Güzel Kur’an’ı güzel okuyan bir okuyucu; fetih sûresinin ilk sayfasını akşama kadar her ortamda okusa, dinleyenlerin etkileneceğinden şüphemiz yok. Bu ortamlar; cenaze, düğün, yemek sonrası, konferans öncesi, toplantı sonrası veya öncesi, hatim sonrası gibi çok değişik durumlar için söz konusu olabilir. Her bir olayın mahiyeti farklıdır ve orada bulunan konuşmacılar hâzirûna konuşma yaparlarken bu mahiyete binaen farklı konuşmaktadırlar. Ama okunan Kur’an-ı Kerim, sürekli fetihten bahsetmeye devam etmektedir. Ölümde fetih, düğünde fetih, mirasta fetih, konferansta fetih vs. Böyle bir saçmalık olabilir mi? İyi ki dinleyenler anlamıyorlar. Keşke anlasalar da başlarını sallarlarken Kur’an’ın anlamına göre sallasalar. İnsanları etkileyen; ses değil de, anlam olsa. Her konuyla ilgili ayetler var. Değişen konulara göre hazırlık yapılarak, cemaate Allah’ın o konuyla ilgili ayetlerini anlamıyla birlikte okumak daha güzel olmaz mı?

Hadislere, fıkıh ekollerine, ilim erbabına itiraz etmeyen bir müslümanın, Kur'an'ın mealini okumasında ve onu anlamaya çalışmasında ne gibi bir sakınca olabilir? Böyle bir müslümana; "Bütün bu kitaplar, tefsirler, fıkıhlar, kelamlar, akaidler, hadisler, kıssalar, zaten senin Kur'an'ı anlaman için yazıldı. Kur'an'ı anlamak öyle kolay değil, sen şu kitapları okursan daha iyi olur." diyerek önüne onlarca, yüzlerce kitap koymak ne kadar doğrudur? Dengeyi korumak çok da zor olmasa gerek. Müslüman; hem yazılmış olan eserlerden, çıkarılmış olan fıkhî hükümlerden faydalansın, hem de Rabbi'nin bizzat kendisine gönderdiği mektubu anlamaya çalışsın. Bunlar birbirine engel olan durumlar değil.

Hayatında bir defa bile Kur'an'ın anlamını merak etmemiş, binlerce fikir kitabı okumuş, alimlerden istifade etmiş bir müslümana, ahirette; "Bunca kitap okudun, neden Kur'an okumadın?" diye sormazlar mı?

Kur'an'ın ruhunu anlamayan müslümanların, islam için yola çıktığını söyleyen kişilerce, gruplarca, örgütlerce nasıl kullanıldığını görmüyor muyuz? Cesur olalım, ayetlerle ilgili beynimizi yoralım, akşama kadar belki sabahlara kadar, "Rabbim bana ne demek istedi?" sorusuna cevap aradığımız zamanlar olsun. Bunu okuyan birileri hemen; "hatim okumayalım o halde, meal okuyalım" diyebilir. Kesinlikle böyle bir durum söz konusu değil. Hatim okumak da önemlidir ama aralarda, çok okunan yerlerden başlayarak, ayetleri anlamaya çalışmalıdır. Özellikle namazda okuduğumuz ayetleri ve duaları mutlaka anlayalım. Namazımızı düşünerek, heyecanlanarak, ağlayarak ve zevkle kılmak istiyorsak bu şart.

Rabbim, Kur'an'ı herkesin anlayacağı şekilde indirdi. Eğer, anlamadan okumak yeterli olsaydı, kitap dolusu ayete ne gerek vardı. İhlas gibi ayet sayısı az olan bir sûre gönderilir, bunun her yerde okunması istenirdi. Namazımızda, cenazemizde, düğünümüzde, işimizde, alışverişimizde, devlet düzenimizde, mirasımızda, nasihatlerimizde okuduğumuz farklı farklı ayetler olsun ve bunların farkını biz de hissedelim. Kur'an okunan bir ortamda dinleyiciler, sadece ses güzelliğine ve başkalarının etkilenmesine göre duygulanıyorlarsa, ortada çok büyük sorun var demektir. Müslümanların Kur'an'ı anlayarak duygulanacağı, ağlayacağı, sevineceği zamanlar ne zaman gelecek?

Özetle; Rabbimizi tanıyalım, bize gönderdiği mesajlara kulak verelim. Bunu yaparken, bir yandan islam alimlerinden istifade edelim, bir yandan da Kur’an’ın anlamını okuyalım. Hayatının bir ayetle nasıl değişeceğine şahit olmak istiyorsan bunu yapmalısın. Merak etme, Peygamberler, sahabeler, Allah dostları hep böyle yaptı. Kur’an’ı anlayarak yaşadılar ve senden de bunu isterler. Her şeyden önce Cenab-ı Allah, gönderdiği ayetlerin bizzat senin tarafından anlaşılmasını ister.