Habertürk yazarı Yasemin Güneri, bugün kaleme aldığı "Bylock çıkmayan tek kurum KOM" başlıklı köşe yazısında, 15 Temmuz 2016'da Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) tarafından gerçekleşen hain darbe girişiminde, Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Dairesi'nden hiç kimsenin meslekten ihraç edilmediğini ve Bylock tespit edilmeyen tek kamu kurumu olduğunu yazdı.

Yasemin Güneri'nin köşe yazısı şu şekilde:

15 Temmuz darbe girişiminin üzerinden neredeyse 4 yıl geçecek. Şu ana kadar yakalanan, tutuklanan, meslekten ihraç edilen yaklaşık 200 bin kişi oldu. Örgüt üyeliğinden yakalanıp mahkum olanlar tahliye bile oldu.

Ancak, hâlâ çok kritik görevlerde yer alan FETÖ üyeleri hakkında işlemler yapılıyor. Aradan 4 yıl geçtiği halde FETÖ üyelerinin kritik görevlere atanması ve terfi ettirilmesi neden engellenemiyor?

FETÖ'cü çıkmayan tek bir kamu kurumu var mı?

Fetullah Gülen'in Türkiye'yi terk etmesine neden olan ve Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından 1999 yılında hazırlanan raporda imzası bulunanlardan biri olan Mahmut Çorumlu'nun Daire Başkanı olarak görev yaptığı Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Dairesi'nden 15 Temmuz sonrası meslekten ihraç edilen tek bir isim bile olmamış.

FETÖ'cü olduğu iddiasıyla hakkında inceleme başlatılan, FETÖ'cülerin haberleşme programı olan Bylock kullanan veya diğer FETÖ kriterlerini taşıyan hiç kimse bu kurumdan içeri adım atamamış.

Böyle olunca da, Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Bylock tespit edilmeyen tek kamu kurumu oldu.

17 Aralık sonrası kurum yüzde 90 oranında revize edildi. Sonrasında da FETÖ'cülerin girmemesi için, FETÖ'cüleri en iyi tanıyan onların gazabına uğrayan bir isim kurumun başına getirildi.

17/25 Aralık FETÖ operasyonlarının ardından Emniyet'in en önemli birimlerinin başında gelen KOM'a Daire Başkanı olarak atanan Çorumlu, sosyal medya hesabından FETÖ üyelerine ilişkin önemli bir tespitte bulunuyor:

"Emniyet teşkilatında 1975 yılında örgütlenmeye başladılar. 80'li yıllarda sonuç almaya başladılar. 90'lı yıllarda personel, özel kalem, bilgi işlem birimlerini kontrol altına almışlardı. Fetullahçıların emniyette ilk fark edilişi 1991 yılındaki Polis Akademisi mezuniyet töreninde kura çekiminde çift torba vardı. Ünal Erkan o zaman Emniyet Genel Müdürüydü. İhbar yapılmış geldi bastı suçüstü iki kura torbası olduğunu yakaladı. Ancak bu olayda ismi konulmadı, dosya yok edildi, kısa sürede kapatıldı. 1999 yılında Ankara İstihbarat Şubesinde çalışırken devlet için ne kadar büyük bir tehdit ve tehlike olduğunu yapmış olduğumuz çalışmalarda resmi olarak raporlaştırdık. 99 yılının Mart ayında Fethullah Gülen yurt dışına kaçtı. Haziran ayında Gülen'in o malum kaseti çıktı. Biz de telekulak iftirasıyla tasfiye edildik. Sonradan Gülen hakkında DGM'de iddianame açıldı, bizim ise zorlu hayatımız başladı. Sürgünler, cezalar, mahkemeler dönemimiz başladı ve 17 yıl sürdü. 99 raporu örgüt açısından çok önemliydi. Çünkü ilk kez resmi olarak maskeleri düşmüştü. 'Din motifli siyasi bir terör örgütü' oldukları tespit edilmişti. Bu raporun hem devletçi bir dille hem de dini literatüre hakim bir şekilde yazılması yani 'din-ü -devlet' anlayışıyla ele alınması, maskelerinin düşmesi ilk ve ağır bir darbeydi. Raporun hem dini kaygıyla hem de devlet kaygısıyla ve istihbaratçı anlayışıyla yazılması ve de ilk kez tanımlama yapılması çok önemli idi. Herkesin durduğu yerden değerlendirdiği bu yapıyı biz görmüştük ve tehlikenin de farkındaydık. FETÖ İslam tarihi ve Türk tarihinde hatta tarihte örneği olmayan ve benzeri görülmemiştir. Hiçbir tipolojiye uymaz. Kısmen Haşhaşilere, kısmen opüsdei, kısmen sol örgütlere, kısmen Cizvitlere, kısmen daha bir sürü örgütlere benzer. FETÖ dini olarak bir tarikat olmayıp ancak tasavvufun ritüellerini sıkça kullanır, alışılmış dini cemaatlere benzemez, masonlara en çok Hasan Sabbah grubuna Haşhaşileri andırır. Dünyanın en büyük mafyasıdır. En büyük casus örgütüdür. En büyük kara para aklama şirketidir. En büyük kapalı örgüttür. En tehlikeli mistik örgüttür. O yüzden zor anlaşılmıştır. 99'da bizi tasfiye eden FETÖ akabinde Emniyet içindeki milli unsurları istihbarat ve KOM birimlerinden hızla tasfiye etti. 2006'ya gelindiğinde Emniyet içindeki tasfiyenin bittiğini zannettiler. TSK içindeki milli unsurları ise Ergenekon iftirasıyla tasfiye etmeye çalıştılar. Yargı içindeki milli unsurları ise 2010 Anayasa Değişikliği ile tasfiye etmeye çalıştılar. 2009'da ise diğer cemaatlerin, tarikatların, mezheplerin içine sızmaya başladılar."

FETÖ'cülerin bir kuruma girmesini engellemek ve FETÖ'cüleri tespit edebilmek için onları en iyi tanıyan kişiyi görevlendirmek gerekiyor. Son dönemlerde kritik görevlerde oldukları yeni tespit edilen FETÖ'cülerle mücadele için Çorumlu gibi isimlere sahip çıkmak ve görev vermek gerekiyor.

FETÖ'DE LİDERLİK KAVGASI…

Fethullah Gülen'in liderliğinde kurulan terör örgütünde çatırdamalar başladı.

Almanya'da yaşayan örgütün üst düzey yöneticilerinden ve Türkiye eski imamı Mustafa Özcan'ın örgüt liderliğini ilan ettiği ve himmet paralarına el koyduğu iddia ediliyor.

Mustafa Özcan ile Gülen arasındaki kavganın başlama nedeni "Rant"…

15 Temmuz darbe girişimini Türkiye'de yöneten isimlerden biri olan Adil Öksüz'ü koruyup kollayan isim olarak tanınan Özcan'ın Almanya ve İngiltere'de üst düzey istihbarat örgütleriyle iletişim kurduğu ve desteklendiği de gelen bilgiler arasında yer aldı.

Uzun yıllar Türkiye imamlığı yapan Özcan'ın taraftarlarının çok fazla olduğu ve yakın zamanda taraftarlarıyla, Fetullah Gülen'e dair gizli bilgileri vermesi gündeme gelebilecek.

Türkiye'de darbe girişiminde bulunacak kadar örgütlenen ve milyonlarca insanın hayatını karartan FETÖ içerisinde lider kavgasının yaşanması oldukça iyi bir gelişme. Kimsenin bilmediği sırlar, FETÖ'cülerin rant kavgası sayesinde yakında ortalığa saçılır.