Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, milleti Kur'an ve sünnet merkezli doğru dini bilgiyle buluşturduklarını belirterek, "Milletimize de ben buradan çağrıda bulunuyorum; onlar da uyanık olsunlar, teyakkuz halinde olsunlar. Doğru dini bilgiyi Diyanet İşleri Başkanlığından, ilahiyat fakültelerinden öğrensinler." dedi.

Erbaş, CNN Türk'te yayınlanan programda, gündeme ilişkin değerlendirmede bulundu, soruları cevapladı.

Diyanet İşleri Başkanlığının gerekliliğinin tartışıldığına ilişkin bir soru üzerine Erbaş, Diyanet İşleri Başkanlığının 90 bin cami ve 150 bine yakın personeliyle doğru dini bilgiyi ve doğru din hizmetini insanlara ulaştıran tek kurum olduğunu söyledi.

Erbaş, sivil toplum kuruluşlarının da Diyanet İşleri Başkanlığından doğru bilgiyi hem öğrenme hem de ulaştırma noktasında istifade etmeleri gerektiğini belirtti.

Diyanet İşleri Başkanlığı bünyesinde Diyanet İşleri Yüksek Kurulunun bulunduğunu hatırlatan Erbaş, dini konularda sorulara cevap ve fetva verme noktasında en yüksek kurul olduğunu söyledi.

Din İşleri Yüksek Kurulunun ürettiği bilgiyi vatandaşa ulaştıran birçok genel müdürlüğün bulunduğunu anlatan Erbaş, şöyle devam etti:

"Bundan sonra özellikle ilahiyat fakültelerimizle iş birliğimizi daha da geliştirmemiz gerekiyor çünkü 100 kadar ilahiyat fakültemizin her biri binlerce öğrenci okutuyorlar, eğitiyorlar. Sadece öğrenci yetiştirme noktasında değil, ilahiyat fakültelerimizin öğretim üyelerine camilerimizin kürsüleri, minberleri, mihrapları açık. Onlardan daha çok istifade etmek istiyoruz. Gönlümüz istiyor ki kürsülerimizde, mihraplarımızda daha etkin ve yetkin hocalarımız, akademisyenlerimiz milletimizi dini bilgi konusunda bilgilendirsinler, eğitsinler. Buna çok ihtiyacımız var. "

"Kendisini dini mübin İslam'a adayan vakıflar var"

FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişiminin ardından kamuoyunda cemaatlere ve tarikatlara karşı bazı endişelerin oluştuğu konusundaki bir soruya karşılık Erbaş, dini yapıları üçe ayırdığını ifade etti.

Eskiden beri kendisini dini mübin İslam'ın hizmetine adayan sivil toplum kuruluşlarının ve vakıfların olduğunu söyleyen Erbaş, şöyle konuştu:

"Kur'an ve sünnet merkezli hareket ettikleri sürece milli ve manevi değerlerimize, vatanımızın bölünmez bütünlüğüne dikkat ettikleri sürece biz bu çalışmaları değerli buluyoruz. İkincisi, dini istismar eden birtakım yapılar var. Ondan birtakım rant elde ediyor ya da benzeri birtakım çalışmalarla doğru bilgiden şaşmış, sahih bilginin dışına çıkmış birtakım yapılar var.

Onlarla ilgili de Diyanet İşleri Başkanlığı olarak nerede yanlış yapıyorlar? Belki bunlar iyi niyetli de olabilir. İstismar etmediğini de düşünüyor olabilir. Bunlarla ilgili uyarılarımızı mutlaka yapmalıyız, yapmaya devam edeceğiz inşallah. Din İşleri Yüksek Kurulumuz bu konuda çalışmalar yapıyor. Üçüncü bir konu var ki din istismarını aşmış, terör örgütü olmuş yapılar var. FETÖ ve DEAŞ gibi. Bunu açıkça söylüyoruz."

"Milleti doğru dini bilgiye ulaştırmaya çalışıyoruz"

Erbaş, Diyanet İşleri Başkanlığının, FETÖ'nün gelişim sürecinde kamuoyunu doğru bilgilendirmediğine ilişkin eleştirinin hatırlatılması üzerine, Diyanet İşleri Başkanlığının elinden geleni yapmaya çalıştığını ancak her kurum gibi özeleştiri yaparak nerelerde eksikleri bulunduğunu anlamaya çalıştıklarını dile getirdi. 

