Şeytan ve ekibi 51. Bölgede çalışan mühendis ve bilim adamlarından istifade ederek “Reptilianlarla işbirliğine girdiler (onlara üremeleri için kuluçkalık yapıyorlar) ve en az atmış yetmiş yıldır da doğaüstü görünen yaratıkları dünyayı ele geçirmek için kurguluyorlar, üretiyorlar. Dahası iddialara göre dünya dışı diğer canlılarla da iletişim halindeler. Dünyayı yönettiğini iddia eden küresel hükümet ile işbirliği içerisinde çalışan 51. Bölge subay ve askerleri ile mühendisler, bilim adamları ittifak halindeler ve dünyayı kan, kaos ve göz yaşına doyurmak içinde yeminliler. Şeytan elinde bulunan doğaüstü güçleri de kendi ekibinin kuvvetli olması için seferber etmiştir. ABD’deki Yeraltı Üsleri: ABD hükümetine ait yeraltında birçok tünel ve yeraltı tesisleri bulunmaktadır. Bunlar arasında en önemlileri; New Mexico’daki Dulce, Sunspot, Datil, Corona, Taos Pueblo, Albuquerque, Arizona’da Santa Catalina Dağlarında, Colarado’da Delta, Grand Mesa ve Colarado Springs’de, California’da Needles, Edwards AFB, Tehachapi Dağları, Ft. Irwin, Norton AFB ve Morongo Vadisi, Nevada’da Blue Diamond, Nellis AFB, Groom Lake ve Papoose Lake bölgeleri, Quartzite Dağı ve Tonopah’dır. Bu yeraltı üslerinin, bir “Armegeddon”, sözde kıyamet günü geldiğinde Amerikan gizli örgütlerine mensup askeri ve sivil elitler için birer sığınak olacağı da muhakkaktır. ABD’nin en gizli askeri üssü, 51. Bölge (Area 51): 1953’de Washington D.C’nin kontrolü dışındaki gölge hükümetin içinde (“Amerikan Gölge Hükümeti”) “Majestic 12 Komitesi” kurulmuştu (Bu komitenin başkanlığını o zamanlar Başkan Truman yapıyordu.). Los Alamos, New Mexico’da bulunan örgüt, başkan yardımcısı Nixon zamanında yeniden faaliyete geçirildi. MJ-12, DDB-V’lerle (Dünya Dışı Biyolojik Varlıklar) sınırlı işbirliği ile gizli bir program yürütüyordu. Zeta Retuculi yıldız sisteminden geldiği iddia edilen, büyük siyah gözlü ve kocaman kafalı, akıllı sürüngenimsi yaratıkların (Griler’in) acilen “bor” elementine ihtiyaçları vardı (Griler, eski Mısır ve Sümer yeraltı mitolojilerinde de insanları kaçıran yaratıklar olarak biliniyorlardı. Sümer mitolojisinde bunlara “GALATUR”, Mısır mitolojisinde ise “USHABTİU” deniyordu. Bu element de Amerika’nın güneybatısında bulunuyordu. İlginç tesadüftür ki, ülkenin çok gizli askeri tesisleri de yoğun olarak bu bölgede bulunuyordu. UFO’ların buralarda sık sık görülmesi, “ziyaretçilerle” ABD hükümet yetkilileri arasında bir işbirliği olduğu iddialarının ortaya atılmasına sebep olmuştu. İddialara göre uzaylıların vadettikleri ileri teknoloji transferine karşılık, onlara “bor” verilecekti. ABD’de UFO’lar tarafından kaçırılan çocukların yeraltındaki laboratuvarlarda tıbbi denemelere tabii tutuldukları iddia edilmektedir. Kaynaklara göre, 51. Bölgedeki üs de 22 yeraltı seviyesi bulunmaktadır. Bu tesisin güney batıdaki diğer tesislerle, yeraltı tünelleri vasıtasıyla bağlantıları vardır. Bu üs de “zihin kontrol ışın silahları” da geliştirilmekteydi. Üs, kongrenin, başkanın ve ABD Hava Kuvvetlerinin denetimi dışındadır. Bilderberg -CFR- Trilateral Komisyon (Tek Dünya Hükümeti) Yeni Dünya Düzeni gibi farklı isimlerle anılan gizli bir çete, askeri endüstriyel kompleks içinde faaliyet göstermekte ve yeraltı üslerini kontrol etmektedir. Bu güçlerin hedefi dünya çapında egemenlik kurmaktır (Yani tek dünya hükümeti). William P. Lear, CIA için bütün dünyada gizli misyonlar gerçekleştirmiş bir pilottu. 