“Telabyad ve Rasuleyn’de minarelerde yeniden ezan okunmaya başladı” haberini duyup da duygulanmayacak bir tane Müslüman evladı bulamazsınız. Sahipsiz olan minareler ve oradan dağılan nidalar, barış pınarından Müslüman gönüllere su serpti.

Sınırlarımızda cirit atan teröristlere babalık ve hamilik yapan cismi büyük, ruhu küçük devletler, uyguladıkları çift yüzlü politikayı herkese yutturduklarını zannederlerken, bu devletleri utandıran ve yerin dibine batıran bir soru, dünya medyasına bomba gibi düştü;

“PKK, NATO’ya girdi de bizim mi haberimiz yok?”  

Esasında buna benzer soruları başta ABD ve İsrail olmak üzere, AB ülkelerine sık sık sorar Reis. Bunu toplantılarda yüzlerine karşı haykırır. Onlar ise, bildiklerinden şaşmadan yollarına devam ederler. Aralarda; “Çekiliyoruz, çekileceğiz, güvenli bölgeyi onaylıyoruz, Türkiye’ye yardımcı olmamız lazım” gibisinden açıklamalarla oyalama taktiği uygularlar ve her geçen gün bölgeye daha çok yerleşirler. Onları ilgilendiren en önemli konu, menfaatleridir. Nitekim, petrol paylaşımını aralarında çoktan yaparak, herkes kendine düşen payı koruma altına almıştır. Kaç kişinin öldüğü, nerelerin bombalandığı umurlarında değildir. Zaten ölenlerden silahlı olanlar, bölgeden toplayıp yetiştirdikleri hainlerden başkası değildir. Silahsız olanlar ise, yine bölgenin masum vatandaşlarından başkası değildir. Ayrıca silahları da bedava dağıtıyor gibisinden bir hataya düşmemek gerekir. O topraklarda sınırlarını korumaktan ve mazlumlara sahip çıkmaktan başka kaygısı olmayan sadece Türkiye vardır.

Bizim ordumuz, teröristleri temizlemekle kalmıyor aynı zamanda haçlı ittifakı ile savaş yapıyor. Bunu yaparken oradaki vatanperver Suriyelilerle işbirliği yapıyor.  Maalesef bunun farkında olmayarak “Bizim o bölgede ne işimiz var?” diyerek sele kapılan bir güruh da yok değil.

Türkiye Barış Pınarı Harekâtı’nı başlatınca neden çok rahatsız oldular?

 Bütün dünyanın gözü önünde Reis, ortak devriyelerin hikâye olduğunu söyleyerek önce uyardı, uyarıları dikkate alınmayınca, ciddiyetini göstermek için ordumuzu bölgeye gönderdi.

İşin doğrusu YPG, PKK, PYD gibi terör örgütlerini ağır silahlarla ve mühimmatla donatan, onları eğiten, destekleyen, besleyen ABD, TSK nın operasyonda başarısız olacağını düşünüyordu. Üç dört gün içerisinde yetiştirdiği farelerin, TSK karşısında paramparça olduğunu, dağıldığını, leşlerin çoğaldığını görünce dayanamadı ve masaya oturdu. Çünkü o fareleri başka yerlerde de kullanmaya devam edecek. Yoksa geberip gitmelerine üzülecek hali yok. Bir mutabakat da sahadaki diğer güç olan Rusya ile yapıldı.

Bunun anlamı, Türkiye’nin güvenli bölge isteği gerçekleşti, sahadaki varlığını ABD ve Rusya başta olmak üzere bütün dünya devletleri tanıdı, sınırlarımız pisliklerden arındırıldı, terör örgütlerinin kurmak istediği sözde devlet, hayal oldu ve Türkiye Devletinin ülkesini korumak için neler yapabileceği gözler önüne serildi.

Bundan sonra mutabakatlara, sözleşmelere uymama ve kalleşlik yapma alışkanlığı olan ABD’ yi dikkatli takip etmekte fayda var.

Bu başarıyla gurur duymak gerekirken; görmezden gelmek, gölgelemeye çalışmak, en masum ifadeyle basiretsizliktir. İçinizi yoklayın. Trump; "Ekonomik yaptırım uygularım." deyince, "Eyvah yandık. Keşke operasyon olmasaydı." dediniz mi, demediniz mi? Demeyenlere selam olsun.

"İstediklerini yapsınlar, önce vatan, icabında soğan ekmek yeriz. İt ürür kervan yürür." diyenler lazım bize.

Böyle bir zamanda Reis gibi büyük bir liderin başta olması, Türkiye için büyük bir lütuftur.

Allah, içerde ve dışarda dönen tuzaklardan, düşmanlardan, hainlerden ülkemizi muhafaza etsin ve islamın kılıcını her yerde muzaffer etsin.Formun Üstü

Formun Altı