Hayatta hiçbir insan Lâ yüs'el ve masum değildir. Reis gibi liderler, Ayetullahlar, şeyhler, evliyalar vs. her kim olursa olsun, neticede bizim gibi beşerdir. Peygamber efendimizin bile; "ben de sizin gibi bir beşerim. Ya Fatıma! amelinle kendini kurtarmaya bak." gibi buyruklarının olduğunu ve inancımızın bunu gerektirdiğini hepimiz biliriz.

Biz; "Reis'in gösterdiği adayları destekleyelim." dedikçe yanlış anlayan dostlarımız oluyor. "Haşa, Reis de insan değil mi, yanılamaz mı ve yanıltamazlar mı" diyenler oluyor. Özellikle suyu bulandırmak isteyenler, "Reis'i yanıltmadıkları ne malum?" sözünü sıkça kullanıyorlar. Ancak, bu konularda elinde net bilgi olan hiç kimse yok. Herkes tahminlerde bulunuyor. "Şu şuna yakın, bu da şuna yakın olduğuna göre..." ile başlayan cümleler kurularak, tahminler yürütülüyor ve kafaların karışması sağlanmaya çalışılıyor.

Bu yola çıkanlar, elbette eleştirilecekler ve bütün eleştirilere açık olacaklar. Bunlar siyasetin olmazsa olmazlarındandır. Önemli olan, tenkitler yapılırken büyük fotoğrafın zarar görmemesine dikkat etmektir.

Gösterilen adaylar, kamuoyunun büyük çoğunluğu tarafından "hırsız, namussuz, hain" gibi büyük suçlarla tanınıyorlarsa, hep birlikte isyan edelim. Ama mükemmel olmadıkları için, bizim sokaktan geçmedikleri için, gözlerinin üstünde kaşları olduğu için eleştiriliyorlarsa, bu işin içerisinde bir bit yeniği var demektir. Ki, bu adayların büyük çoğunluğu henüz denenmediler bile..."Ayrıntılarda boğulmak" kavramı, tam da bu durumları izah etmek için kullanılır.

Ülkemiz, lider merkezli çalışan bir sisteme sahiptir. Lidere tabi olmak bu milletin genlerinde vardır. Her aday, milletvekili olduktan sonra elbette şehri ve memleketi için çalışacaktır ancak en önemli konu; Reis'le uyum içerisinde çalışması ve onun elini güçlendirmesidir. Bu sebeple ısrarla söylüyorum, eften püften meselelerle, Reis'in elini zayıflatacak, onu mecliste acizliğe düşürecek hamlelerden uzak durmalıyız.

Bazı konuları aile içinde konuşmalıyız. Biz konuştukça, kimlerin bayram ettiğine ve kimlerin üzüldüğüne dikkat etmeliyiz. Dün saat 17 : 00 itibariyle yeni bir safhaya geçildi. Bundan sonrasında birlik içerisinde hareket etmeli, geçmiş birikimleri ve memleketin geleceğini düşünmeliyiz. Çalışmalar yarım bırakılırsa, ülkemizin içinde, sınırlarımızda, gönül coğrafyamızda nelerin olabileceğini hesap etmek zorundayız. Sendelememizi, dağılmamızı, zayıflamamızı dört gözle bekleyenlerin, bunu sağlamak için neler yapabileceklerini düşünmek zorundayız. Konunun; ekonomiden de, yollardan da, “senin benim adamım” tartışmasından da daha önemli olduğunu bilmek zorundayız. En önemlisi de; 15 Temmuz işgal girişiminin bitmediğini ve bitmeyeceğini, haçlı ittifakının boş durmadığını, piyonlarını değiştirerek yola devam ettiğini bilmek zorundayız.

Bizim gibi gönül coğrafyamızın liderliğini yapmış ve yapmaya da devam etmek isteyen bir ülkenin hiçbir seçimini normal seçim olarak göremeyiz. Her seçimde mutlaka projeler hazırlanır, tuzaklar kurulur, algılar üzerinde oynanır vs. Ama Allah'ın izniyle halkımız her şeyin farkına varmaya başladı. Bu sebeple, istikbalin güzel olacağından yana zerre kadar şüphem yok. Rabbim, yar ve yardımcımız olsun, birliğimizi, muhabbetimizi, kardeşliğimizi bozmak isteyenlere fırsat vermesin.