CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmaya, vatandaşları selamlayarak başladı. 

Ayrımcılık nedir bilmediklerini, kimseyi ayırmadıklarını belirten Kılıçdaroğlu, "Farklı siyasi görüşlerde olan, farklı bölgelerde yaşayan, farklı dilleri, inançları olan vatandaşlarımız olabilir. Madem ki al bayrağın altında birlikte yaşayacağız, size söz veriyorum birlikte huzur içinde yaşayacağız." ifadesini kullandı.

"Badem sütüyle besleniyor"

Eğitimin perişan vaziyette olduğunu, hiçbir annenin okuldan memnun olmadığını savunan Kılıçdaroğlu, annelere, "2019'da bu ülkeye demokrasiyi getirecek olan sizlersiniz. Bu ülkede kul hakkı yiyenleri de kapının önüne koyacaksınız." diye konuştu.

Ekonominin de iyi götürülemediğini iddia eden Kılıçdaroğlu, Haymana'nın bir köyünde sütçülük ve hayvancılık yapan 58 yaşındaki bir vatandaşın, Ziraat Bankasından kredi çektiğini, ancak daha sonra borcunu ödeyemediğini, hayvanlarını ucuza sattığını, bankanın haciz koyduğunu, bankanın önüne süt dökmek zorunda kaldığını anlattığını aktardı.

CHP'li büyükşehir belediyelerinin kırsalında çalışanların mağdur olmadığını, bütün süt üreticilerinin hayatlarından memnun olduğunu iddia eden Kılıçdaroğlu, "Aynı mağduriyeti sen yaşadın, binlerce çiftçi yaşamasın diye Ankara'yı senden istiyorum. Sen mağdur olurken, çocuğuna harçlık bulamazken, sütü dökerken, sarayda oturan zat badem sütüyle besleniyor. Millet süt, kuru ekmek bulamıyor, beyefendi badem sütüyle besleniyor." ifadesini kullandı.

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "Bunu dış güçler yapıyor." denildiğini belirterek, şu görüşlere yer verdi:

"Sen çocuk musun? Çocuğu kandırırlar. Verirsin şekeri kandırırsın. Sana ne verdiler de kanıyorsun? Dış güçlermiş. Yok öyle bir şey. 'Bir günde mazota iki sefer zam yap' diye dış güçler mi söylüyor? Zammı sen yaptın. 'Devletin kozmik odasını terör örgütüne aç' diye dış güçler mi söyledi? Sen açtın. Büyük ihaleleri dolarla yapıyorsun. Dış güçler mi diyor? Sen yapıyorsun. 'Bunların tamamı dış güçlerin oyunu' diyor. Bunların tamamı senin oyunun kardeşim. Memleketi samana dış güçler mi teslim etti? Dış güçler mi söyledi 'et ithal et' diye? Dış güçler mi söyledi 'Süleyman Şah Türbesi'ni kendi topraklarından kaçır' diye? Bir de 'Ben milliyetçiyim' diyor. Batsın senin milliyetçiliğin. Dış güçler mi Türkiye Cumhuriyeti'ni tefecilere mahkum etti? Sana zorla mı borç para verdiler? 15 yılda 150 milyar dolar faiz ödedin. Dış güçler mi dedi 'gel bize faiz öde' diye? Yakayı kaptırmışsın talimat alıyorsun. Talimatı yerine getirmezsen faiz, dolar yükseliyor. Asıl neden bu.

Seçim diyorlar ya, olacak inşallah. Bunları göndereceğiz. Vatandaş gönderecek. Bıktık artık. Bunları dış güçler yapıyorsa o zaman bu devleti kim yönetiyor diye sana soru sorma hakkım var. Dış güçler yapıyorsa senin fonksiyonun ne? Badem sütü içmek mi senin fonksiyonun? Artık bunlar devleti yönetemiyor. Gidemiyorlar da. Onların sözcüsü konuştu; 'Seçime gidelim' diye. Diyorlar ki, 'artık biz yönetemiyoruz, biz gideceğiz, vatandaş bizi göndersin.' Bu ülkeyi doğru dürüst, adam gibi, insan gibi yönetecek yöneticilere ihtiyacımız var. Kul hakkı yemeyen, düzgün, namuslu, vatandaşa hesap veren, her kuruşun hesabını veren yöneticilere ihtiyacımız var. Yönetemiyorlar Türkiye'yi. Bunu da artık itiraf ediyorlar."

Sakız Karakolu'na ziyaret

Hatay'da Sakız Karakolu'na yaptığı ziyareti hatırlatan Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Sakız Karakolu'na gittim. Öyle kendimize asker elbiseleri falan diktirmedik, 'ayıptır' dedik. Komutandan erine kadar hepsinin morali iyi. Atatürk'ün büstü önünde fotoğraf çektirdik ve şu cümleyi kullandım komutana karşı: 'Vatan size minnettardır.' Beyefendi ben Hatay'a gidince bağırmış yine, 'Bay Kemal postalın eksikse sana postal da gönderelim. Olur ya parka falan eksikse onu da gönderelim. 'Ben postalı da parkayı da 1968'lerde giydim. Sen 6. Filo'nun önünde secde ederken, ben Türkiye'nin bağımsızlığını savundum. Benim postala, parkaya ihtiyacım yok. Ama benim kuşağım, postalıyla, parkasıyla Filistinlilerin yanına gitti. Bizim gencecik filizlerimizin mezarları şu anda Filistin topraklarındadır. Erdoğan bilir mi? Bilmez. Tarihini bilmez. Onun tek bildiği şey, yeşil dolarlardır. Bana postal ve parka gönderecekmiş. Eğer elinde fazla varsa oğluna ver, gönder askere. Ha yoksa oğlum askerden geldi, parkasını ve postalını senin askerlik yapmayan çocuklarına göndereceğim."

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kahraman ordunun sırtından politika yapmak istediğini belirten Kılıçdaroğlu, "Ordunun kahramanlığını ÖSO'ya mal etmek istiyor. 'ÖSO bir Kuvayımilliye hareketidir' diyor. Ne demek ya, ağzını yıkayacaksın önce Kuvayımilliye demen için. Bu ülkenin muhafazakarı, ülkücüsü, dindarı Kuvayımilliyenin ne olduğunu gayet iyi bilir. Ne demek ÖSO ya? Hangi Kuvayımilliyeci para alarak vatan savunması yaptı? ÖSO dediğin, parasını veriyorsun lejyoner. Ayrıca hangi Kuvayımilliyeci tarihinde yağma ve talan yapmıştır? Yok böyle bir şey. Askerlerimize bakın, çocuklar kucaklarındadır. Yaşlılara yardım ederler. ÖSO’ya bakıyorsun dükkanlarda yağmalarda." diye konuştu.

Editör: TE Bilişim