Tevbe Suresi'nde 109 ve 110.ayetlerde Rabbimiz buyurdu ki: "O halde binâsını Allah Teâlâ'dan bir korku ve bir rıza, üzerine kurmuş olan kimse mi hayırlıdır, yoksa binâsını yıkılmakta bulunan bir yarın kenarı üzerine kurup da onunla beraber Cehennem ateşi içine yuvarlanan kimse mi? Allah Teâlâ da zalimler olan bir kavmi hidâyete erdirmez." "Onların kurmuş oldukları bu türlü binalar, kalpleri parça parça olmadıkça, kalblerinde bir nifak düğümü olup kalacaktır. Allah, alîmdir, hakîmdir.(Aziz dostlar, yazının tamamını okuduğunuzda ayetlerin ne demek istediğini daha iyi anlayacaksınız. Yorumlarınız sizlerin değerli irfanı olacaktır.)

Kıymetli dostlar, maalesef dünyayı idare ettiği iddiasında bulunan şeytani bir ekip iş başında ve bu adamlar sayılarla, simgelerle, sembollerle yaptıkları işlere imza atmaya bayılıyorlar ayrıca da yine bu sayı, sembol ve şifrelerle kendi aralarında haberleşiyorlar. 11 Eylül 2001 yılında Amerika Birleşik Devletleri'nde New York City'de yaşanan sözde terör saldırısında da masum insanlara kıydılar. Yaptıkları şeytani operasyona da sayılarla ve sembollerle bol miktarda imza attılar. Arkasından da ABD başkanı George W. Bush'un kamuoyuna açıkladığı üzere Âlem-i İslam'a haçlı seferlerini başlattılar. Milyonlarca masum insanı da adını Haçlı Seferi koydukları  bu saldırılarda katlettiler. 11 sayısı ve 19 sayısı da tarih boyunca şeytaniler için çok önemli oldu. Bu iki sayı onlar için o kadar önemliydi ki şeytanilerin  operasyon imzaları olarak kullanılıyordu. 19 sayısının üzerine bir sistem, 11. yüzyılda yaşayan bir haham (Rabbi Judah) tarafından ortaya konmuştur. Tevrat'ın dualarından yola çıkarak kendince tespitlerde bulunmuştur. Rabi Judah'ın (baş hahamın) çalışmaları, 1978 yılında Kaliforniya Üniversitesi yayınları arasında yayınlanan Studies in Jewish Mysticism adlı bir kitapta dahi  incelenmiştir. Kıymetli dostlar hahamın 19 sayısı üzerine geliştirdiği sistemin 11. yüzyılda geliştirilmiş olmasını asla tesadüf olarak yorumlamayın. Gördüğünüz üzere burada da 11 ve 19 sayıları ön plana çıkmaktadır. Şeytaniler kendilerince hâşâ 19 sayısı ile Hazret-i Allah'a meydan okumaktadırlar.

Aziz dostlar Kur'an'ın 74. suresi olan ve bürünen, gizlenen demek olan Müddessir Suresi'nin 30. ayetinde on dokuz ibaresi aynen geçer.

Üzerinde on dokuz vardır (74:30). Lakin ilginçlik bununla da sınırlı değil, asıl gizem daha yeni başlıyor çünkü 

30. ayeti takip eden ayette ise 'bekçi meleklerinin sayısı' şeklinde bir ifade bulunmaktadır. Art arda gelen ayetler olması sebebi ile bir önceki ayete istinaden bu sayının 19 olduğu belirtilmiştir. Yani şeytaniler attıkları 19 imzası ile Hazret-i Allah'a ve onun sistemine, meleklerine hâşâ kendilerince meydan okumaktadırlar. Ayrıca 31. ayette bu sayının (meleklerin sayısı 19'u); inkâr edenler için bir imtihan, kitap verilenlerin şüphelerini gidermesi, inananların imanlarını arttırması için işaret edildiği belirtilir. Ayrıca da kalplerinde hastalık bulunanlar da 'Bu örnekle ne demek istendi?' demeleri için bir işaret olduğu belirtilir ki bu ifadeler dahi şeytanın ve uşaklarının 19 sayısıyla Allah'ın sistemine kendilerince meydan okuduklarının önemli delillerindendir. Rabbimiz Kur'an-ı Kerim'de Müddessir Suresi'nde şöyle buyurmaktadır. "Biz, Cehennem'in görevlilerini ancak meleklerden kıldık. Onların sayısını inkâr edenler için bir imtihan vesilesi yaptık ki, kendilerine kitap verilenler kesin olarak bilsinler, iman edenlerin imanı artsın, kendilerine kitap verilenler ve Mü'minler şüpheye düşmesin, kalplerinde bir hastalık bulunanlar ile kâfirler, "Allah örnek olarak bununla neyi anlatmak istedi?" desinler. İşte böyle. Allah dilediğini saptırır, dilediğini doğru yola iletir. Rabbinin ordularını ancak kendisi bilir. Bu, insanlar için ancak bir uyarıdır. (74:31)

