Türk Toplumu 15 Temmuz’dan önceki son topluca mobilize oluşu hadisesine istiklal Harbi sürecinde denk geliyoruz. Türk milleti vatan toprağını işgal eden İngiliz, Fransız ve Yunan’a karşı kadın erkek çoluk çocuk seferber olmuştur.

Böylesi bir mobilizasyon Cumhuriyet tarihinin hiçbir evresinde tekerrür etmemiş, toplum hoşlanmadığı dayatmalara dâhilululemrin iradesi muamelesi yaparak kerhen rıza göstermiştir.

15 Temmuz bu bakımdan Türk orta sınıfının büyük çoğunluğunu teşkil eden muhafazakârların istiklal Harbi sonrası ilk toplu mobilizasyonu olarak tarihe geçti.

Üstelik 15 Temmuz herhangi bir organizasyon olmadan, insiyaki bir refleks, bir patlama olarak tarihe geçti; tıpkı MARAŞ’IN KAHRAMAN AHALİSİNİN SÜTÇÜ İMAM’IN BAŞKALDIRISIYLA İNSİYAKİ OLARAK ORGANİZE OLMASI GİBİ

15 Temmuz’un istiklal Harbi’ne benzetilmesi ve bir bağımsızlık mücadelesidir. Mobilize olan kitlenin motivasyonu göz önünde bulundurulduğunda ise TÜRK milletinin farkını ruhumuzda ve bedenimizde hissetmekve hissettirilmesi gibidir.

Bununla birlikte bu mobilizasyonun ne anlama geldiği ve ne gibi neticeleri olacağını geçmişe baktığımızda yani istiklal Harbi sürecinde buluyoruz. Toplumun merkezi son olarak topluca mobilize olduğunda Cumhuriyet’i kurmuş ve Türkiye’nin bundan sonra nasıl bir irade ile yönetileceğine karar veren iradeyi ortaya koymuştu .

TÜRK toplumunun harekete geçtiği anda iddia edilenin aksine hiç de edilgen bir karakter ortaya koymadığı, aksine son derece belirleyici bir irade olarak ortaya çıktığının en büyük delili yeni devlet ve toplumun kuruluş sürecidir. Bu mobilizasyonun ancak hayati önem taşıyan tehlikeli anlarında meydana gelmesi ve bunun haricinde Türk insanı mobilize olmayı sevmediği, Buna mukabil bir kez mobilize olduğunda Türk toplumunun nasıl bir irade ortaya koyduğu ve ülkeye bir aktör olarak nasıl yön verdiği 15 Temmuz ve sonrasında 16 Nisan refarundumu sürecinde hep birlikte gördük hissettik ve algıladık.

İşgale direnen muhafazakar iradesini ortaya koydu, devletineve siyasi iradesine sahip çıktı. Bu bakımdan 15 temmuz milletin ,devletin asıl sahibinin kendisi olduğunu ortaya koyduğu ve edilgen olmayı reddettiği bir hareket olarak tarihe geçmesinin yanında TÜRK siyasal tarihinde yeniden kuruluşun miladı olarak anılmayı fazlasıyla hak ediyor. Yeniden kuruluş sürecinin siyasi üst yapısı 16 Nisan’da kabul edilen Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile inşa edilmeye başlandı. Toplumsal boyutta ise altyapısal bir değişiklik ve derinden yaşanıyor. Bugün  Türk milleti Cumhuriyet tarihinde hiç olmadığı kadar vardır, kendi kendini tanımlamakta ve var etmektedir…

İstifadenize ve Ferasetinize Bırakıyorum.

Selam Dua Ahde Vefa ve İnfak İle

Dua Zincirlerinde Buluşmak Niyetiyle

 

Maraş Pusula Haber - www.maraspusula.com / Yazar, Furkan Eren