SON beş güne girdik. Tek bir oyun bile elmastan değerli olduğu bir seçim yarışı gerçekleşecek.

Her partide küsenler, darılanlar olacak, ya oy kullanmayacak ya da o kızgınlıkla başka siyasi partiye oy verecek. Aslında küsüp birinden diğerine giden dengelenecek, aynı kapıya çıkacak.

Ama yine de adayların bir oyun bile kıymetini bilmesi gereken bir seçimdeyiz.

Merhum dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel söylerdi: “Bir oy deyip geçmeyin. O bir oy belki bir milletvekili, o bir milletvekili de belki bir iktidar çıkartır…”

Bu vesile ile oldukça gerilen siyasi havada biraz gülümseyelim ve şu fıkrayı okuyalım:

Bir köyde muhtarlık seçimleri yapılıyor, üç aday var.

Birisi mevcut muhtar, diğeri köyün zengini, öbürü de babası ölmüş, anasıyla yaşayan bir gariban genç…

Herkes biliyor ki seçim, mevcut muhtarla köyün zengini arasında geçecek, gariban gencin şansı yok.

Kıran kırana bir mücadele yaşanıyor ve seçim yapılıp bitiyor, oylar sayılıyor.

Sonuç enteresandır.

Hiç iddiası olmayan gariban muhtar adayı, çok iyi oy alıyor ve sadece bir oyla seçimi kaybediyor.

Üzgün bir şekilde eve dönüp kapıyı çalıyor.

Kapıyı açan anası sonucu merak ediyor ve kim kazandı diye oğluna soruyor.

Oğlunun sadece bir oyla seçim kaybettiğini öğrenince dizlerine vuruyor, “Tuh bilseydim bende oyumu sana verirdim oğlum…” diyor…

Peki anasının kendisine oy vermediğini anlayan oğul ne yapıyor dersiniz?

Koşa koşa, ağlaya ağlaya babasının mezarının başına gidiyor ve, “Babaaaaa baba… Kalk, anamın tam öpülecek zamanı…”

BU MÜTEAHHİT, HANGİ ADAYIN YANINDA?

ABDULKADİR Sezal, nam-ı diğer Ali Bea’nın, yani Ali Sezal’ın oğludur.

Gözünü budaktan, sözünü kralından esirgemez. Tıpkı babası gibi ne diyecekse pat diye söyler.

Onun için doğru bir tanedir ve babasının oğlu da olsa doğruya doğru, eğriye eğri der.

Birkaç gün önce Facebook sayfasında bir paylaşım yapmış, çok ilgimi çekti.

Bir müteahhit ile bir belediye başkan adayı arasındaki kirli işi yazmış. Bu nerede, hangi vilayette olmuş, bilmiyorum tabi…

Paylaşımı şu Sezal’ın:

Bir varmış bir yokmuş…

Vilayetin birinde uyanık bir müteahhit varmış. Belediye başkanı adayına seçim çalışmalarında binsin diye araç kiralamış.

Başkan adayı da “madem bu dava Allah'ın davası, bunun parasıyla ihtiyaç sahiplerini yedir, içir, üstünü başını giydir, ben ihtiyaç sahibi değilim. Benim yanımda bir değerin olmaz, lakin belki Allah'ın katında bir değerin olur.” diyememiş.

Şimdi merakım şu: bu müteahhit, hangi adayın gözdesi?

AKSU TV’NİN ERMAN’I

GEÇTİĞİMİZ hafta içinde Ak Parti Kahramanmaraş milletvekili Ahmet Özdemir, Aksu TV’de gazeteci arkadaşlarım Mesut Tuğrul, Mehmet Fiskeci ve Mustafa Karaaslan’ın sorularını yanıtladı.

Program güzeldi, vekil Özdemir’de doyurucu yanıtlar verdi.

Kritiğine gelince…

Mustafa Karaaslan’ı izlerken bir an, Beyaz TV’de Erman Toroğlu konuşuyor zannettim…

Performans, number one…

YATACAK YERİ YOK:

CUMA MESAJCILARININ

CUMA namazı saatlerinde salaş kebapçılarda yer kapıp, hapur hupur kuzu ciğerlerini işkembelerine dolduran, ondan sonra da sosyal medya hesaplarında Cuma kutlaması yapan, telefondan Cuma mesajları gönderenlerin…

YATACAK YERİ ÇOK:

MÜTEDEYYİNLERİN

BİR elin verdiğini diğer el görmeyecek şiarından hareket edip ibadetlerini, hayırlarını ve güzelliklerini gösterişe dökmeden yapan, yapabilen ve fetvalar verip “şu günah bu günah” demeyip hoşgörüyle beyinleri aydınlatanların…