Türkiye'de FETÖ gibi bir tehlikenin bir daha olmaması için milleti Kur'an ve sünnet merkezli doğru dini bilgiyle buluşturmaya çalıştıklarını vurgulayan Erbaş, "Bununla ilgili gerçekten teyakkuz halindeyiz. Milletimize de ben buradan çağrıda bulunuyorum; onlar da uyanık olsunlar, teyakkuz halinde olsunlar. Doğru dini bilgiyi Diyanet İşleri Başkanlığından, ilahiyat fakültelerinden öğrensinler." ifadesini kullandı.

"Çarşamba günü il müftüleri toplantısı yapılacak"

Bu konunun bir de güvenlik boyutu olduğuna dikkati çeken Erbaş, çarşamba günü 81 il müftüsüyle İl Müftüleri İstişare Toplantısı yapacaklarını bildirdi.

Erbaş, "Orada bir konferans planladık. Konferansın adı da 'Din istismarını nasıl önleyebiliriz ve güvenlik boyutu nedir?' Bunun artık güvenlik boyutuna gelmiş sürecini de takip etmek için Kamu Güvenliği Müsteşarımızı davet ettik. Birlikte çeşitli kurumlarla çalışıyoruz. Bu da en büyük örneğidir." dedi.

"Önümüzdeki günlerde açılacak"

Erbaş, vatandaşların cemaatlerle ilgili merak ettiklerini kime danışabileceklerine ilişkin soruya, "Vatandaşlarımız, Din İşleri Yüksek Kurulu, il ve ilçe müftülükleri vasıtasıyla Diyanet İşleri Başkanlığına ulaşabilirler." cevabını verdi. 

"ALO 190 Dini Danışma Hattı"nın gelecek günlerde tekrar açılacağını bildiren Erbaş, şunları kaydetti:

"Eğer basit bir soru ise orada hocamız cevabını verebilir. Ama müzakereyi ve araştırmayı gerektiren soruların anında cevaplarını vermeyeceğiz. Yazılı olarak onların adreslerine açıklamalı olarak göndereceğiz. Ama ben vatandaşlarımıza ve milletimize özellikle şunu tavsiye ediyorum. Böyle bir soru sormak istediğiniz zaman lütfen müftülüğümüze gidin müftümüz ile tanışın. Köydeyseniz imamımıza gidin. İmamımızla yüz yüze bu konuyu müzakere edin, o size anlatsın."

Diyanet İşleri Başkanlığının yurt dışında da din hizmeti verdiğini aktaran Erbaş, yurt dışında 106 noktada temsilci olduğunu, 22 ateşe ve müşavirlik koordinatörlük kadrosu talep ettiklerini söyledi.

"Türkiye'yi zor duruma düşürmek istiyorlar"

Almanya'daki cami saldırılarına da değinen Erbaş, net bir bilgi olmamakla birlikte saldırıların terör örgütlerince yapılabileceğini ifade etti.

Afrin'e yönelik Zeytin Dalı Harekatı'nda terör örgütlerinin ortak hareket ettiğine işaret eden Erbaş, şunları kaydetti:

"Onu net olarak bilemiyorum ama terör örgütleri olabilir çünkü Türkiye'yi zor duruma düşürmek istedikleri için oralarda daha rahat hareket ediyorlar. Düşünebiliyor musunuz? Afrin'de bizim ordumuzun yapmış olduğu terör örgütlerini temizleme harekatının intikamını camileri bombalayarak, camileri tahrip ederek alıyorlar. Adeta intikam alıyorlar. Onun için bu terör örgütlerinin din ve inançla hiçbir alakasının olmadığını, tamamen dine karşı, Müslümana karşı olduklarını gösteren en önemli göstergelerdir bu olay. Bunun milletimizin dikkatini çekmesi gerekiyor. Onların gerçek yüzlerinin ne olduğunun ortaya çıktığının milletimizin net bir şekilde görmesini sağlayan olaylardır bunlar."

İslam kelimesiyle reform kelimesini hiçbir şekilde yan yana getirmek doğru değildir

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın İslam ile ilgili uyarılarının farklı bir tarafa çekildiği hatırlatılarak Diyanet İşleri Başkanlığının bu duruma nasıl yaklaştığının sorulması üzerine Erbaş, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın uyarısının gayet yerinde olduğunu belirtti.

