Yeni sistem nasıl olur, yoksa değişen hiçbir şey olmaz mı bilemem. Bu sistemle ilk defa milletvekilleri ve cumhurbaşkanı seçilecek. Uygulamalara bakarak ilerde kanaatimizi yazarız. Önceki sistemin işleyişini gözden geçirmek istiyorum.

Aday adaylığı ücreti, üç dört ay yetecek kadar birikimi ve seçim çalışmalarında harcayacak kadar parası olanlar müracaatlarını yapıyorlardı. Bu imkanı olmayanlar, dışardan şartlı desteklerle aday adayı oluyorlardı. Başvuru sonrası, kendini tanıtma faslı başlıyordu. STK ları, esnafları, kurumları, kanaat önderlerini, taziye evlerini ziyaret eden aday adayları kendilerini tanıtmaya çalışıyorlardı. Bu safhada, kayınbabanın gözüne girmek için camiye gitmek zorunda kalan yeni damat adayı hikayesine benzer durumlar da yaşanmıyor değildi.

 Bir yandan da Ankara'yla temaslar kurulmaya çalışılıyor, her gün değişen kesin aday listesinin içerisine girilmeye çalışılıyordu. Tanıtım faslından sonra Ankara'ya çadır kurma, fısıltıları takip etme ve fırsatları yakalama sürecine giriliyordu. Toplamda bir kaç ay süren bu dönemde aday adayları melek gibidirler. Çok mütevazi, geniş, kucaklayıcı ve idealist görünürler. Hepsi de, telefonlarına 24 saat ulaşılabileceği mesajları verirler, gece gündüz hizmete hazır olduklarını, bir ayaklarının sürekli şehrimizde olduğunu, STK ları, esnafı, halkı çok önemsediklerini ima etmeye çalışırlar.

Vee kesin aday listesi açıklanır. Bir müddet de hazım problemleri yaşanır. Kırılanlar, dökülenler, öfkelenenler olur ama belli etmek istemezler. Sakin ve sadık görünmeleri gelecekleri açısından çok önemlidir. Çünkü belediye başkanlığı adaylığı, bir üst makama zıplama arzusu, gelecek seçimlerde tekrar aday olma hevesi gibi istekleri kaybetme tehlikesi yaşanabilir.

Buraya kadar hiç kimsenin kalitesini, ne niyetle yola çıktığını tam olarak bilmek mümkün değildir. Ancak seçmen, aday adaylarının hangisinin milletvekili olacağını net olarak bilemediği için her gelene temkinli yaklaşır, sanki kazanacakmış gibi muamele yapar. Bunu ev sahipliği nezaketiyle yorumlamak da mümkündür.

Kesin listeye girenlerin coşkulu çalışmaları, sokak sokak, mahalle mahalle, köy köy dolaşmaları başlar. Bunların milletvekili olma ihtimalleri, listedeki sıralarına göre belirgin hale gelmiştir. Yukarda Reis faktörü olduğu için; vatandaş, kaliteli adaya bile olumsuz bakabilmektedir. Çünkü herkesin Reis'ten faydalandığı kanaati öne çıkmıştır. Bu kanaati yıkmak için adaylar çırpınırlar, canla başla çalışırlar.

Ve seçimler yapılır, çiçeği burnunda taze milletvekilleri Ankara'ya gidip gelmeye başlarlar. Bir kısmı bir müddet evini taşımaz. Bundan sonra oy verenlerin beklentileri, istekleri gelmeye başlar. İlk aylarda telefonlara milletvekilinin bizzat kendisi bakmaya çalışır ancak çok yoğun telefon trafiği ve yeni işinin ağırlığı buna engel olur. Bir müddet de telefonlara bakamasa da sonradan dönerek yardımcı olmaya çalışır. Bunun da imkansızlığını görünce çalışmalarını tamamıyla danışmanları aracılığıyla yürütmeye çalışır. İsteklerin aşırı fazlalığı, bir çoğunun eften püften meseleler oluşu, yerine getirmenin imkansızlığı gibi nedenlerle not almalar ve zamana yaymalar devri başlar. Vatandaşların, kurumlarda çözebilecekleri konular için bile teşkilatların kapısını aşındırdıklarına, kendilerine ulaşmaya çalıştıklarına şahit olur. "Kanun var, nizam var, hakkına razı ol" demek o kadar zordur ki. İsteklerin çoğunun memleketin kalkınmasıyla hiçbir alakası yoktur, kişilerin gayr-i meşru istekleridir ancak milletin vekili olarak bir yol bulmak zorundadır. Sistem bunu gerektirmektedir. İlerde tekrar seçimler olacaktır, oy kaygısı her zaman mevcuttur. Çözebildiği kadarıyla yardımcı olmaya çalışır.

Bu arada Ankara'da da kendini tanıtmak, bakanlıklarla iyi ilişkiler kurmak ve memleketinin sorunlarına çözüm bulmak gibi faktörler ağır basmaya başlar. Şehre seyrek gelmek ister ama anında, görünmediğiyle ilgili eleştirler kulağına gelir. Bir yandan diğer milletvekilleriyle ve teşkilatla uyum içerisinde çalışma, dengelere dikkat etme, şehrin nabzını tutma, STK ların, iş adamlarının beklentilerine cevap verme gibi görevler de ihmale gelmez.

 Vesselam, eski sistemde milletvekilinin yapması gereken işleri kendisi de, vatandaş da net olarak bilmiyordu. Beklentiler aşırı derecede büyüktü. Herkeste; "canları isterse yaparlar, istediklerine nasıl yapıyorlar, falancayı işe almışlar, filancayı müdür yapmışlar" düşüncesi hakimdi.

Ben böyle bir sistemin memlekete fayda getireceği kanaatinde değilim. Her zaman da parlamanter sistemle ilgili görüşlerimi yazmaktan çekinmedim. Halk, seçtiği milletvekilinden, memleket adına çalışmalar bekleyecek, onu şamar oğlanı gibi görmeyecek, şahsi isteklerinden vazgeçecek, adalete, hakkaniyete razı olacak. Milletvekilleri de kendi işlerine bakacaklar. Enerjilerini boş işler için değil, memleketin sorunlarını çözmek için harcayacaklar. Gördükleri aksaklıklarla ilgi kanun teklifleri hazırlayacaklar.

İnşaallah yeni sistem farklı olacaktır. Bunu derken, eski alışkanlıklar bırakılmazsa yeni sistemin de eskisinden farkının olmayacağını biliyorum. Önemli olan halk olarak bizler, zihniyetimizi değiştirmeliyiz.

Rabbim, yeni dönemi, yeni sistemi memleketimize hayırlı etsin. Halis niyetlerle yola çıkan ve hizmet etmek isteyen kardeşlerimizin yardımcısı olsun.