Kenan Rıfâi Hazretleri marifetullah mektebinin aşk-ı hakikinin, irfanın hikmetin mürşid-i kâmili pozitif ilimlerin ise üstadıdır. Musiki, şiir, felsefe, biyoloji, astronomi, kimya konularında söz sahibi bir âlimdir. İyi bir eğitimci olan Kenan Rıfâi, yazdığı makalelerinde, çocukların ve gençlerin ilimde, edebiyatta, ahlakta zirve birer şahsiyet olarak nasıl ve ne şekilde yetiştirilmesi gerektiğini anlatmıştır.

Eserlerinde ve makalelerinde, ortaya koyduğu tezlerin haklılığını  doğruluğunu ise, bilimde ki yeni gelişmeler ve zaman ortaya çıkarmıştır. Ancak maalesef onu anlamayan insanların İslam düşmanlarının ayrıca tasavvuf ahlakından zerre nasibi olmayanların yaptıkları gayretli çalışmalar neticesinde hazretin eserlerinden tezlerinden keşiflerinden yeterince istifade edemedik. Hazret-i Kenan Rıfâi gibi bir zat-ı şerif şayet batıda yaşamış olsaydı hakkında sayısız film çevrilir, adına kürsüler kurulur eserleri ile de yeni ufuklara doğru yelken açılırdı.

Ne yazık ki bu millet ile yakından uzaktan alakası ve aidiyeti olmayan birileri de çıkmış hazret ile ilgili, akla hayale gelmeyen iftiralar atarak, kitaplar kaleme almışlar sonra bazı insanlar da bu garezi gerçek sanıp yaymak için ellerinden geleni yapmışlardır. Hazine üstünde oturan dilenciler gibiyiz; hatta gibiyiz fazla aynen de öyleyiz. Yalnız şunu bilmekte fayda var. Bizim bu halimiz düşmanlarımızı sevindiriyor bize kahkahalar ile gülüyorlar.

Kenan Rıfâi Hazretlerinin savunulmaya da övülmeye de ihtiyacı yoktur. Zaten bu yazının amacı bu da değildir. Kenan Rıfâi Hazretleri bu ülkenin Aziz bir kıymetidir. Osmanlı’dan bize kalan bir hatıradır. Kendisinin bizlere bıraktığı ilimden, irfandan  nasıl istifade edebiliriz onun yolunu aramak ve bulmak gerekmektedir. Zira ehli tasavvuf olanların da eğitimcilerin, öğretmenlerin de edebiyat ve musiki ile ilgilenenlerin de ve hatta pozitif ilimler sahasında yani Matematik, fizik, kimya, astronomi, biyoloji konularında çalışmaları olanlarında Hazretin eserlerinden yararlanmalıdırlar. Ayrıca talebelerine bendelerine yazdırdığı kitaplardan öğrenecekleri bilgiler deryadır. Bu kitaplarda yaşamla ilgili dersler vardır. Kısaca herkes kendi ihtisas sahasına kabiliyetlerine göre Hazret-i Kenan Rıfâi den istifade edebilir, etmelidir. Ondan faydalanmamak gaflet ve nasipsizlikten başka bir şey değildir.