Erbaş, "İslam kelimesiyle reform kelimesini hiçbir şekilde yan yana getirmek doğru değildir. Cumhurbaşkanımızın ifadesi güncelleme konusu idi. Fıkıh her zaman güncellemeye müsaittir ve güncellenmesi de gerekir." dedi.

İslamın en önemli iki kaynağının Kuran ve sünnet olduğunu belirten Erbaş, Kuran ve sünnetin kıyamete kadar evrenselliğini, değişmezliğini, sabiteliğini devam ettireceğini söyledi.

"İslam'da sabiteler vardır. Bir de değişkenler vardır. Zaman değiştikçe ahkam da değişebilir. Ahkamın zaman zaman değişebileceğini biz ifade ediyoruz ki buna ihtiyaç var." diye konuşan Erbaş, zaman geçtikçe yeni problemlerin ortaya çıktığını ve o problemlere çözümler getirmek gerektiğini, bunun İslam'ın güncellenmesi değil, fıkhın güncellenmesi anlamına geldiğini dile getirdi.

Kendilerini dini otorite olarak görerek yorumlarda bulunan kişilere karşı da açıklama yapan Erbaş, İslam'ın kadın ve şiddet konusunu hiçbir zaman bir araya getirmediğini, Hz. Peygamberin kızlarına ve eşine hiçbir şekilde şiddet uygulamayarak rol model bir insan olduğunu söyledi.

Erbaş, "Kadına şiddet ile ilgili her türlü yorumu, düşünceyi biz Diyanet İşleri Başkanlığı olarak reddediyoruz. Çünkü kadın annedir ve her noktada insanın yanında ona yardımcı olan en önemli varlıktır. Ne Peygamber Efendimizin hayatında ne de İslam'da kadına şiddeti tasvip eden hiçbir kaynak yok. İslam'da kadına şiddetin yeri yoktur. Kadına yönelik istismarı artırır bu tür yorumlar ve düşünceler." dedi.

 "İlmi müzakere gerektiren konular televizyon ekranlarında konuşulmamalı"

Erbaş, Diyanet İşleri Başkanlığının rüşt yaşını geçmeden, anne olma vasfına ulaşmadan, çocuk yetiştirebilecek duruma gelmeden kız çocuklarının küçük yaşlarda evlendirilmesini asla tasvip etmediklerini belirterek, şunları kaydetti:

"Çeşitli açıklamalar yapan, yorumlar yapan, bilmiyorum, kendilerini dini otorite olarak görüyorlar mı ya da başkaları mı onları dini otorite olarak görüyorlar. Hani derler ya 'Şeyh uçmaz da müritleri onu uçurur.' bazen de böyle oluyor. O kardeşlerimize bu konuda çok dikkatli olmalarını ben özellikle istirham ediyorum. Bazı konular vardır ki ilmi müzakereyi gerektirir. İlmi müzakere gerektiren konuların milletin karşısında televizyon ekranlarında konuşulması doğru değildir. Milletimizi rahatsız ediyor. Ramazan ayı gelecek. Özellikle ramazanlarda nedense bazı medya organlarımız farklı düşüncelerdeki hocalarımızı karşı karşıya getirerek, milletimizi rahatsız edici bir tartışma ortamı getiriyorlar. Bu konuların ilmi ortamlarda tartışılması gerekiyor. Din İşleri Yüksek Kurulu üyeleri arasında tartışılması gerekiyor. İlahiyat fakültelerinde dar kapsamlı ilim adamlarının bulunduğu ortamlarda belki sempozyumlarda, panellerde tartışılması, medya ortamından uzak yerlerde tartışılıp, doğru sonuçlara ulaşıldıktan sonra toplumumuzla paylaşılması gerekiyor."

Doğru dini bilgiye dayanmayan konuların, doğruymuş gibi aktarılmasının yanlış olduğunu vurgulayan Erbaş, bu bilgiyi aktaran, paylaşan ve paylaşılmasına zemin hazırlayanları duyarlı olmaya davet etti. 

İslam dünyasında kadınlar üzerinden toplumsal hayatın kurgulamasına yönelik yaklaşım ve tartışmalar olduğunun hatırlatılması ve bu konudaki düşüncesinin ne olduğunun sorulması üzerine Erbaş, tartışmaların dini referanslara dayandırılarak yapılmasının yanlış olduğunu belirtti.

Editör: TE Bilişim