Kahramanmaraş Kültür Park konferans salonunda düzenlenen programa AK Parti Kadın Kolları Başkanı Ayşe Cesur ve Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi Kadın Aile Şube Müdürü Ayşe Sofioğlu’da katıldı.

Sofioğlu programda yaptığı konuşmada, ‘’Müdürlük olarak ümmetin direnişine imza atmış bir kadın kardeşinizi sizlerle buluşturmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Hali hazırda sıkıntıda olduğumuz şu günlerde bu buluşmanın çok daha anlamlı olduğunu düşündük. Safiye hanımda bizleri kırmadı. konuğumuz oldu’’ dedi.

15 Temmuz’u biz ne kadar anlatsak İstanbul’da Ankara’da bizzat yaşayanlar kadar ifade edemeyiz diyen Sofioğlu, Köprüdekiler ve İstanbul’da bulunanlar kadar hareketli yaşamadık. Ben Bursa’daydım. Orası da biraz hareketliydi ancak İstanbul kadar değildi. İstanbul’da olayları bizzat yaşayan, kurşun yiyerek canı yanan ve buna rağmen silahsız bir hanım efendi olarak tankların karşısına çıkarak askere dur diyebilen Safiye Bayat hanımefendiden dinlemenin çok daha anlamlı olduğunu düşündüğünü söyledi.

Şube Müdürü Sofioğlu, O günü Safiye hanımdan dinlemek yüreğimize değecek ve dokunacaktır. Diri kalsın, dertlerimizi bilelim ve buna göre davranalım diyoruz. Ümmetin derdidir. Etrafımız yangın yeridir. Aramızda gençlerimiz var. Gençlerimizin duyması gerekir, bizler zor zamanlar yaşadık ama yeni nesil 15 Temmuz gecesine kadar zor zaman görmemişti. Kahramanmaraş halkı İstanbul halkı kadar zor zaman görmedi. O yüzden Safiye Bayat hanımefendiden dinleyelim inşallah’’ diyerek sözlerini tamamladı.  

Program, Şair Esra Şahin’in şiirini seslendirmesinin ardından, Şair Yaşar Demirel şiirini seslendirmesi ile devam etti.

Safiye Bayat sahneye gelerek 15 Temmuz gecesi köprü’de yaşadıkları o anları anlatarak, askerlerin yanlarına gittiğini, onlara yapmamaları konusunda ikna etmek için konuşma yaptığını lakin oradaki komutan tarafından terslendiğini söyledi.  Askerleri ikna edemeyeceğini anlayınca, tekrardan polis panzerlerinin oraya doğru ilerlediğini ve o anda askerlerin ateş açtığını belirterek, ‘’Öyle bir andı ki, o an yerin altındakilerde üstündekilerde sizinle oluyor. Allah’a hamdolsun o an hiçbir kurşun bana isabet etmedi. O an tek derdim, birkaç grup daha vardı. Askerlere doğru ilerlemek isteyen, onları ikna etmeye çalıştım. Kardeşlerim bunların ikna olacak bir tarafı yok. Ne olur kardeşlerim ilerlemeyin, gitmeyin’ dedim. Orada bir kardeşimin sözleriyle alev alev yüreğim yandı. Bana, ‘abla biz şahadeti tatmaya geldik, şahitlik etmeye geldik, nasıl geri dönelim, hayat geri gitmiyor, yürümek lazım abla’ dedi.

Bu kardeşlerinizin arkasında ben ne yapayım, durdurabilir miydim? Ne haddime. Onlarla beraber ilerledik. Ateş hattına girdiler 3-4 sıra önümdeki tüm kardeşlerim kanlar içinde yerde kaldı. Lakin dedik ya, onlar zalimlerin de en büyük zalimleriydi. Ateş hattındaki hiçbir yaralı kardeşimizi almamıza izin vermediler. Çünkü amaçları kan kaybından ölmeleri idi. El kaldırarak giden yaralıyı vurdular. Yaralıyı almaya gideni vurdular. Herkes yaralı, her yer kandı. Yaralılardan taşıyabildiklerimizi oradan kaldırdık. O sıra bir bayan kardeşimizin yaralandığını duyunca, hemen gidip onu kaldırıp taşımak istedim. Düşüncem şu ki, bayan kardeşim olunca başka bir elin ona dokunmasını istemedim. Ben o kardeşime doğru giderken vuruldum. Katliam gibi bir geceydi. Siz hiç Türk askerinin teröriste silah doğrulttuğunu gördünüz mü, mümkün değil. Öncesinde 3 kere uyarırlarmış. Bunlar, masuma, silahsıza silah doğrultup, yaralıları almamıza dahi müsaade etmeyen caniler idi.”dedi.