Kenan Rıfâi Kimdir

1867 yılında Osmanlı Devleti hudutları içinde Selanik'te doğdu. Babası Filibe Hanedanından Abdülhalim Bey, validesi Hatice Cenan Hanımefendi'dir. Babası Abdülhalim Bey Filibe Murahhası olarak orada devletin Siyasî temsilciliğini yapmıştır. Daha sonra Balkanlar'da siyasî huzurun iyice bozulması üzerine İstanbul'a göç etmişler ve Hırka-i şerif semtinde satın aldıkları bir ahşap konağa yerleşmişlerdir. Böylece muhterem babaları Filibe Murahhaslığı vazifesinden ayrılıp önce Posta Telgraf Nezareti Sicil Baş Müdürü, sonrada Posta Telgraf Nazırlığı görevine atanmıştır. Kenan Rıfâi Hazretleri ise Galatasaray'da öğrenimini tamamlamış, Muallim Naci, Muallim Fevzi Bey ve Zihni Efendi gibi hocaların talebesi olmuştur. Filibe'de bulundukları sırada validesi Hatice Cenan Hanım, Kadiri şeyhi Filibeli Edhem Şah Hazretlerine intisab etmiş, bu girdiği manevî yolda seyrini tamamlamış ve efendisinden hilafet almıştır. İste böyle bir valide sultan evlâdının manevî ve ruhi  terbiyesine ihtimam göstermiş, ana oğul arasında ki bu manevî alış veriş ve engin muhabbet ömür boyu devam etmiştir.

Hazret-i Kenan Rıfâi Galatasaray'dan mezun olunca Bâb-ı Âlî Hâriciye kalemine girmiş, Acem Mektebinde Tabiat dersi hocalığı yapmıştır. Bir müddet sonra Posta Telgraf Nezaretinde müşavir yardımcısı olmuş, bir yandan da Hukuk Fakültesine devam ederek bitirmiştir.Bundan sonra Maarif hayatını tercih eden Kenan Bey Hazretleri Balıkesir Ortaokul Müdürlüğüne tayin edilmiş , o esnada orada bulunan , validesinin mürşidi azizi Edhem Şah Hazretlerine biat etmiştir.  Efendisi kendisine 4 yıl sadece zeytin ekmek ve zemzem ile riyazat yaptırmıştır. Ayrıca yine Azizinin emriyle bu şehirde musiki ve ney dersleri almıştır. Kenan Rıfâi Hazretleri daha sonra Manastıra Maarif Müdürü olarak atanmıştır. Kendisini ziyaret için Manastır'a gelen Azizinin irşat ve sohbetlerinde de bulunmuştur. Efendisi kendisine yine burada Kadirî Tac-ı Şerifi giydirerek irşada mezun kılmıştır. Üç yıl kadar süren Manastır vazifesinden sonra Kosova vilâyeti Maarif Müdürlüğü'ne tayin edilmiş, 
Devlet'e karşı her türlü entrika ve isyanların sık sık görüldüğü o yıllarda, Kenan Bey resmî görevi ile birlikte her türlü maddî -manevî bir faaliyet içinde gece gündüz , canla başla çalışmıştır. Hazret daha sonra Trabzon Maarif Müdürlüğüne tayin edilmiştir. Bir sene sürenTrabzon da ki vazifesinden sonra İstanbul'a çağrılmış Numune-i Terakkî Müdürlüğüne tayin edilmiştir. İki sene sonra Maarif Nezareti'nde Medine-i Münevvere'de lise  Müdürlüğü'nü kabul edip etmeyeceği kendisine sorulmuş , o da "Müdürlük de ne demek ? Hademelikle bile gitmeye razıyım diye buyurmuştur.

1900 yılında Medine’de ki vazifesine başlamıştır. Azizi Edhem Şah Hazretleri vefat etmiş bulunduğundan ve hâlâ kendisini kemalât sahibi görmediğinden dolayı Hazret-i Peygamber AS Efendimizin kutlu beldesinde yaşayan Seyyid Ahmed er -Rıfâi Hazretlerinin neslinden Şeyh-ul - Meşâyih Hamza Rıfâi Hazretlerine biat etmiştir. Kenan Bey, Hamza Rıfâi Hazretlerinin dört yıl boyunca hizmet ve sohbetlerinde bulunmuş sonunda da hazretin "Oğlum, bilemiyorum ben mi senin şeyhinim  , yoksa sen mi benim ?" İltifatlarına nail olmuş ve kendisine  icazet, post, Rıfâi Tac-ı şerifi verilerek bir kez daha, insanları manen irşad etmeye mezun kılınmıştır. Kenan Rıfâi Hazretleri ve validesi Medine'de hem şehrin halkı ve ileri gelenleri tarafından, hem de bedevîlerden yakın bir alâka ve muhabbet görmüştür. Bedevîler kendisini zaman zaman çölde çadırlarına davet edip sohbetinde bulunmuşlardır. Medine'de naatlar ilâhiler söyleyip bestelemiş ve müstesnâ sesiyle okumuş, mektepte talebelerine öğretmiştir. Dört yıl sonra İstanbul'a dönünce Erkek Muallim Mektebi'nde Fransızca hocalığı, Tedkîkât-ı İlmiyye Encümeni Aza’lığında bulunmuştur. Emekli olduktan sonrada ağır hasta olduğu döneme kadar Fener Rum Lisesi'nde 13 yıl Türkçe hocalığı yapmıştır.