saldırıları (İngilizce'de 9/11 olarak da bilinir) sözde, El-Kaide'ye bağlı kişiler tarafından kaçırılan uçakların 11 Eylül 2001 tarihinde Amerika Birleşik Devletleri'ndeki iki farklı hedefe intihar saldırısı düzenlemesiyle gerçekleşen koordineli dört saldırıda 19 hava korsanının bulunması da bu manada değerlendirilmelidir ve asla tesadüf olarak görülmemelidir. Sözde saldırıdan sonra 19 hava korsanı dahil 2.996 kişi hayatını kaybetti, olaydan sonra 10 milyar $'ın üstünde maddi hasar meydana geldiği ABD'li yetkililerce iddia edildi. Şimdi olayı tekrar kısaca inceleyelim ve 19 ve 11 sayılarını daha yakından görelim. 11 Eylül günü, Amerika Birleşik Devletleri'nde iç sefer gerçekleştiren dört yolcu uçağı, El-Kaide üyesi 19 kişi tarafından kaçırıldı. American Airlines'ın 11 sefer sayılı uçuşu ile United Airlines'ın 175 sefer sayılı uçuşu, New York'ta bulunan Dünya Ticaret Merkezi'nin sırasıyla kuzey ve güney kulelerine çarptı. İki saat içinde (11)0 katlı her iki bina da çökerken, Dünya Ticaret Merkezi'nin de arasında bulunduğu çevresindeki bazı yapılar yıkıldı ve bazıları hasar gördü. (Kıymetli dostlar, metni okurken lütfen 11 sayılarına dikkat kesilin.) Kaçırılan üçüncü uçak, American Airlines'ın 77 sefer sayılı uçuşu, Virginia eyaletine bağlı Arlington County'de yer alan Amerika Birleşik Devletleri Savunma Bakanlığı karargâhı Pentagon'a çarptığı iddia edildi. İddia edildi diyorum çünkü Pentogon'da ki  sistem karmaşık bilgisayar programları ve yapay zeka ile idare ediliyor, yani bırakın bir füzeyi ya da uçağı Pentagon'a kolay kolay bir sivri sinek bile yaklaşamaz. Sözde saldırının sonucunda binanın batı cephesinin bir kısmı yıkıldı. Kaçırılan dördüncü uçak olan United Airlines'ın 93 sefer sayılı uçuşu ise Washington DC'yi hedeflemişti. Ancak yolcuların uçağı kaçıranlara yaptığı müdahale sonrasında uçak, Pensilvanya eyaletindeki Shanksville yakınlarına düştü. Uçaklardaki 19 hava korsanı (19 sayısına dikkat) ve 227 (2+2+7=11) kişi de dahil olmak üzere (her şey bir senaryonun parçası ve maalesef dünyada ki insanların aklıyla dalga geçtiler) saldırılar sonucunda 2.996 kişi hayatını kaybetti.

