Şöyle sakin sakin sonbaharın güzel manzarasından arkamıza yaslanıp düşünelim!

Devlet ve millet olarak kaç asırdır şerefle, övgü dolu tarihle, varız?

Kaç asırdır, yeryüzünde gelmiş geçmiş bütün milletlerin gıptayla baktığı ve bakacağı “ay yıldızlı” sancağın gölgesinde, bir aradayız?

ihanetlere, işgallere, teröre, darbe ve entrikalara rağmen hür ve bağımsız bir millet ve devlet olarak, varız?

Haykırmaya başladığımız İstiklal destanın her beytinde yaşayan kaç şehidimiz, kaç gazimiz, kaç kahramanımız var toprakta, hala nefes alan?

Asırlık tarihi çınarın köklerinden filiz veren, tüm ihanetlere, darbelere, entrikalara, teröre rağmen her seferinde yeniden doğan, şanlı ecdadın varisi değil miyiz?

O yıkılamayan çınarın, Malazgirt’le Anadolu’da dal budak veren, 1922’de yeniden filizlenen Cumhuriyetimizin, “94”. Yılında yine dimdik, alnımız ak, onurla gururla, şanla payidar değil miyiz?

Yıllarca zihin dünyamıza sokuşturulan bölünmüş, parçalanmış, öncesini de sonrasını da inkâr eden, hastalıklı tarihsiz, talihsiz düşüncelerden arınmış, bütün tarihimizi bir milletin, bağımsızlık ve varoluşu mücadelesinin şanlı tarihimizin yeni adı Cumhuriyet.

Dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir toplum, hiçbir millet tarihini inkâr ve redd-i miras ederek ayakta duramadığı gibi yeniliklere, gelişmişliğe kendini kapatarak da varlığını sürdürememiştir.

Bütün dünyada, büyük küçük her devlet, kendi varoluşunu uydurulmuş tarihle, filmlerle, çağların karanlıklarında, olmayan atasının mirasını umutsuzca ararken; bu millet, Allah’a hamdolsun, Anadolu’nun her köşesinde ecdadının varlığına şahit, her zerresinde hala nefes alıp veren ölümsüz ecdadının nefes alışverişini duyuyor.

Bayrağımız, Devletimiz, Milletimiz, Kültürümüz, Dinimiz, Dilimiz, Bağımsızlığımız, Hürriyetimiz ve bütün mukaddesatımız, asırlara sığmayan sancağımız, o gün Cumhuriyetimizin kurucuları Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e ve arkadaşlarına emanet idi ve onlar Cumhuriyeti kurarak bu emanetin sorumluluğunu yerine getirdiler.

15 Temmuz’un karanlık gecesinde bu emanete ihanet ederek, onu alçaltmaya çalışan, kökleri Mescid-i Dırar’a kadar uzanan hainler karşısında, bu millet bütün şerefi ve şehadetiyle, Tek Millet, Tek Bayrak, Tek Vatan, Tek Devlet olduğunu ispatladı.

29 Ekim 1923’de bütün dünyaya, Türk Milletinin ruhunun sesi, ezanların, bu semalarda ebediyyen susturulamayacağını göstererek, bayrağımızı göndere çeken gazi ecdada ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e Allah’tan rahmet dilerken, bugün bu görevi üstlenen, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın şahsında, Cumhuriyetimizin kuruluş yıldönümünü kutluyorum.

 

Maraş Pusula Haber - www.maraspusula.com / Yazar Nadir Yıldırım