Tüketici Hakem Heyetine başvuruda yaşanan zorluklar

Tüketicimiz 05.04.2016 tarihinde bir arkadaşı vasıtasıyla 1.500 liraya bir telefon alıyor, bir müddet sonra telefonda bazı arızalar baş gösteriyor ve yaklaşık iki yıl içerisinde telefonu tam 6 kez servis görüyor. Servis her seferinde telefonu onardığını iddia ederek telefonu tüketiciye iade ediyor.

Tüketici, kendi ifadesiyle ‘garanti süresinin bitimine yaklaşık on gün kala’ Tüketici Hakem Heyetine başvuruyor, ancak heyette görevli personel, faturada ismi geçen kişinin başvurması gerektiğini, fatura başkası adına olduğu için heyete başvurma yetkisi olmadığını, faturada ismi geçen kişinin müracaat etmesi gerektiğini söylüyor. Gerekçe ilginç; telefon çalıntı olabilirmiş.

Yaşadığı mağduriyeti sineye çekmesi gerektiğini düşünen tüketici hak arama yollarını kullanmaktan vazgeçiyor. Tesadüfen karşılaştığımızda, problemini hakem heyetine taşımaya kendisini ikna ediyoruz ve dilekçesini heyete intikal ettiriyoruz.

Öncelikle bir konunun altını çizmekte fayda görüyorum. Hakem heyetlerinin tüketici şikâyetlerini kayda almadan henüz başvuru aşamasında iken sözlü olarak reddetmesi doğru değildir, bu kabul edilemez. Her türlü dayanaktan yoksun şikâyetlerin bile yargıya taşınma hakkı vardır, bu tür talepler elbette yargı süzgecinden geçirilecek ve yasaya uygun olmayan talepler yargı kararıyla reddedilecektir. Bu nedenle, tüketici talepleri heyetin süzgecinden geçirilmeli, talep haksız görülüyorsa bu heyet kararıyla reddedilmelidir. Tüketici buna rağmen haklı olduğunu düşünüyorsa konuyu yargıya taşıyabilmelidir. Aksi takdirde, konuları değerlendirmekten aciz bazı görevliler tüketicilerin haklı taleplerinin önüne engel olarak çıkabilirler.  

Örneğimizde de görüldüğü üzere, tüketicimiz bir başkası üzerinden telefonu edinmiş ancak bu edinme şekli gerekçe gösterilerek konu hakem heyetine taşınmaya bile gerek görülmeden, henüz başvuru aşamasında iken reddedilmiştir.

Bu davranış hukuka tamamen aykırıdır, Şöyle ki;

  1. Tüketici olmak için fatura sahibi olmak gerekmez, yasaya göre ‘ticari ve mesleki olmayan amaçlarla hareket eden’ herkes tüketicidir. Buna göre, bir malı edinen de, kullanan da, bu maldan yararlanan kişiler de tüketici olarak kabul edilir ve bu kapsamdaki her fert yasanın korumasından faydalanabilir.
  2. Başvuranın tüketici olup olmadığı konusunda bir tereddüt var ise dahi bu, başvuruyu alacak personelin karara bağlayacağı bir durum değildir, buna ancak hakem heyetleri karar verebilir. Doğru ya da yanlış heyetin vereceği her kararın yargıya taşınması ve bu yönüyle denetimden geçirilmesi mümkündür. İlgili personel başvuruyu şifahi olarak reddetmekle tüketicinin yargıya gitmesinin önünü kesmiş oluyor, çünkü yasamıza göre 6.860 liraya kadar olan uyuşmazlıklarda doğrudan mahkemelere başvurulması yasaktır.  
  3. Malın çalıntı olma ihtimalinden yola çıkmak da mümkündür ancak heyetin konuyu incelemesi sürecinde ya da yargıya taşınacaksa yargı aşamasında bu ihtimal dava konusu edilebilir, nihayetinde bu sorunu çözecek olan da yine yargı olacaktır.

Açıkladığımız nedenlerle, başvurunun şifahi reddedilmesi hem görevi savsaklamayı gerektiren idari bir suçtur hem de hukuken birçok sakıncayı içermektedir. Tüketicilerimiz bu türden davranışlarla karşılaştıklarında bu tür davranışların bir daha tekerrür etmemesi için konuyu mutlaka idari mercilere taşımalıdırlar.

Garanti süresi iki yıl sonra otomatikman sona erer mi?

6502 sayılı yasada malın garanti süresinin en az iki yıl olduğu hüküm altına alınmıştır. Ancak bu hüküm 05.04.2016 tarihinde satın alınan malın garanti süresinin 05.04.2018 tarihinde sona ereceği anlama gelmez.

  1. ‘İki yıl’ı hesaplarken servisten geçen süreler dikkate alınmaz, yani diğer bir deyişle bu süreler garanti süresine eklenir. Dolayısıyla tüketicinin ‘garanti süresinin dolmasına on gün kala’ şeklindeki ifadesini de bu açıdan yeniden değerlendirmek, Servis fişleri üzerinden serviste geçen süreleri belirleyerek garanti süresine eklemek gerekiyor. Buna göre, altı kez servise gönderilen telefonun her gönderimde serviste bir hafta kaldığını varsaydığımızda dahi garantinin bitmesine en az altı yedi hafta kaldığını söyleyebiliriz.
  2. İşin diğer boyutu da, serviste geçen süreler eklenmesine rağmen garanti süresi dolmuş olsa bile tüketicinin yine garanti haklarından faydalanma imkânı bulunabilir. Eğer, malda oluşan arıza garanti süresi içinde meydana gelmiş ve bu arıza tekrarlayıp duruyorsa garanti süresi sona erse dahi tüketiciler yine bu haklardan yararlanabilir. Yaşadığımız tecrübelerden de biliyoruz ki, bazı kötü niyetli firmalar oyalama taktiği uygulayarak garanti süresini doldurmaya çalışabilirler, eğer hal böyle ise, hukuk düzeninin bu tip satıcıları korumadığını/koruyamayacağını söyleyebiliriz. Türk Medeni Kanunun 2. maddesine göre, herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz. Olayımızdaki sürece baktığımızda garanti süresi içerisinde oluşan arızanın giderilemediği ve garanti süresinin dolmasına az bir zaman kala halen devam ettiğini görüyoruz. Dolayısıyla süre dolmuş olsa bile tüketici aynen garanti süresinde imiş gibi seçimlik haklarını kullanabilecektir.