FBI tarafından yürütülen araştırma neticesinde saldırıları gerçekleştiren kişilerin, Usame bin Ladin'in liderliğindeki el-Kaide ile bağlantılı olduğu belirlendi. Saldırıdan birkaç gün sonra yaptığı açıklamayla saldırıların sorumluluğunu reddeden bin Ladin, 2004 yılında yayınladığı videoyla birlikte saldırıların sorumluluğunu kabul etti. Olay sonrasında Amerika Birleşik Devletleri tarafından terörizmle savaş adı verilen bir kampanya başlatıldı ve bir süre sonra, bin Ladin'in yaşadığı ve Taliban'ın koruması altında el-Kaide'nin etkin olarak faaliyet gösterdiği Afganistan'a karşı, birçok ülkenin de desteklediği savaşa girişildi. Usame bin Ladin ise Mayıs 2011'de Amerika Birleşik Devletleri kuvvetleri tarafından düzenlenen sözde ve yine içeriği senaryolarla dolu bir operasyonla öldürüldü. 11 Eylül ile bağlantılı saldırılarla alakalı iki cryptex var ve ikisi de açıldı. Birinci cryptexte  olan belgeler 8 Şubat 2016 tarihinde yayımladığım Hankâh Balık Tapınağının Azizleri kitabında mevcuttur (11 sayısının gizemi de anlatılmıştır), ikinci cryptex de ki bilgiler ise Abdülhamid'in Akıl Oyunları kitabında siz kıymetli dostların öğrenmesi için ifşa edilmiştir. Okumak  isteyenler Hankâh ve Akıl Oyunları kitaplarına müracaat edebilirler.

Aziz dostlar, yukarıda ki satırlarda sizlere arz etmiştim ya şeytanilerde 11 sayısı saplantı halindedir ve 11 onlara göre şeytanın ve onun temsilcisi Tanrı Dagon'un sayısı 11'dir ve bu sayıya da saplantılı bir biçimde tapınırlar. Osmanlı'nın da 11 Eylülleri olduğunu biliyor musunuz? Sakın ola ki siz siz olun tarihte olmuş hiçbir şeyi ya da günümüzde olan bitenleri kendi kendine oluyor zannetmeyin. Simge ve sembolleri, sayıları muhakkak kovalayın, inceleyin. Eğer böyle yaparsanız perde arkasında olan bitenleri anlamaya bir adım daha yaklaşırsınız.

Şimdi gelelim Osmanlı'nın 11 Eylüllerine. 19. Osmanlı padişahı IV. Mehmet Han'ın (Ne yazık değil mi? Bizlere onu da av ve eğlence düşkünü diye kötülediler. Tabiki hiçbir şey gibi bu da tesadüf değildir.) saltanatı zamanında II. Viyana Kuşatması ya da Viyana Bozgunu adıyla bilinen savaş 1683 yılında yaşandı. Bozgunun tarihi ne olsa beğenirsiniz 11 Eylül 1683. Osmanlı İmparatorluğu ile Avusturya Arşidüklüğü arasında yapılan savaşların en uzun süreni bu kuşatma ile başladı. Kuşatma başlangıcı 14 Temmuz, muharebe ise 11 Eylül 1683'te bozgunla son buldu. Kıymetli dostlar, işin daha garibi 1683 Viyana bozgunu 11 Eylül 1683 ismiyle film olarak vizyona girdi.

Osmanlı ordularının Viyana Kuşatması'nda bozguna uğramasını anlatan “11 Eylül 1683” filminin İtalya’da 11 Nisan’da vizyon girmesi de ayrı bir entersanlıktır. film büyük polemiklere de yol açtı. Yönetmenliğini İtalyan Renzo Martinelli’nin yaptığı tarihi ve dini filmde kuşatma sırasında Polonyalılarla işbirliği yaparak Viyana’nın düşmemesini sağlayan, sonradan “ermiş” payesi alan din adamı Marco d’Aviano’nun yaşamı da anlatılmıştır. ABD’deki 11 Eylül saldırıları ile çağrışım yaptığı da medyada yer almıştır.

Zenta Muharebesi Bozgunu (11 Eylül 1697)

22. Osmanlı Padişahı Sultan II. Mustafa Han şeytani Yeni Dünya düzenini yıkmak için üç büyük sefere çıktı, ilk ikisinde zafer kazandı ancak son seferde ihanete uğradı ve savaşı kaybetti lakin ne yazık ki bu bozgunun tarihi de 11 Eylül 1697. Osmanlı İmparatorluğu ile Avusturya orduları arasında, 11 Eylül 1697 tarihinde Tisa Irmağı kıyısındaki Zenta’da yapılan ve Osmanlıların yenilgisiyle sonuçlanan muharebede Osmanlı-Kutsal İttifak Savaşları'nın son önemli çarpışması olan bu savaşın ardından 1699 yılında Karlofça Antlaşması imzalandı. Osmanlı ordugahında bulunan hainler yüzünden çok kolay kazanılabilecek bir savaş felaketle sonuçlandı. 31. Osmanlı sultanı ve hakanımız Sultan Hamid hazretlerinin babası Sultan Abdülmecid hazretleriyse 11 Eylül felaketler öyküsünü tersine çevirmeyi başardı. 