Tekke Şeyhliği

Medine'den dönüşünden sonra 1908 de ikinci bir defa tekrar Medine-i Münevvere'yi ziyarete gitmiş, dönüşünde İstanbul'a tamamen yerleşip, Hırka-i şerif semtinde oturdukları konağın, bahçesinde "ümm-i Kenan Dergâhı Şerifi" adıyla kendi imkânlarıyla, yaptırdığı Tekkede bir mürşid-i kâmil ve ârif-i billah olarak irşâda başlamıştır. Tekkesinde bir yandan zikir ve devran meclisleri, sohbetler devam ederken hazret bir yandan da taliplilere Astronomi, kimya, biyoloji, matematik ile ilgili dersler okutmuştur. Görev verilen, katip dervişler Kenan Bey'in dini ve ilmi tüm konuşmalarını yazıya geçirmişler ve çok büyük bir ilmi külliyatın oluşmasını sağlamışlardır. Mimar ve Sanat tarihçisi Ekrem Hakkı Ayverdi, Edebiyatçı-Yazar Samiha Ayverdi, Nihat Sami Banarlı, Prof. Dr. Cerrah Ziya Cemal Büyükaksoy, yazarlardan Nezihe Araz, Safiye Erol, Sofi Huri, Eczacı Prof Dr Server Hilmi Bey (hazretin Ser halifesi) Kenan Bey Hazretlerinin meşhur  bendelerinden sadece bazılarıdır.

Hazret vefatına kadar erkeklerden beş kişiye, hanımefendilerden de iki kişiye icazet ve  hilafet vermiştir. Bunlar:

1 - Prof. Dr. Server Hilmi Bey (Ser Halife )

2 - Şeyh Cemal Bey

3 - Hattat Şeyh Aziz Efendi. (Abdülaziz Aktuğ)

4 - Şeyh Osman Hilmi Efendi

5 - Şeyh Ârif Efendi

Hanımefendiler:

1 - Samiha Ayverdi (Edebiyatçı yazar.)

2 - Semiha Cemal (Felsefeci )

Hazretin tekkesi aynı zamanda bir musiki okuluydu. Dergâhın Zâkir başı’sı bestekâr İzzedin Hümâyi Elçioğlu'nun denetiminde dervişlere ve muhibbana (tekkeye devam ettiği halde biat etmeyen kişiler kastediliyor)  müzik dersleri de veriliyordu. Kenan Rıfâi Hazretlerinin emriyle Zâkir başı Hazretleri bestelenen eserlerin notalarını da ihtiva eden kitapları yayımlayarak müzik alanın da da büyük bir külliyatın oluşmasını sağlamıştır. Böylece Hazret-i Kenan Rıfâi'nin ileri görüşlülüğü ile hem devrinde ki mürid ve muhiblerini irşâd etmiş,  hem de sonraki nesillere bu sahada yol gösterici olmuştur. Hazretin hem manevi sahada hem de ilmi sahada ki büyüklüğünü anlatabilmek için üç Osmanlı şeyh-ül İslamının da kendisine bağlı olduğunu söylemek zannediyorum meseleyi daha da açıklayıcı hale getirecektir. Haydarizade İbrahim Efendi, Dürrizade Abdullah Efendi, Abdurrahman Nesib Efendi Kenan Rıfâi Hazretlerinin bendeleriydiler

