Seçim sonuçlarını nasıl okumalıyız?

Çok küçük bir mahallede muhtarlığı kazanamayan aday, suçu mahallelinin üstüne atıyor. Kıymetini bilemediklerini, pişman olacaklarını vs. söylüyor. Aynı durum; başkanlar, büyük yerler ve büyükşehirler için de geçerli. Kaybeden adaylardan bazıları ise, gayet soğukkanlı ve sakin bir şekilde, destekledikleri veya tahammül ettikleri için, herkese ayrı ayrı teşekkür bildiren mesajlar yayınlıyorlar. Hırçınlaşan adayı görenler; "İyi ki kazanamamış." derken, olgun davranan aday için de; "Keşke bu aday kazansaydı." diyorlar.

İnsanların karakterleri ve çapları, kaybettiklerinde ortaya çıkar. Zor zamanlarda konuşmak ve toparlamak kolay değildir. İçerde; adaylar, vekiller ve teşkilatlar konuşulsun ama ben, esas problemin şahıslar olduğu kanaatinde değilim. Ahmet olmasaydı, Mehmet olacaktı ama yine kendi dediği olmayanlar problem çıkarmaya devam edeceklerdi. Zaten, ülkemizdeki yerel seçimlerin tamamı genel seçim havasında geçmek zorunda kalmıştır. Bu sebeple, sadece adayları konuşmak, konuyu çözümlemede yetersiz kalır.

Reis'e diz çöktürmek ve onu halkın gözünden düşürmek için peşpeşe gerçekleştirilen dolar krizleri, milletin cebine dokundu ve onları çok zorladı. Planı hazırlayanlar, AKPARTİ'nin daha çok oy kaybedeceğini ve yerel seçimlerden hemen sonra da iktidarın meşruiyetinin tartışmaya açılacağını bekliyorlardı. Bana sorarsanız hesapları tutmadı. Belki bazı iller el değiştirdi ama bir çok ilde de özellikle doğuda, anlayış değişti. Ülkenin yarıdan çoğu, Cumhur ittifakını destekledi ve AKPARTİ, yine birinci parti.

Dolayısıyla paniklemek, tartışmak, suçlu aramak dili değil, sükûnet ve birlik dili kullanılmalı. Bu bahaneyle özeleştiriler de yapılmalı, çok uzun yıllar milletin gönlüne taht kuran partinin, bu sevgisinin devamı sağlanmalı. En önemli konu da seçmenlere saygılı olmalı ve verilen mesajı iyi okumalı. Reis, balkon konuşmasında tam da bunları söyledi.

Sürekli iktidarda kalmak kolay değil. İktidarın dış politikaları, kaygıları, mazlumlara sahip çıkmaları bazen halkın umurunda olmayabiliyor. Cebe dokunma da bunlardan biri. Bütün tuzaklara ve algı yönetimlerine rağmen seçmen, Reis'e güvendiğini bir kez daha belli etti.

Son on beş yılda halk, madden ve manen çok ilerledi. Herkesin arabası, evi, işyeri, kıyafeti, konuşması, yürümesi, bakış açısı, beklentisi, özgüveni çok değişti. Rüyalarında göremeyecekleri imkanlara kavuştu insanlar ve yeni hayatlarına çabuk alıştılar. Gelinen noktadan bir adım geriye gitmek, halkı rahatsız eder.

Belki halkımızı, geçmişte yaşadıklarını çabuk unuttuğuyla ilgili eleştirebiliriz. Ancak bu, onlara sunulacak hizmetlerin azalacağı anlamına gelemez. Nitekim AKPARTİ, kendisiyle rekabet ediyor ve muhalefet boşluğunu bu rekabetle doldurmaya çalışıyordu.

Seçim sonuçlarıyla, üst akıl da denilen dış güçlerin planları bozulduğuna göre, yeniden ve heyecanla çalışmalara başlamak lazım. O heyecanı, kadroların birliğini, muhabbetini, aşkını, nezaketini ve koşuşturmalarını halk görmeli. "Olanda hayır vardır." inancıyla, ortaya çıkan tabloyu hayra ve fırsata çevirmenin yollarını aramaktan başka çare yok. Çünkü dost, düşman, bütün dünyanın gözü üzerimizde.

Dostları sevindirmek, düşmanları üzmek, bundan sonra atılacak adımlara bağlı. Bu vesileyle göreve başlayacak başkanlarımıza, muhtarlarımıza hayırlı hizmetler ve muvaffakiyetler diliyorum. Rabbim, kolaylıklar versin. Ayrıca seçim sonuçları, mahallemiz, ilçemiz, şehrimiz, ülkemiz ve gönül coğrafyamız için hayırlara vesile olsun.