1855 yılının 11 Eylül’ünde reform ve modernizasyon  geçiren Osmanlı Ordusu  Rusya’ya kafa tutmuştur.

İngiltere’yi, Fransa’yı ve hatta Piedmont Krallığı'nı yani İtalya’nın nüvesini yanına almayı başarmıştır. Sultanın ustaca diplomatik manevraları sayesinde  İngiltere, Osmanlı İmparatorluğu’nu Rusya’ya karşı destekleme kararı aldı. 

160 yıllık yenilenme sonrası Zenta Savaşı’nda Osmanlı ordusu 20 bin şehit vermişti kafirden intikam alınmalıydı ve Sultan Abdülmecid 

1697’de ki Zenta Bozgunu'nun ve gerilemenin intikamını aldığı gibi 1855’teki Sivastopol kuşatması ve zaferiyle de dirilişin tarihini yazdı

11 Eylül tarihimizde iki önemli olaya işaret eder. Birincisi; 1697 yılı 11 Eylül’ünde Avusturya-Almanya kuvvetlerine komuta eden genç Fransız asilzadesi ve daha evvel Fransa hizmetinde bulunan Prens Eugene de Savoy’un bu defa Avusturya büyük dükası ve Alman İmparatoru Leopold’un hizmetine girerek Türklere karşı bütün Avusturya tarihinin en önemli zaferini, Zenta’yı kazanmasıdır. Tuna ve Tisza ırmaklarının kesiştiği köşedeki Zenta bugün Sırbistan’da bulunuyor. Ahalinin çoğunluğu Macar, belediye reisi Macar ve Zenta, Sırbistan’daki Macar etnik grubu renklerini taşıyan bir bölge. 

1683’teki Viyana Bozgunu'nu izleyen bu meşum yılda II. Mustafa bizzat sefere gitmişti. Savaş lehimize gibiydi. II. Mustafa Han'a yanlış bilgi verildi. Topçu kuvvetleri ve ağırlıkları öncü olarak nehrin öte tarafına geçirdi, dolayısıyla hafif silahlarıyla düşman ordusunun kıskacında kalan piyade o yerin ani hücumuyla imha edildi. Silahtar Fındıklılı Mehmed Ağa’nın tarihinde tasvir edilir; ordu 20 bin kadar şehit verdi. Bunun sonu Karlofça barışına gitmek ve gerilemek oldu. 1855 yılının 11 Eylül’ünde ise reform geçiren Osmanlı İmparatorluğu'nun ordusu Rusya’ya kafa tutmuş; İngiltere’yi, Fransa’yı ve hatta Piedmont krallığını yani İtalya’nın nüvesini yanına almış ve Ruslara ağır bir yenilgi yaşatmıştı. İngiltere’nin, Prens Mençikof’un tehditkar ziyaretine karşı Babıali’yi tutması bir yana, Sultan ustalıklı manevralarla III. Napolyon Fransası’nı da yanına aldı. Bunun sonucunda Kırım Savaşı’na katılan Fransa zorlu geçen savaş ve kayıpları nedeniyle Türkiye’ye ve “kendisini aldattı” dediği Abdülmecid Han'a uzun zaman düşman kalmıştır.

11 Eylül’de Sivastopol’un (yani Akyar) düşüşü Rusya tarihinde bütün cemiyet hayatı açısından çok mühimdir. Evvela demiryolu sisteminin noksanlığı dolayısıyla Kırım’a iaşe ve asker yetiştirilemedi. Modern Avrupa ve hatta modernleşen Osmanlı orduları karşısında Rus askeri yapısının ve komutanlığının gerilediği ortaya çıktı. Tolstoy gibi ünlü yazarların kaleminde bu feci yapıyı görmek mümkündür. Her şeye rağmen Sultan Abdülmecid'in dehasıyla müttefikler Kırım’da çok kan kaybettiler. Kıymetli dostlar, yazıdan da anladığınız üzere 11 Eylül sadece Amerika'da ki İkiz Kulelerin yıkılması değildir. 11 sayısı Haçlı -Tapınakçı güruhunun İslam'a ve insanlığa karşı giriştikleri Haçlı Seferlerinin kod numarasıdır vesselam.