Tekkelerin Kapatılmasından Sonra

1925 senesinde tekkelerin kanunla kapatılmasından sonra mülkiyeti zaten kendilerine ait olan Ümmİ-Kenan Dergâh-ı Şerifi, aile efradı tarafından mesken olarak kullanılmıştır. Her türlü dinî eğitim ve öğretimin yasak olduğu yıllarda, akrabalarının, aile üyelerinin ve manevi eğitimini 1925 den önce üzerine aldığı evlatlarının (hazret birkaç istisna dışında 1925 yılından sonra hiç kimseyi dervişliğe kabul etmemiştir)  devam ettiği sohbetlerle, genç nesilleri yetiştirmeye devam etmiştir. Kenan Rıfâi Hazretleri yine bu dönemde Fener Rum Lisesinde Türkçe hocalığı da yapmıştır. Burada verdiği derslerde 13 yıl kadar sürmüştür. Hatta bir ara kendisine, Gazi Mustafa Kemal Paşa tarafından Milli Eğitim Bakanlığı dahi teklif edilmiş hazret "Her şeyi bir bilene sorunuz " ayetini okuyarak siyaset ile ilgilenmediğini ve emanetin ehline verilmesi gerektiğini söyleyerek görevi kabul etmemiştir.

Vefatı

7 temmuz 1950 yılında dâr-ı beka’ya İntikal eden Kenan Rıfâî Hazretleri, Merkez Efendi Camii avlusunda , şadırvanla kabristan duvarı arasın daki  türbede medfundur.Üstü açık olan türbesi bir ziyâretgâhtır. Mevlidhan Hâfız kâzım Büyükaksoy (v : 1993 ) Aliye Büyükaksoy (v:1994)Ve kainat Gürsoy adlı evlâdlarından Kız ve erkek torunları ve torun çocukları vardır.

Kenan Rıfâi Hazretlerinin Eserleri

Kenan Rıfâi Hazretlerinin asıl eseri yetiştirdiği kıymetli insanlardır. Bendelerinin ve manevi evlatlarının yazdığı kitaplar da dahi onun nefesi ve eli vardır. Onun önünde diz çöküp ders okuma şerefine nail olan aşağı yukarı  herkese kitap yazdırmış öğrettiklerinin sadece kalplerde ve beyinler de kalmasını istememiş kağıtlara da geçmesini arzu etmiştir. Bu hususa verilecek örnekler çoktur velakin bu kısacık  yazıya  Kenan Bey Hazretlerinin dehasının ve ilminin sığdırılması imkansızdır. Zaten bu yazı hazretin hayatını ve eserlerini öğrenmek isteyenlere yol göstermek için yazılmıştır. Ancak meselenin iyi anlaşılması için örnek de vermek gerekirse, huzurunda psikoloji ve felsefe tahsil eden aynı zaman da hanım halifelerinden olan Semiha Cemal (1906-1936) Hanımefendi Kız Muallim Mektebi'nde sekiz sene psikoloji öğretmenliği yapmıştır. Hazret kendisine Eflâtun külliyâtı'ndan bir kaç eser ile Marc Orel ve Epictet'i Fransızcadan tercüme ettirmiş kitapların metinlerini yazarken de ayrıca yardımcı olmuştur. Yazımın sonlarına doğru gelirken Hazretin hayatını, ilmini, eserlerini merak edenler ve öğrenmek isteyenlere çok geniş bir kaynakça vereceğimi de siz kıymetli okuyucularıma arz etmek isterim.

Eserleri

1 - Mukteza-yı hayat :Biyoloji kitabıdır.

2 - Rehber-i Salikin: Tarikat usul ve adabına dair dervişlere yol göstermek için yazmıştır.

