yalnız bırakmayan, bu seçmendir. On sekiz yıldan beri hatta İstanbul'u da katalım, otuz yıldır iyi olan seçmen, birdenbire mi kötü oldu?

İkinci grubun söylemeye çekindiği o "bir şeyler"in neler olduğunu maddeler halinde yazacağız ve halka: "Memnun olmadığınız konular bunlar mı? Başka var mı?" diye soracağız. İnanın bu konular konuşulmaz ve hiçbir sorun yokmuş havasında yola devam edilirse, çok beklediğimiz 2023 seçimleri hüsranla biter. O güne kadar, her çeşit oyunların deneneceğini, yeni partilerin kurulacağını, iftira furyasının başlayacağını, baskıların artacağını adımız gibi biliyoruz. Bu saldırılar gelmezden evvel, suyu önce biz bulandırmalıyız ve çok kısa zamanda da tekrar duru ve arı hale biz getirmeliyiz.

Bizim anket yapmaya gücümüz yetmez. Halkın ilk defa iktidarla ve Reisle ilgili rahat konuştuklarını görüyorum. Reis'e toz kondurmak istemeyenler bile, birçok konuyu dile getirmekten çekinmiyorlar. Toplumda yaşadığımız için kulağımıza gelen o "bir şeyler"den bazılarını söyleyerek yardımcı olmaya çalışalım:

- İstanbul Sözleşmesinin aileye verdiği zararlar (Ailenin çatırdadığı, korumak için somut önlemler alınmadığı, hatta bazı STK larla desteklenmeye devam edildiği konuşuluyor.)

- Damat meselesi (Okuduğu okullardan tutun, kolay temizlenmesine, atamalara müdahalesine, diğer yetkililerle kavgasına, İstanbul'un kaybındaki etkenlerden biri olduğuna, hazinede görevlendirilmesine hatta mimiklerine varıncaya kadar konuşuluyor)

- Karadenizli kardeşlerimizin sadece ihalelerde ve inşaatlarda değil, her sahada öncelikli olduğu (İnanmazsan, İstanbul ve Ankara başta olmak üzere bürokratların listesine bak diyerek başlayan cümleler.)

- Hayat pahalılığı (Bugün bitecek, yarın bitecek diye bekliyoruz ama her geçen gün daha kötüye gidiyor, hiçbir şeye güç yetmez oldu diyorlar.)

- Yeni sistem bahanesiyle devlet kurumlarının allak bullak edildiği ve bir yıla yakındır devlet idaresinde fetret devrinin yaşandığı. (Bakanlıkların çatısıyla oynanırken, masa başında çalışıldığı, sahaya inilmediği, sadece bütçenin düşünüldüğü, uzmanlaşma ve işlevselliğin gözardı edildiği konuşuluyor.)

- Reis'in kuşatıldığı, ulaşmanın imkansız olduğu, eski Reis'in arandığı ve Reis'in bu haliyle masaya yumruğu vuramayacağı, radikal değişikliklere gidemeyeceği söyleniyor.

- Milletvekillerine ve belediye başkanlarına ulaşılamadığı (düğünlerde, çarşılarda ve taziye evlerinde verilen görüntülerle halkın içindeymiş imajı verdiklerini ancak hakikatin öyle olmadığını söylüyorlar.)

- "Adam harcamakta bir numarayız" diyerek başlayan ve "İnanmıyorsan el değiştiren AKPARTİ li belediyelere bak. Başka parti gelseydi bu kadar kıyım olmazdı. Ayrıca devlet kurumlarının da onlardan farkı yok, harcanan harcanana" şeklinde devam eden cümleler.

- "Şu gün oldu, hala başörtüsüyle ilgili kanuni düzenleme yapılmadı, yönetim değiştiği anda, her şey eskisi gibi olur." diyenler.

- On sekiz yıldır iktidarda olan parti, gençlik yetiştiremedi. O gaye ile kurulan STK lar kadük kaldı, devlet ise, gençlik yetiştirmeye özel eğilmektense, bu sahayı yetenek isteyen başka alanların içerisinde eritme yoluna gitti.

- Önceki seçimlerden de, şimdi de, verilen mesajların okunmadığı, ders çıkarılmadığı ve gözle görünür değişiklikler yapılmadığı konuşuluyor.
Bunlar ilk duyduklarımız. İtiraz etmeye çalıştıkça, üstüne daha fazla kondurarak anlatmaya devam ediyorlar.

Katılırız ya da katılmayız ama bunlar, berberde, bakkalda, kahvede konuşulan konular. Ancak her nedense, hiç kimse açıkça ifade etmiyor ve böylece iyilik yaptığını düşünüyor ya da korkuyor. Bir gün önce de yazdığım gibi, biz sadece Allah'tan korkarız. Reis'in yanında yer alma sebebimiz, bizim gibi olduğunu düşündüğümüz ve Allah rızası için elinden geleni yaptığına inandığımız içindir. Bugünlerin geçici olacağına, gereken önlemlerin alınacağına, birikimlerin kaybolmayacağına ve her geçen gün daha da artacağına inanıyorum. Gayemiz, görmezden gelmekle çare bulunamayacağını anlatmaya çalışmaktır. Yanlış anlayanları ve niyet okuyanları Allah'a havale etmekten başka elimizden bir şey gelmez.

Rabbim, memleketimiz üzerine çöreklenmeye çalışan düşmanların tuzaklarından Reis'imizi ve milletimizi muhafaza etsin. Oynadıkları oyunları başlarına ma'kus eylesin.