Küresel çevre sorunlarının arttığı günümüzde, organik tarım insan sağlığını korumak adına önemli bir adımdır. Organik ( Ekolojik, Biyolojik ), yıllardır yapılan endüstriyel tarımın insan sağlığı, ekonomi ve çevre açısından ortaya çıkardığı olumsuz sonuçların önlenmesi amaçlı bir tarım sistemidir. Organik tarım yüksek kaliteli üretimi hedefler.

Organik tarım 4 temel ilkeye dayalı üretim yapmaktadır.

* Sağlık İlkesi: Toprak, bitki, hayvan, insan ve gezegenimizin sağlığının korunmasına dayalı olması

* Ekoloji İlkesi: Ekolojik sistemlerle uyum içerisinde olması

* Dürüstlük İlkesi: Üretimin her aşamasında dürüstlüğün esas alınması

* Duyarlılık İlkesi: İnsan sağlığı ve çevre açısında sorumlu ve ihtiyatlı davranılması

Organik Gıda Üretimi Neden Arttı?

* Tüketicilerin gıda güvenliği ile ilgili endişeleri ( pestisit, antibiyotik, hormonlar, GDO ) 

* Geleneksel tarımın çevreye etkileri

* Teşvik eden devlet politikaları

* Teşvik eden mevzuat

Yanlış uygulamalar sonucu bozulan doğal ortamı, doğal dengeyi korumak amaçlı organik tarım sisteminde; sentetik kimyasal gübrelerin, ilaçların ve hormonların kullanımı yasaktır. Organik tarımın yapıldığı arazinin; geleneksel üretim yapan bölgelerden, işlek yollardan, ağır sanayi tesislerinden, maden işletmelerinden, kentsel atıksuların toplu olarak bırakıldığı alanlardan, kirletici atıklar içeren akarsu ve yeraltı sularından etkilenmeyecek mesafede olması gerekir. Ürünün yetiştirilmesi, toplanması, hasat, kesim, işleme, tasnif, ambalajlama, etiketleme, muhafaza, depolama, taşıma gibi ürünün tüketiciye ulaşmasına kadar olan tüm işlemlerin kimyasal madde ve tarım ilacı kullanılmadan yapılması esastır. Yukarıda bahsi geçen tüm işlemler yeterliliği onaylanmış kurum ve kuruluşlar tarafından düzenli aralıklarla denetlenerek organik tarım için yeterlilik onaylanır.

Dünya’ da Organik Tarım

Sentetik tarımın çevre ve insan sağlığı üzerinde olumsuz etkilerinin hissedilmesiyle, 1972 yılında Uluslararası Organik Tarım Hareketleri Federasyonu’nun(IFOAM/International Federation of Organic Agriculture Movement) kurulmasıyla organik tarım uluslararası nitelik kazanmıştır. Dünyada organik tarım ticareti 1980 li yıllarda gelişme göstermiş, 1990 lı yıllarda deli dana, dioksin ve GDO gibi konuların gündeme gelmesiyle birçok uluslararası kuruluşun gündemine girmiştir. Dünyada organik tarım konusunda ilk geniş çaplı yönetmelik AB tarafından 1991 yılında yayımlanmıştır. Son 5 - 6 yılda Dünya çapında hızlı bir gelişme seyri gösteren organik tarım, 120 ülkede yaklaşık 31,5 milyon hektar alanda ve 622.782 tarım işletmesinde organik tarım yapılmaktadır.

Dünyada kıtalara göre organik tarım alanlarını incelersek;

- Avrupa’da 10 milyon ha

- Amerika’da 11 milyon ha

- Asya’da 2,8 milyon ha

- Avustralya’da 12,1 milyon ha

Bazı ürünlerin organik olarak en çok yetiştirildiği ülkeler aşağıdaki gibidir;

- Organik turunçgil: İtalya

- Organik kahve: Meksika, Paraguay

- Organik kakao: Dominik Cumhuriyeti

- Organik üzüm: İtalya, İspanya, Fransa

- Organik zeytin: İtalya, İspanya, Tunus

- Organik pamuk: Türkiye, ABD

- Organik tahıl: İtalya, ABD

- Organik pirinç: Tayland, Filipinler

Türkiye’ de Organik Tarım

 Avrupalı organik tarım firmalarının öncülüğünde 1980 li yılların ortalarında sözleşmeli tarım sistemiyle ihracata yönelik olarak başlamıştır. Türkiye de organik tarım 3 ayrı dönem olarak incelenebilir.

* 1984-1993 herhangi bir ulusal hukuki düzenleme yoktur. Ülkemiz organik tarımla yeni yeni tanışmaktadır ve üretim ithalatçı ülkelerin kurallarına göre sürdürülmüştür.

* 1994-2002, yönetmelik düzeyinde bir takım gelişmeler yaşanmış ve bu dönemde organik tarım faaliyetleri özellikle Ege bölgesinde gelişmeye ve yaygınlaşmaya başlamıştır.

* 2003’den günümüze kadar gelen dönem de, 03 Aralık 2004’de Organik Tarım Kanunu yayımlanmış ve bunu 10 Haziran 2005’de yürürlüğe giren Organik Tarımın Esasları ve Uygulanmasına İlişkin Yönetmelik takip etmiştir.

İlerleyen yıllarda ürün yelpazemizde genişlemeler olmuş; sert kabuklu ve kuru meyveler, dondurulmuş meyve ve sebzeler, yaş meyve ve sebzeler, baharat ve bakliyat üzerine de üretim ve ihracatımız başlamıştır. Bunların yanı sıra gülsuyu, gülyağı, zeytinyağı, pamuk ve tekstil ürünleri üretim ve ihracatı da hız kazanmıştır. Ülkemizde Organik pamuk üretiminin artmasıyla organik tekstil sektörü giderek önem kazanmıştır.

TÜİK verilerine göre 2011 yılında organik tarım geçiş süreci dahil toplam ürün sayımız 225, toplam çiftçi sayımız 42.460, organik tarım yapılan toplam alan 614,618 ha’ dır.

Ülkemiz; ekolojik, coğrafi ve topografik yapısı ve aynı zamanda çeşitli iklimleri barındırması sebebiyle birçok organik ürünün yetişmesine imkan tanıyan büyük bir potansiyele sahiptir. Ayrıca Türkiye sanayileşmiş diğer ülkelere kıyasla, tarımda birim alanda kullanılan kimyasal girdi miktarı çok düşük bir ülkedir. Kimyasal girdi miktarı açısından, Türkiye’nin doğusunun diğer bölgelere göre, organik tarıma geçişi daha kolaydır. Ülkemiz de organik tarım ürünleri ihracatı giderek artsa da Dünya pazarındaki payımız çok düşüktür. Mevcut potansiyelin geliştirilmesi açısında; organik tarımda dış pazarın geliştirilmesi yanı sıra, iç pazarında geliştirilmesine odaklanılmalı, Hükümet bu konuda üstüne düşeni yapmalıdır.

 

Yazarın www.maraspusula.com daki diğer yazıları.