1986 yılında Lear, bir UFO’nun İngiltere’de askeri üsse indiğine şahit olan bir ABD Hava Kuvvetleri mensubu ile tanıştı. Lear, onun anlattıklarından sonra, DDB-V’larla ABD hükümeti arasında bir anlaşma yapıldığına inanmaya başladı. Lear’a göre, 1969-1971 yılları arasında “uzaylı ziyaretçiler” ile Majestic-12 Komitesi arasında bir anlaşma yapılmıştı. İleri teknoloji transferi karşılığında, hükümet süregelen “insan kaçırmalara” göz yumuyordu. “Kaçırmalar” insan-uzaylı melezi yaratmak için yürütülüyordu. Uzaylılar kurbanlarının vücuduna yerleştirdikleri yapay cisimlerle (mikroçipler ve implantlar) onları kontrol ediyorlar, bazen de insanların organlarını çıkararak, kendi bozuk sistemlerini yenilemek için kullanıyorlardı. İstenilen etki, kaçırılanlardan alınan enzim veya hormonun, hidrojen peroksitle karıştırılmasıyla elde edilen solüsyonun, uzaylıların bedenlerine enjekte edilmesiyle sağlanıyordu. Lear’a göre yapılanlar bunlar ile de sınırlı değildi. ABD’de güçlü ve yenilmez bir ordu kurabilmek için de uzaylılar ile anlaşmışlardı. Güçlü ordudan kasıt ise yarı yaratık yarı insan veya tamamen yaratık ve canavarlardan oluşan bir ordu kurulmasıydı. Buna yenilmez robotların yapılması programı da dâhil edilmişti. Yine Lear’a göre 1956 yılında Çavuş Jonathan R. Louette, White Sands Füze Deneme alanından disk şeklindeki bir araç tarafından kaçırıldıktan üç gün sonra bedeni aynı sığırlar gibi parçalanmış bir vaziyette bulunmuştu. Bu operasyonlar yeraltındaki laboratuvarlarda (bunlardan biri Groom Lake 51. Bölgede bulunuyordu) ve kurban daha canlı iken gerçekleştiriliyordu. 1979-1983 yılları arasında MJ12, olayların planlandığı gibi gitmediğini fark etti. 1979’da durumu araştıran bir grup, New Mexico Dulce’deki CIA-uzaylı yeraltı kompleksinde uzaylılar tarafından tuzağa düşürüldü. Rehineleri kurtarmak için özel bir askeri birlik yollandıysa da çıkan çatışmada 66 asker öldü. Bu felaketten sonra, MJ 12’nin günümüzdeki üyeleri (üyeler arasında o zamanki Dışişleri Bakanı Henry Kissinger, eski CIA direktörü Richard Helms ve eski Donanma istihbarat ve Millî Güvenlik Ajansı Başkanı Bobby Ray Inman bulunuyordu) durumu kamuoyuna açıklamak istediler. Fakat üyelerin çoğu böyle bir açıklamanın toplu bir halde paniğe yol açacağını düşünerek onun yerine DDB-V’a karşı etkin bir silâh geliştirmeye başladılar. “Strategic Defense Initiative” (SDI) denilen “Yıldız Savaşları Projesi”, bu amaçla geliştirilmişti (ABD'nin resmi ve açıklanmış projesidir). Gerçekte bu projenin Rus füzelerine engel olmak gibi bir amacı yoktu! İlginçtir ki, Başkan Kennedy’de uzaylılarla yapılan anlaşmayı halka açıklamak isterken (şoförü tarafından) vurulup öldürülmüştü. CFR tarafından kontrol edilen “Gölge Hükümet” Kennedy’nin ölümünden sorumluydu. İddialara göre, “Raptiye Operasyonu” ile 2. Dünya Savaşı sonunda Almanya’dan Amerika’ya getirilen doktorlar ve bilim adamları “Zihin Kontrol”, “Genetik Mühendisliği” ve Antigravitasyonel uçan disklerin yapımıyla uğraşmışlardı. 51. Bölge de bir “Frankestein” fabrikası kurulmuş ve genetik mühendisliğinin ürettiği yaratıklar ortaya çıkarılmıştı (bunlardan “Chupacabra” denilen vampir yaratık, Porto Rico’dan Mexico’ya, Oregon’dan Florida’ya her yerde görülmüştü, son yıllarda ise Şili’de ortaya çıkmıştır). Bu yaratığa Created  Reptilian Alien Vampire Engineered Species (CRAVES- Genetik değişime uğratılmış sürüngen-uzaylı vampir türü) deniyordu.“Chupacabra” insanları uzaylı istilası senaryolarına hazırlamak için ortaya çıkarılmıştı (bu sürüngenimsi canavar ile halklar arasında bir panik yaratmak ve onların “Yeni Dünya Düzenini daha kolay kabul etmeleri isteniyordu). Aslında amaç, halkların Hazret-i Allah’a ve onun egemenliğine olan inancı hâşâ yok etmektir ve bu sayede de inancı yok edilmiş yığınlar dünya çapında hükümete teslim olacaklardı.