3 - Ahmed er Rıfâi: Rıfâi Tarikatının kurucusu Hazret-i pir Ahmed Rıfâi Hazretlerinin biyografisini ve Rıfâi tarikatının adap ve erkânını anlatır ayrıca bazı virdler de bu eserde şerh edilmiştir.

4 - Dünyanın İnkılabı: Fransız Astronom Camille Flammarion’nun kitabının tercüme ve şerhidir.

5 - İlâhiyat-ı Kenan: ilahilerini ve bestelerini bir araya getiren bir eserdir.

6 - Şerhli Mesnev-i Şerif: Hazret-i pir Mevlana Celaleddin Er Rumi'nin Mesnevisinin birinci cildinin şerhidir.

7 - Sohbetler: Katip dervişler tarafından  huzurunda yapılan sohbetlerin yazılmasıyla oluşan sekiz yüz sayfalık bir eserdir.

8 - Pedagoji makaleleri:Bu kitap prof Dr Kenan Gürsoy Beyefendinin açıklamalarına göre akademik seviyesi çok yüksek makalelerden oluşmaktadır (bu kitap hazretin muhterem ailesin de ve inşallah basılarak insanlığın istifadesine sunulur.)

9 - Kırk Derste Arapça kitabı

10 - Tuhfe-i Kenan: Üç yüz kırk kadar hadisin ve İmam Bûsirî'nin Kasidetül Bürdesinin yine nazmen tercümesidir.

Allah izin verir ise bir başka yazımda da  Kenan Rıfâi Hazretlerinin din ve iman anlayışı ,ahlâk anlayışı, tasavvuf ve aşk anlayışı, bilimsel görüşleri ile alakalıda bir makale yazacağımı siz kıymetli okurlarıma belirtmek isterim. Zira Kenan Bey'in esas bu yönlerinin bilinmesi bizlere bilhassa da aydın ve münevver adaylarına, eğitimcilere lazımdır.
İstifade edilecek o kadar çok yönü var ki hazretin,  kısacık bir yazıya konu olup bitirilmesi zaten beklenemez. Makalemi Hazret-i Kenan Rıfâi'nin şu kıymetli sözleri ile bitirmek istiyorum 

"Eğer mikroskobunun altında küçücük bir zerreyi tetkik eden bir laboratuvar adamı, kâinatın içinden aldığı bu küçücük numune karşısında hayretlere düşerek insan bilgisinin mahdutluğunu sezip derin bir tevâzu ile tefekküre dalmıyorsa  , onun modern ilmin hakikî bir müntesibi olduğundan şüphe edilir."

Şimdilik hoşça bakın zatınıza.

Meraklısına kaynakça

1 - Dergah'tan Akademi'ye Rıfâilik ve Kenan Rıfâi / Akademi Titiz Yayınları/ Can Ceylan

2 - Kenan Rıfâi (Büyükaksoy) Musiki yönü ve Eserleri /zahir yayınları / Yüce Gümüş 

3 - Kenan Rıfâi yazıları / Cenan Eğitim kültür ve sağlık vakfı yayınları /Prof Dr Mehmet Demirci 

4 - Kenan Rıfâi ile Aşka yolculuk /Sufi yayınları / Cemalnur Sargut

5 - Kenan Rıfâi den Mesnevî Hatıraları / Kâzım Büyükaksoy / Nefes Yayınları

6 - Kenan Rıfâi ve Yirminci Asrın Işığında Müslümanlık / Samiha Ayverdi / Kubbealtı Neşriyat 

7 - Bay Efendi / İsmet Binark /Grafiker Yayınları 

8 - Dost Kapısı Ezel ve Ebed Arasında Kenan Rıfâi Büyükaksoy /İsmet Binark / Cenan Eğitim Kültür Ve Sağlık Vakfı Neşriyat

 

Maraş Pusula Haber www.maraspusula.com / Ömer Faruk İspir