Bingöl Tüketici Hakem Heyetine başvuran bir vatandaş  “8.12.2016 tarihinde bir yapı firmasının gerekli tedbirleri almaması nedeniyle yola su akmış, bu durum buzlanmaya neden olmuş bir araç kayarak gelip benim aracımı çarpmıştır. Aracımın hasarı kendi kasko firmam tarafından karşılanmış ise de araçta meydana gelen değer kaybı karşılanmamıştır. Aracımda meydana gelen 2.250 lira değer kaybının Yapı Firmasından alınarak tarafıma ödenmesini istiyorum.” şeklinde talepte bulunuyor.

Bu uyuşmazlıktan yola çıkarak başlıktaki soruya cevap vermeye çalışalım.

Burada birkaç problem ile karşı karşıyayız;

Değer kaybı gerçekten 2.250 lira mı?

2.250 liralık değer kaybı varsa bunun muhattabı kim? Yapı firması mı, Çarpan aracın sigortası mı/şöförü mü, yoksa Sigorta şirketleri mi? Sigorta şirketleri ise kendi aracının sigorta şirketi mi, yoksa çarpan aracın sigorta şirketi mi?

Başvuru mercii Tüketici Hakem Heyeti mi(ya da Tüketici Mahkemeleri mi??

Değer kaybını tespit etmek kolay, konuyu incelemekle görevli  mercii, atayacağı Bilirkişi marifetiyle bu konuyu çözecektir.

Değer kaybının muhattabı da kanaatimce çarpan aracı sigortalayan sigorta şirketidir. Çünkü sigorta şirketleri geçtiğimiz yıllarda, ‘değer kaybını da karşılıyoruz’ diyerek sigorta poliçelerine yüksek miktarda zamlar yaptılar, tüketiciler bu bedeli peşinen ödedi. Dolayısıyla burada da çarpılan aracın değer kaybını çarpan aracın Kasko’sunu ya da Mali Sorumluluk Sigortasını yapan sigorta şirketi ödemelidir.

Başvuru mercii kim?

Vatandaşımız Tüketici Hakem Heyetine başvurduğuna göre heyetlerimiz bu konuda görevli mi, değil mi, buna bakmamız lazım. Bilindiği gibi, 6502 sayılı kanun Tüketici Hakem Heyetleri’ne ‘tüketici işlemleri’ ile ilgili uyuşmazlıkları çözme görevi vermiştir. O halde olayımızın tüketici işlemi olup olmadığı hususunun açıklığa kavuşturulması icap eder.

Yasaya baktığımızda, “Bu Kanun, her türlü ‘tüketici işlemi’ ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar.” hükmü ile ‘kapsam’, kapsamda bahsi geçen ‘Tüketici işlemi’ de “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi,” şeklinde tanımlanmıştır.

Buna göre, tüketici hakem heyetinin bir konudaki uyuşmazlığa bakabilmesinin temel koşulu başvuranın muhatabından bir mal veya hizmet satın alarak ‘tüketici işlemini’ gerçekleştirmesi ve bu satın alma işlemini de mesleki ve ticari bir amaçla yapmıyor olmasıdır.  Olayımızda vatandaşımız Yapı firmasından da, karşı tarafın sigorta şirketinden de  bir mal ya da hizmet satın almamış dolayısıyla herhangi bir ‘tüketici işlemi’ gerçekleşmemiştir.

Vatandaşımızın hem  Yapı firması ile hem de çarpan aracın sigortası ile olan ilişkisi ‘tüketici işlemi’ olmadığından bunlarla olan uyuşmazlıkta Tüketici Hakem Heyetine başvuramaz. Ancak bir mağduriyeti varsa(ki bir mağduriyetinin olduğu açık) genel mahkemelere yani hukuk mahkemelerine başvurarak mağduriyetini giderebilir.

Diğer taraftan, eğer vatandaşımız değer kaybını kendi sigorta şirketinden talep ediyorsa bu durumda ‘tüketici işlemi’nin varlığı sözkonusu olacaktır, bu takdirde tüketici sıfatıyla Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun korumasından faydalanabilir, başvurusunu parasal sınırlar dikkate alarak Tüketici Mahkemelerine ya da Tüketici Hakem Heyetine yapabilir.